Trabzon kökenli Hıristiyan din adamı P. Minas Bıjışkya'nın Karadeniz çevresiyle ilgili güzel bir eseri bulunmaktadır. Anılan eserde, bizimle ilgili bir çok bölümler olmasına karşın inançlarımızla ilgili olanları sizlerle paylaşmak istedim.
- Yıldırım isabet ederek ölenleri şehit kabul ederler. Bunun için yedi gün yedi gece şenlik yaparlardı. Ölüyü yıldırım çarptığı yerde bir ağacın kovuğuna koyarlar ve üç gün üç gece eğlenirler. Üçüncü gün sonunda "Thashxor yewuadg" Tha vurdu diye gömerlerdi. (Bu inanç eski Romalılarda da olup adam ölmezse Zeus'un oğlu sayılır ve asiller sınıfına kabul edilirdi.)
- Ağaçperest olduklarından, ağaçların yanına dikilen kazıklara tapşi derlerdi. İşleri ne kadar acele olsa da başlarını açarlar, atlarından inip dua ederlerdi.
- Tapşi denilen kazıklara dua edilirken Meryem Ana'yı anarlar. Kimliğini bilmedikleri halde İsa'ya da Meyremıkho diye saygı gösterirlerdi.
- Günlük duaları, "kısmetimizi sen vermezsen kimse vermez"di.
- Kendilerinin dindar olduğunun anlaşılması ve çalmasın diye mallarının başına haç koyarlardı.
- Büyük bir bölümü ağaçperest ve meşe (kodosh) ağaçlarına taparlardı.
- Ayin öncesi ağaçları süslerler, kılıç ve diğer silahlarını ağaca asarlardı.
- Bütün ayinlerini bu ağacın etrafında dönerek sabaha kadar dua ederlerdi.
- Kendilerine konuk olanı, sığınanı korur, esirleri acımasızca satarlardı.
- Bir misafir evden ayrılıp başka birine misafirliğe giderse kendilerine hakaret sayarlar ve kin beslerlerdi.
- Gün batımıyla evlerine döndüklerinde büyük bir ateş yakarlar ve o alevin üzerinde dururlardı. Çünkü duman, vücutlarını sarınca daha da kuvvetlendiklerine inanırlardı.
- Genelde ölülerini gömmez, ağaç kovuklarına koyup eşyalarını ağaca asarlardı.
- Dağda yaşayanların bazıları kedi ve köpeklere taparlardı. Yemekleri önce onlara verir, sonra kendileri yerlerdi. (Bu inanç eski Mısırlılara benzemektedir. -GSÖ)
- Savaşta ölenler için esirler kurban edilir ve kanları göğe savrulurdu. (Bu inanç eski Greklerde vardır. -GSÖ)
- Mezarlara saygı duyarlar ve ölüler için yemek dağıtırlardı.
- Bekar erkekler evleninceye kadar tıraş olmazlar, evlendikten sonrada sakal bırakmazlardı.
- Evlenmek isteyen genç, düğünde mendili alnına sürer ve kızın omzuna atar. Kızda kabul ederse koynuna koyar ve nişan yapılmış olurdu.
- Nikah evliliği de nişanın yaşlıların huzurunda tekrarlanmasıyla yapılırdı.
- Ölümden sonra kırk gün, kırk gece matem tutulur, kırk gün boyunca gelip geçenlerin yemesi için mezara yemek bırakılırdı. Kırk gün sonunda mezarının başında dua edilir, yemek yenir ve eğlence düzenlenirdi. (Bu inanç Hıristiyan ve Anadolu Müslümanlığı'ndaki kırk gün olayına
benzer.-GSÖ)
- Kendileri büyücü, falcı, bakla ve hayvan küreklerine bakarak yapılan kehanetlere inanırlardı. (Bu gelenek eski Anadolu kültüründe de
vardır. -GSÖ)
-Soğuksu'da bir Abaza kabilesi ölülerin başını tıraş ettikten sonra gömerlerdi.
-Bucun'daki Abazalar, ağaçperest oldukları halde kilisede dua edip ayin yaparlardı.
- Ardilerde bir kilise var ve içinde büyük bir kazan bulunur. Senede bir defa kiliseyi ziyaret eden Abazalar, ölülerin ruhları için bir sığır kurban ederek aynı kazanın içinde pişirirlerdi.
- Abazalar meclisine samalta denirdi. Bu meclise, çaçba (şah), açba (bey), nalipa (derebeyi), maan (bölükbaşı), çirik (zabit), daba (küçük zabit), lakirba (ırsi ve mevki sahibi) katılırlardı. En büyükleri çaçbaydı ve meclisçe seçilirdi.
- Akrabalarından kız almazlardı.
- Evlilikte ahlaksızlık yapanı denize atarlardı.(1)
Bunun dışında,
- Adige-Abhaz inançlarına göre Tanrı tüm atları kendileri için yaratmış. Bunun içinde başkalarından at çalsalar da mallarının geri alındığına inanırlardı.
- Müslümanlığa geçişlerde ailelerde Hıristiyanlarda vardı. Müslümanlar domuz yemediklerinden evdeki büyük kazanların ortasına tül gererler, bir tarafına domuz, diğer tarafına koyun konulurdu. Suyunu da ortak
içerlerdi. (2)
KAYNAKÇA
1) P. Minas Bıjışkyan, Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yay., No: 1411-1969, İstanbul.
2) Osmanlıların Kafkas Ellerini Fethi, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., No: 358-71-Araştırma Serisi: 60 sh.16-78, Ankara.