A-Hurri-Urartu ve Hatti-Hitit Kültür Havzalarında Fırtına Tanrısı
Anadolu
ve Kafkas mitolojilerinde adları günümüze kadar ulaşmış birçok tanrı
vardır ve bu tanrılar bazı özellikleriyle birbirlerine benzerler. Söz
konusu bu benzerlik arkeolojik kazılarda elde edilen yazılı kaynaklarla
günümüze ulaşan temalar sayesinde anlaşılmaktadır. Biz bu çalışmamızda
Huri-Urartu medeniyet havzası ile Hatti-Hitit medeniyet havzalarında iyi
tanınan Fırtına tanrısı Teişeba-Teşup ile Kafkas Nart mitolojisinde
fırtınalara ve göksel bazı olaylara hâkim bir karakter olarak dikkat
çeken Nart Sosrıko arasındaki tematik benzerliklere dikkat çekmeyi
amaçlıyoruz.
Kafkasya-Anadolu
ve Mezopotamya mitolojilerinde görülen tanrılar benzer karakterdedir.
Yöresel farklılıklar ve mitolojik anlatılardaki bağlam farklılıkları
olsa da, bu halklar benzeşik mitolojik temaları ve benzer tanrısal
panteonları üretmişlerdir.
Huri-Urartu ve Hatti halklarının köklerinin Kafkasya’ya dayandığı bilim dünyasınca kabul edilmiştir.Söz
konusu bu halkların arkada bıraktığı mitolojik tekstlerdeki ortak tema
ve kahramanların benzerliği dikkat çekmektedir. Bu ortak karakterlerden
birisi fırtına ya da hava tanrısı olarak kabul edilen Teişeba-Teşup’tur.
Fırtına tanrısı Teişeba-Teşup’a ait tekstlerin en kapsamlısı
Hititlerden kalan tekstlerdir. Ancak genel kanı bu tanrının Hititlere
Hurri kültüründen geçmiş olduğudur. Yine Hititler, işgal ettikleri
toprakların asıl sahibi olan Hattilerin kültüründen ve dininden de büyük
oranda beslenmişlerdir. Fırtına tanrısı Teişeba-Teşup’la ilgili olarak
anlatılan İlluyanka adlı efsanenin Hititlere Hattilerden geçtiği, buna karşılık Kumarbi adlı tekstin kaynağının Hurriler olduğu tespit edilmiştir.
Bir
Hint Avrupa kavmi olan Hitit’lerin dinsel panteonlarının ve mitolojik
anlatılarının büyük oranda Hatti ve Hurri gibi Kafkasyalı halklardan
beslendiğini ileri sürmek mümkündür. Nitekim Çorum Yazılıkaya’da bulunan
kaya kabartmalarındaki tanrı isimlerinin Hurrice olduğu ispatlanmıştır.
Bu nedenle Hurri-Urartu ve Hatti-Hitit kültür havzalarında yaşatılan
Fırtına Tanrısı Teişeba-Teşup’a ait temaları Kafkas mitolojisindeki Nart
Sosrıko ile ilgili temalarla karşılaştırmak yerinde bir hareket
olacaktır.
Ana Kaynaklar
Nart
mitolojisi Kafkasya’nın tamamında iyi bilinen ve daha çok orta ve batı
Kafkasya’da yaşayan halklarca yaşatıla gelen bir mitolojik anlatıdır.
Sırasıyla Abhaz, Oset, Çeçen, Karaçay-Balkar ve Çerkes Nart
mitolojilerinden ya da Nart mitolojisi varyantlarından söz etmek
mümkündür. Bu çalışmada Çerkes Nart mitolojisi baz alınmıştır.
Çalışmada
kullanılan Nart mitolojilerine ait tekstler daha çok II. Dünya
Savaşı’ndan sonra Kafkasya’da Çerkes dili konuşulan bölgeler olan
Kabartay-Balkar, Karçay-Çerkes ve Adıgey Cumhuriyetleri’nde Şorten
Askerbiy, Hadağatle Asker ve Gardenguş Zıramug tarafından yapılan
derlemelerle oluşturulan kaynaklardır.
Nartlar ve Nart Sosrıko’ya Dair
Nart
kelimesinin anlamına dair konuyla ilgilenen araştırmacıların sayısı
kadar çok görüş vardır. Ancak kelimenin Kelt dilinde “asker” anlamına
geldiği, İç Asya’daki bazı Türk kabilelerinde bu kelimenin bilindiği ve
“asker-savaşçı-yiğit-mert” gibi anlamları barındırdığı iddia
edilmektedir.
Çerkes dilinden hareketle bu ismin: nöbetçi, kaynağın bekçisi, muhafızı
(Nerıt) anlamına geldiği ifade edilmektedir. Ne var ki kelimenin kaynağı
ve anlamı hala tartışmalıdır. Bununla birlikte Nartlar Sümer
mitolojisindeki tanrı soyları olan Annunakiler, Eski Mısır
mitolojilerindeki tanrısal karakterler olan Neterler ve Yunan
mitolojisindeki Olimpos’un tanrılarıyla eşdeğerdirler.
Yunan
mitolojisinde tanrıların toplanma yeri ve merkezi Olimpos dağı iken
Nart mitolojisindeki Nartlar’ın merkezi ve toplanma yeri, Harama Uaşha (Harama Tepesi)dır. Belli başlı Nart tanrıları Harama Tepesi’nde
yaşarken bir kısmı da yeryüzünde hüküm sürmektedirler. Nart
mitolojisinin Fırtına Tanrısı olan Nart Sosrıko yeryüzünde hüküm süren
Nartlardan birisidir.
Sosrıko
ismi açıkça kozmik bir isimdir: varlığın sürekliliğinin ifadesi ve var
olmanın ifadesi olan bir sözcüktür. Sosrıko ismi Çerkes dilinde varlığın
şimdi, şu anda ve her anda yeniden ve hep var olması demektir; bu
bağlamda, var olan her şey bir Sosrıko’dur. Sosrıko, varlığın var
olmasının ve var kalmasının adıdır.
Aynı zamanda, Nart mitolojisinde Wezırmes ve Wezırmec isimleri Nart Sosrıko’nun babasının isimleri olarak geçer ki, bu isimler enerji yanıyor ve enerji kılgılıyor anlamlarına gelmektedir.
Nart
Sosrıko elimizdeki Nart mitolojileri içerisinde en çok dikkat çeken
antropomorfik karakterdir. Onun en belirgin özelliği iklim olaylarına
hâkim olmasıdır. Nart Sosrıko istediğinde hava şartlarını istediği gibi
değiştirebilmektedir. Bu yeti ona, babası Nart Wezırmes’ten miras kalmıştır.
Nart Sosrıko ve Ğuaze Ailesi
Nart
Sosrıko, Nart karakterleri içerisinde sahip olduğu soyun seçkinliğiyle
dikkat çekmektedir. Nart Sosrıko’nun en uzak dedesi Nart Dade (Nart
Büyükbaba) adında bir karakterdir. Bu karaktere ve onun soyundan
gelenlere Rehber (Ğuaze) adı verilmiştir. Bu karakterin bilinen en büyük
özelliği dünya mitolojisinde “Hayat Ağacı” olarak bilinen ağacın
muhafızlığını yapıyor olmasıdır.Nart
Sosrıko’nun babası ise Nart Wezırmes’tir. Nart Wezırmes Çerkes Nart
mitolojisinde denizlerle olan ilişkisiyle de dikkat çekmektedir. Nart
Sosrıko’nun annesi Nart Seteney’dir. Bu karakter Yunan mitolojisindeki
Athena’ya savaşçılığıyla Demeter’e ise tarım kültüyle olan ilişkisi
nedeniyle benzemektedir.
Nart Sosrıko, annesi
Nart Seteney tarafından gizlice büyütülür. Bundan maksat Nart
hanedanları arasında yaşanan iktidar savaşları nedeniyle bebek Nart
Sosrıko’nun öldürülmesi ya da kaçırılmasının önlenmesidir.
Nart Sosrıko doğmadan kâhinler bir kehanette bulunmuşlardır. Anlatıcılara göre Nart Sosrıko’nun doğmasıyla birlikte Yeryüzünün yağı ve yiyeceklerin tadı kaybolacaktır. Yani kıtlık dönemleri baş gösterecektir.
Nart
mitolojisinde adı geçen Nart Sosrıko ile Hitit Fırtına Tanrısı Teşup
arasındaki ortak noktalardan ilki her ikisinin de kıtlıkla birlikte
anılmalarıdır. İkinci ortak noktaları Yeraltı Ülkesine (Ölüler Ülkesine)
yaptıkları seyahatlerdir. Son olarak üzerinde durulması gereken ortak
noktaları ise her ikisinin de benzer iktidar savaşları vermiş
olmalarıdır.
Hurri-Urartu ve Hatti-Hitit Kültürlerinde Fırtına Tanrısı
Hurri
- Urartu ve Hatti - Hitit mitolojilerindeki Fırtına Tanrısı karakterine
ait eldeki verilerin çok çeşitli olduğunu söylemek mümkün değildir.
Özellikle Hurri - Urartu dinsel panteonu ve mitolojik karakterleriyle
ilgili olarak bölgedeki farklı yerlerde büyük taşlara kazılmış isim
listeleri dışında mitolojik tekstlere rastlamak mümkün değildir.
Halihazırda Hurri-Urartu dinsel panteonunu oluşturan 79 kadar tanrı ve
tanrıçanın adları bilinmektedir.
Hurri
ve Urartu orijinli Fırtına Tanrısı Teişeba’nın Hitit dinsel panteonuna
Teşup adıyla geçtiği genel bir kabuldür. Böylece Kafkasya’dan
Anadolu’nun doğusuna, oradan da Anadolu’nun içlerine doğru hareket eden
bu tanrı sonraki dönemlerde Hesiodos’un eserlerinde sözünü çokça ettiği
Olympos tanrılarına ilham kaynağı olmuştur. Azra Erhat Fırtına Tanrısı
Teşup’un Hurri dinsel panteonundan Hititlere geçtiğini, ve giderek Yunan
mitolojisine kaynaklık ettiğini ifade etmiştir. Ekrem
Akurgal ise: “Hint Avrupalı Hititler din, mitoloji, töre ve örf
bakımından büyük ölçüde Hatti etkisinde kalmıştır, Hitit panteonunun
büyük bir kısmı Hatti panteonundan alınmıştır” demekte ve Fırtına
Tanrısı’nın aslında Hatti orijinli olduğunu dile getirmektedir.
Akurgal’a göre Hattiler Anadolu’da MÖ 2500 ile 2000 arasında tam hâkim
olarak yaşamışlar MÖ 2000’li yıllardan sonra ise ülke Hititlerin
istilasına uğramıştır. MÖ 2000 ile 1700’lü yıllarda ise Hatti-Hitit
beylikler dönemi olarak adlandırılmıştır.
Hattilerin Hitit devletinde son zamanlara kadar kendi özgün yapılarıyla
yer aldıkları ve yaşlılar meclisince temsil edildikleri yazılı
kaynaklardan anlaşılmaktadır.Aynı ilişki mitoloji ve dinsel alan için de söz konusu olmalıdır.
Hatti-Hitit
panteonunda oldukça önemli bir tanrı olan Fırtına Tanrısı Teşup,
Hurri-Urartu panteonunda baş tanrı değildir. Urartuların baş tanrısı
Haldi’dir. Van’daki Meher Kapı yazıtında ilk önce onun adı geçmekte ve
en çok kurban ona adanmaktadır. Fırtına
tanrısı Teşup, Hatti ülkesinde ve Hitit devletinde daha merkezi bir
yere sahip görünmektedir. Eldeki kaynaklara göre Hitit ülkesindeki
Fırtına tanrısı otoritenin ve krallığın kaynağıdır. Yine düşmana karşı
girişilen savaşlarda ordunun başında Fırtına tanrısı savaşmaktadır.
Hitit kralları otoritelerini ve meşruluklarını Fırtına Tanrısı Teşup’a
borçludurlar.
Ne var ki otoritenin kaynağının bir tanrıya
dayandırılması ve onun koruyuculuğu altında ülkenin yönetilmesi geleneği
sadece Hititler ve Fırtına tanrısı özelinde görülmemektedir. Aynı
ilişki eski Mısırda tanrı Horus ile Firavunlar arasında göze çarparken
Hurri-Urartu geleneğinde bu ilişki baş tanrı Haldi ile ülkenin kralları
arasında göze çarpmaktadır.
Otoritenin kaynağının gökler olduğu bu dönemlerde göklerde öne çıkan
tanrının da meşruiyetin ve iktidarın kaynağı olduğu görülmektedir.
İktidar Savaşları
Mitolojiler
özünde birçok mücadeleyi barındırmaktadır. Bu durum Nart mitolojisi
için de söz konusudur. Söz konusu mücadele Nart soyları arasında yaşanır
ve belli başlı aileler bazen göklerin, bazen denizlerin, bazen ise
dünyaların hâkimiyeti için aralarında kıyasıya mücadele verirler. Bu
mücadeleler bazen yakın akraba olan ailelerle yaşanırken, bazı
çatışmalar uzak akrabalar olan Ejder Soylu Siyah Adamlara yahut devlere
veya cücelere karşı verilmiştir. Yaşanan bu çatışmalar kuşaklar boyunca
devam etmiştir.
Anlatıcılar
Nart Sosrıko’nun bir kayadan doğduğunu ve onun Nartların bilge
kadınlarından olan Nart Seteney tarafından büyütüldüğünü anlatırlar.
Doğal olarak Nart Sosrıko gizlice büyütülmüştür. Nart Sosrıko’nun babası
bir dönem Harama Tepesi’nin tahtında oturmuş Nart Wezırmes’tir. Nart Sosrıko babasını öldürüp Harama Tepesinde hüküm sürmek isteyen Nartlara karşı savaştığı gibi ejderhalar ve devlerle de savaşmıştır.
Hikâyeye
göre Ejder Soylu Siyah Adam Nartların meşhur flütünü çalmış bunun
üzerine yeryüzünde aniden düzen bozulmuş ve katastroflar yaşanmıştır.
Oysa bu flütün yaydığı müzik kesilmemeli ve bu flüt kötü kişilerin eline
düşmemelidir. Bir grup Nart, Nart Sosrıko’nun rehberliğinde Göksel
Ağacın içinden geçip Ejder Soylu Siyah Adamı bulmuş ve onu öldürüp
dünyaya yeniden düzeni getirmiştir. Nart
Sosrıko bu uzun yolculuk sırasında diğer Nartların göksel
seyahatlerinin kolay geçmesi için her birisine birer demir asa ve birer
demir ayakkabı yapmıştır ki, bu nesnelerle Nartlar bir yıllık yolu bir
ay gibi kısa bir sürede alabilmişlerdir. Bu nesneler kullanıcısının
uçabilmesini sağlamaktadır. Aynı uçabilen ayakkabılara Hatti-Hitit
mitolojilerinde de rastlanılmaktadır. İlluyanka efsanesinde Fırtına
Tanrısı Teşup’un karısı Hepat yardımcılarının çabuk haber getirmeleri
için bu hızlı ayakkabıları giymelerini istemektedir.
Sonunda Nartlar Ejder Soylu Siyah adamı bulmuş onu öldürmüş ve flütü almışlardır.
Aslında
Nart mitolojisindeki Bereket Tanrısı’nın adı Nart Thağalec’dir. Bununla
birlikte dünyadaki bereketin Nart Sosrıko ile çok daha temel ve farklı
bir ilişkisi söz konusudur. Aynı şekilde Hatti kültüründe Bereket Tanrısı Tarhundaşa adıyla tanınsa da Fırtına Tanrısı Teşup ve oğlu Tlepinu’nun da bereketle ilişkisi söz konusudur. Nart Sosrıko’nun bitkilerin verimi ve dünyanın doğurganlığıyla olan ilişkisi sanılandan daha da derindir. Nitekim Nart Sosrıko doğmadan önce kâhinler bir bebeğin doğacağını ve o doğduktan sonra dünyada yaşayan Nartların karınlarının artık doymayacağını, var olan her şeyin bereketinin azalacağını ve yaşam kalitesinin onulmaz
bir şekilde zarar göreceğini haber vermişlerdir. Nitekim Nart Sosrıko
doğduktan sonra her bir Nart’ın tek başına bir kazan darı lapası ve tam
bir koyun yemeye başladıklarını ancak yine de doymadıklarını görüyoruz.
Hatti-Hitit mitolojisinde ise kıtlık ile
ilgili temalar Fırtına Tanrısı Teşup’un oğlu Tlepinu ile ilgilidir ve
onun kaybolması dünyadaki hayatın giderek çekilmesine, bitkilerin
ölmesine, canlılığın ve doğumun yok olmasına neden olmuştur. Hem
Hatti-Hitit geleneğinde Fırtına Tanrısı, hem de Çerkes Nart
mitolojisinde Nart Sosrıko, bereketin ve yeryüzünde hayatın devam etmesi için gereken düzenin koruyucuları olarak görülmektedir.
Kafkas ve Anadolu Mitolojilerinde Ölüler Ülkesine İniş Teması ve Ejderha’nın Öldürülmesi
Ölüler Ülkesine İniş teması Kafkasya ve Anadolu
mitolojileri için ortak bir temadır. Mitolojiler bu temaları kendi
bağlamlarında ele almakta ve anlatmaktadırlar.
Nitekim Nart Sosrıko birçok
kere Ejderha ya da Yemınej (kronik kötü) tarafından kaçırılan Nart
kızlarını geri getirmek için Ölüler Ülkesine bir kartalın sırtında
seyahat etmiştir. Nart Sosrıko uzun süre mücadele ettiği Ejderha’yı
öldürürken, Hatti-Hitit Fırtına tanrısı Teşup da dev bir yılan olan
İlluyanka ile mücadele etmiştir. Hem Nart Sosrıko hem de Hatti - Hitit
Fırtına tanrısına ait bu tekstler ilginç bir şekilde kıtlık, açlık ve
susuzlukla ilintilidir. Ve çoğu zaman da iktidar mücadelelerini kendi
içinde saklar.
Nart mitolojisinde anlatıcılara göre Nart Sosrıko’nun
Ejderha’yı öldürme nedeni, onun tarafından tutulan suların serbest
bırakılması ve rehin alınan Nart kızlarının kurtarılmasıdır.
Hikâyenin başında kaçırılan Nart kızlarını arayan Nart Sosrıko bir ıssız
vadide bir ağaca, ağacın üstünde bir kartal yuvasına rast gelirken, bu
yuvaya ulaşıp kartalın yavrularını yemek isteyen dev bir yılanı da
öldürmek zorunda kalır. Nart Sosrıko bu yılanı öldürdüğünde ise anne
kartal, Nart Sosrıko’yu Ölüler Ülkesine götürmüştür.
Dünya mitolojisi içerisinde Ölüler Ülkesi ve Ölüler Ülkesine Seyahat
teması sıkça işlenir ve aslında eski mitolojilerin önemli bir kısmı
Ölüler Ülkesine yapılan seyahatlerden ibarettir. Sümer mitolojisinde
Gılgamış, Eski Mısır’da Osiris-Horus, Yunan mitolojisinde Ullisse ve
Çerkes Nart mitolojisinde Nart Aşemez Ölüler Ülkesine yaptıkları zoraki
seyahatlerle tanınırlar ve başlarından geçen olaylar ana hatlarıyla
benzeşir. Ölüler Ülkesine seyahat hem Anadolu’nun Fırtına tanrısı
Teşup’un hem de Nart Sosrıko’nun başlarından geçer. Bu seyahat boyunca
her iki karakterin de başlarından geçen olaylar ana hatlarıyla
örtüşmektedir.
Bu yukarıda kısaca
değindiğimiz ve Nart mitolojisinde yer alan yılan, ağaç ve kartal üçlüsü
Hatti-Hitit geleneğinde de karşımıza çıkar. Hatti-Hitit Fırtına tanrısı
Teşup’un oğlu Tlepinu kızıp ta dünyadan Ölüler Ülkesine geçtiğinde bir
yerde bir ağaca, ağacın tepesinde bir kartala ve ağaca tırmanan bir
yılana rast gelir. Vladislav G. Ardzinba Eski Çağ Anadolu Ayinleri ve
Mitleri adlı çalışmasında Kayıp Tanrı Tlepinu ile ilgili bölümde söz
konusu bu hayvanlar ve ağaç konusunda şunları yazmıştır:
Söz konusu
metinlerde evrenin yapısına ilişkin düşüncelerin yansıtılması bağlamında
dikkat çeken şudur: evrenin dikey yapısının üç kısmında hayvanlar
dünyasının üç temsilcisi görülür: kartal, arı ve yılan. Görünen o ki,
arı ve yılan, evrenin dikey yapısının değişik kısımlarına
bağlanmaktaydı.Burada kartal ağacın üst kısmıyla (yeşil tepesiyle), arı ortasıyla ve yılan da (alt kısmıyla) bağlantılıdır.
Dünya ağacını yansıtan Hitit mitini esas alarak diyebiliriz ki Hitit
mitolojik düşüncesinde muhtemelen yukarı (gökler) dünyası kartal ile,
orta (toprak) dünya arı ile, yılan ise alt (yeraltı) dünya ile
bağlantılıdır.
Hurri ve Hatti Mitolojilerinde Hanedan Savaşları:
Hurri ve Hatti mitolojilerindeki hanedan savaşlarıyla
ilgili tekstler ana hatlarıyla Kafkasyalı özelliklerini korumuştur.
Kafkas Nart mitolojisinde her zaman varlığını hissettiren hatta
mitolojinin ana temalarını oluşturan hanedan savaşları Hurri kökenli
Kumarbi efsanesinde göze çarpmaktadır. Buna göre Allalu, Anu ve Kumarbi
gökte dokuzar yıl hüküm sürerler. Biri kral iken bir sonrası onun
hizmetçisidir ve hizmetçi beyini tahttan indirir, yerine kendisi oturur.
Tahtı en son ele geçiren Kumarbi’dir; ne var ki onun iktidarı da oğlu
Fırtına tanrısı Teşup’un tehdidi altındadır.
Konuya eğilen bazı araştırmacılar bu üçlünün yani
Allalu, Anu ve Kumarbi’nin Yunan mitolojisindeki Uranos, Kronos ve Zeus
ile olan yakınlığını fark etmişler ve Yunan tanrılarının hikâyesini
erken dönemde anlatan Hesiodos’un Hurri kültüründen beslendiğini iddia
etmişlerdir.
Yunan mitolojisinde Kronos, Uronos ve Zeus Hurri-Hatti
mitolojisinde ise Anu, Alalu ve Kumarbi arasında geçen iktidar savaşları
her zaman gökyüzündeki iktidarı ele geçirmek için verilmiş savaşlardır.
Kafkas Nart mitolojisinde de sözü edilen bu iktidar savaşları Nart
mitolojisinin özünü de oluşturur. Gökyüzündeki Harama Tepesi’nde yaşayan Nart Nesren Jak’e, Nart Mar, Nart Marıko, Nart Wezırmes, Nart Aşe, Nart Penıko ve Nart Jılahsten gibi karakterlerin neredeyse tamamı Harama Tepesi’ndeki
iktidarı savaşarak ele geçirmişlerdir. Bir kısmı tahtta hüküm sürerken
çeşitli entrikalarla öldürülmüşler ve onların intikamını almak arkada
bıraktıkları oğullarına kalmıştır. Bu karakterler iktidarları boyunca
Nart ulusunu devlerin, cücelerin ve ejderhaların saldırılarından da
korumuşlardır. Bu savaşlara Nart mitolojisinin Giganthomakia’sı demek yerinde olacaktır.
Söz konusu olan bu savaşların kesintisizliği
nedeniyledir ki hanedana ait yeni doğan erkek çocukları gizlice
büyütülmüşlerdir. Bundan amaç erken dönemde öldürülmelerinin
önlenmesidir. Nitekim Hurri mitolojisindeki Kumarbi’de tahtı oğlu
Teşup’a kaptırdıktan sonra bir kayadan çocuk sahibi olmuş onu gizlice
büyütmüştür. Yine Nart Sosrıko’da bir kayadan doğmuş ve gizlice
büyütülmüştür.
Kimi
düşünürler bu savaşların iyi ile kötünün, aydınlık ile karanlığın
arasında yaşanan savaşlar olduğunu iddia ederek durumu rasyonalize
etmektedirler. Oysaki yaşanan bir iktidar savaşıdır ve kimin “iyi” kimin
“kötü” olacağına kazananlar karar vermiştir. Gerçekte “iyi” ile
“kötü”nün mücadelesi yaşanmamaktadır. Yaşanan, hayatın tanrılar
tarafından yeni başlatıldığı bir bölgede (yani dünyada) iktidarın kimin
elinde olacağının kavgasıdır. Savaşan tarafların hepsi de tanrı soyundan
gelmekte ve en az diğerleri kadar gökleri yönetme hakkına sahip
olmaktadırlar. Tüm bu savaşlar boyunca amansız mücadeleler veren
Tanrılar, devler, ejderhalar ve diğer yaratıkların hepsi Tanrı soyundan
gelen ve farklı araçlarla silahlanıp iktidar için savaş veren
taraflardır. Savaşın doğası gereği iki taraf a acımasız, hilebaz, korkak
veya cesur olabilmektedirler. Bize göre dünya mitolojisi, iyi ile
kötünün mücadelesini anlatmaktan çok, savaşı kaybettiği için “kötü”
sayılan tanrılar ile savaşı kazandığı için “iyi” oldukları varsayılan
tanrıların mücadelesini anlatmaktadır.
Hurri kökenli Kumarbi efsanesi ile Hatti kökenli
İlluyanka efsaneleri Fırtına Tanrısı Teşup’un başkahramanlarından
sayıldığı anlatılardır. Hatti kökenli olan İlluyanka efsanesi iki nüsha
halinde elimize geçmiştir. Bu efsaneye göre İlluyanka adlı yılan Fırtına
Tanrısı’nı yenilgiye uğratmıştır. Fırtına tanrısının yardım çağrılarına
yalnız koruyucu Tanrıça İnar karşılık vermiş ve bir hile düşünmüştür:
“’Bir
ziyafet veriyorum, sen de gel ve ye!’ Yılan (çocuklarıyla birlikte)
geldi; yediler, içtiler. Tüm içki kaplarını boşalttılar ve doydular.
(Sarhoşluktan) kovuklarına geri dönecek halde değildirler. Hupaşiya
geldi ve yılanı bir iple bağladı. Fırtına Tanrısı geldi ve Yılanı
öldürdü. Tanrılar onun yanındaydılar.”
Efsanenin ikinci nüshası biraz daha ayrıntılıdır ve olaylar biraz daha heyecanlı anlatılır. Buna göre yılan, Fırtına Tanrısı’nı sadece yenmekle kalmaz, aynı zamanda onun kalbini ve gözlerini de alır götürür. Yitirdiği uzuvlarını geri alabilmek için Fırtına tanrısı bir hileye başvurur: Fakir bir kimsenin kızıyla evlenir ve ondan bir oğlan çocuğu edinir. Oğlan büyüyünce onu yılanın kızıyla evlendirir ve böylece düşmanıyla akrabalık ilişkisi kurar. Bu akrabalık ilişkisi sayesinde Fırtına Tanrısı tekrar kalbine ve gözlerine kavuşur. Yeniden bir savaş yaşanır ve bu kez Fırtına Tanrısı savaşı kazanır.
Bu anlatılarda karşımıza çıkan temel veriler Nart
Sosrıko için de söz konusudur. İlkin Nart Sosrıko’nun da Hatti koruyucu
tanrıçası İnar gibi bir koruyucusu vardır: Nart Seteney. Nart Seteney
Sosrıko’yu yetiştirten, büyüten, savaşmayı ve silah kullanmak dahil bir
savaşçı tanrıya gereken her şeyi öğreten kadındır. Dahası Nart Sosrıko
yaşadığı büyük savaşların hepsini Nart Seteney’in yardımları ve
silahları sayesinde kazanmıştır. İkinci olarak Fırtına Tanrısı Teşup
gibi Nart Sosrıko da her zaman “kurnaz”dır. Nart Sosrıko devleri, ejderhaları ve diğer
düşmanlarını her zaman hile ile yenmeyi başarmıştır. Hatti’li Teşup da
yılan İlluyanka’yı hile ile alt etmiştir. Üçüncüsü Nart Sosrıko (ve
diğer Nartlar) ile savaşan karakterler hemen her zaman Nartlardan bir
şey almışlardır. Bazen Nartların kızlarını, bazen Nartların bitki
tohumlarını, bazen de dünyayı bir düzende tutan flütü. Öyle görülüyor ki
bu düşmanlar da Nart halkı gibi bir düzen kurmak ve çoğalmak
eğilimindedirler. Ancak temel ihtiyaçları olan kadın, bitki tohumları ve
düzenin sağlayıcısı olan flüt onlarda yoktur. Hatti efsanesinde ise
Fırtına Tanrısının gözü ve kalbi alınmıştır. Dördüncüsü ki, bu özellik
Yunan mitolojisinde de göze çarpar: Nart mitolojisindeki ve Hatti -
Hurri mitolojisindeki düşman karakterler aslında bir şekilde uzaktan da
olsa akrabadırlar.Yahut ta bazı durumlarda
şölenlerde ve davetlerde karşılaşırlar. Aralarında sosyal ilişkiler
mevcuttur. Nitekim Hatti mitolojisinde yılan İlluyanka’nın bir şölene
davet edilmesi gibi, Çerkes Nart mitolojisinde de Ejder Soylu Siyah Adam
böyle bir şölen ve kız isteme seremonisinde göze çarpmaktadır.
Nart Sosrıko’nun Ölümü:
Nart
Sosrıko’nun öldürülmesi de temelde Nart soyları, devler ve diğer
antropomorfiklerin aralarında yaşanan güç mücadelesinin bir sonucudur.
Daha önce de değindiğimiz gibi, birçok Nart soyu iktidar için aralarında
mücadeleler vermişlerdir. Nart Sosrıko da kendisi ve ailesi için
tehlikeli gördüğü kişilerle savaşmış ve onları yok etmiştir. Birçok dev
birçok Nart karakteri ve Ejder Soyundan Siyah adamların bazıları Nart
Sosrıko’nun öldürdükleri içerisinde sayılabilir. Fakat Nart Sosrıko’nun
öldürdüğü birisi vardır ki, bu ölüm aslında Nart Sosrıko’nun da ölümünü
getirir. Nart Sosrıko bir şölen dönüşünde karşılaştığı Nart T’ot’ereş
ile çatışmış ve yenilip aman dilemiştir. Eve geldiğinde annesi Nart
Seteney’e olanları anlatmıştır. Bu yenilgiyi hazmedemeyen Nart Seteney
oğluna yeni silahlar vermiş ve düşmanını öldürmesi için uygulaması
gereken taktikleri öğretmiştir. İkinci karşılaşmada Nart Sosrıko Harama Tepesi’nde
düşmanını öldürmüştür. Bu ölüm Hatti Fırtına Tanrısı Teşup’un önce
yenilip sonra ana tanrıçanın yardımıyla yılan İlluyanka’yı öldürmesi
temasıyla aynıdır. Bu düşman aslında Nart Sosrıko’nun öz teyzesi Nart
Bırımbıhhu’n öz oğlu Nart T’ot’ereştir.
Nart Bırımbıhhu tıpkı kız kardeşi Nart Seteney gibi
akıllı ve bilici bir kadındır. Oğlunun öldürüldüğünü öğrendiğinde
hayatını oğlunun katilini bulup öldürmeye adar. Katilin Nart Sosrıko
olduğunu öğrendiğinde Nart Sosrıko’yu öldürmek için çareler aramaya
başlar. Çünkü bir kayadan doğan ve vücuduna silah işlemeyen Nart
Sosrıko’yu öldürmek hiç kolay değildir. Sonunda Bilici Nart Bırımbıhhu
Nart Sosrıko’nun zayıf noktasını bulur. Artık diğer Nart soylarını,
devleri ve Nart Sosrıko’ya düşman olan herkesi toplamanın zamanı
gelmiştir. Nart Sosrıko’nun tüm düşmanları toplanır ve ona meydan
okurlar. Nart Sosrıko bu meydan okumayı kabul eder. Ancak düşmanları onu
tek zayıf noktası olan ayak topuğundan yaralar. Fakat Nart Sosrıko’yu
öldürmek mümkün olmaz. Bunun üzerine Nart Sosrıko yaralı halde iken onun
üstünü kayalarla örüp canlı iken gömerler, bu Nart Sosrıko’nun sonu
olmuştur.
SONUÇ
Hurri-Urartu
ve Hatti halklarının Kafkasyalı kökenleri göz önüne alındığında,
Hititlerin Anadolu’ya geldiklerinde bu gün elimize geçen mitolojik
anlatıların (ve tanrıların) büyükçe bir kısmını hazır buldukları
açıktır. Bunun belki de en büyük delili Hititlerin hazırda buldukları
tüm tanrıları olduğu gibi korumalarıdır. Öyle ki Hititlere bu nedenle
“Bin Tanrılı” denilmiştir. Hititlerin tanrılarının isimlerini aldıkları
Anadolu halklarından mitolojilerini de aldıkları düşünülmelidir. Nitekim
Hurri - Hatti halklarından devraldıkları mitolojilerin tamamı tematik
olarak Kafkas Nart mitolojisiyle örtüşmektedir. Mitolojik anlamda antik
Anadolu mitolojisi Kafkas mitolojisinin bir uzantısı, devamı ve
parçasıdır.
Bu ilişki özellikle Fırtına Tanrısı Teişeba-Teşup ve Çerkes mitolojisinde Nart
Sosrıko özelinde dikkat çekici bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ancak,
daha ele alınmamış Güneş Tanrısı, Denizler Tanrısı, Bereket Tanrısı,
İkiz Tanrılar, Baş Tanrılar, Ana tanrıçalar ve giderek panteonun tamamı söz konusudur.
Yukarıda
sözünü ettiğimiz tematik uyuma ve benzerliğe rağmen, Çerkes Nart
mitolojisi temelde dinsel bir metin olmadığı gibi bilinen hiçbir dönemde
Kafkas Nart mitolojisi ve bize tanıttığı Nartlar dinsel bir öğretinin
öğesi değildir. Nart mitolojisinin dinsel bir öğreti ve Nartların da
bildik pagan Tanrılar olarak algılanmamalarına karşılık, yine Kafkasyalı
orijinlerini açık eden Huri-Urartu ve Hatti halklarının aynı temalarla
sahip oldukları antropomorfiklerin aynı zamanda o halkların dinlerinde
tanrılar olarak anılmaları ilginçtir. Mitolojinin Kafkasya’da yaşatılan
örnekleri her zaman din dışı kalmayı başarmış olmasına rağmen, Kafkas
kültür havzasından çıktığı en erken dönemlerden itibaren mitolojik
temaların aynı zamanda dinsel metinler haline gelmesi ve zamanla rahip
sınıfı, dini hiyerarşisi, şeriatı ve tefsircileri ile tam teşekküllü
Anadolu dinlerinin ortaya çıkması ilginçtir.
Bu
bağlamdan olmak üzere, aslında Çerkes Nart mitolojisindeki aktarımıyla
hayli güncel ve sıradan bir kahramanmış, gibi görünen Nart Sosrıko’nun
bir kısım özellikleri Anadolu’da ki Fırtına Tanrısı’nın özelliklerine
benzemesi, Fırtına Tanrısı’nın Huri-Urartu kültür havzasında ilk üç
tanrıdan birisi olması dahası Hitit örneğinde olduğu gibi krallığın
meşruiyet kaynağı ve bir imparatorluğun en başat tanrısı olması baş
döndürücü bir dönüşümdür.
Yine
de Nart Sosrıko’nun Fırtına tanrısı Teişeba-Teşup ile olan benzerliği
Nart mitolojisindeki diğer karakterler ile Anadolu ve Mezopotamya’nın
pagan tanrıları arasında yapılacak yeni tematik okumaların önünü
açmaktadır.