ÇERKES DENİZ KUVVETLERİ


 RUS-KAFKAS SAVAŞLARI SIRASINDA ÇERKES DENİZ KUVVETLERİ

Rus-Kafkas savaşları sırasında Çarlık Rusya`sı sadece kara kuvvetlerini değil, deniz kuvvetlerini de kullandı. Çarlık, Çerkesya`yı işgal etmenin esas aşamalarından biri olarak,  Adige (Çerkes) deniz kıyılarını abluka altına almayı planladı. Böylece Ruslar, Çerkes halkının dış dünya ile bağlantısını bir şekilde kesmek istediler. Bunun uygulanması görevi de Rus donanmasına verildi. 1830 yılından itibaren uygulamaya konulan "Abaza Seferi" (Abkhazian Expedition)  adı verilen istila planı uyarınca Rus savaş gemileri Çerkesya kıyılarında devriye görevi yaparak, Avrupa Ticaret gemilerinin ve Türk gemilerinin kıyılara yaklaşmalarına izin vermediler.
Diğer taraftan Ruslar karaya çok sayıda kuvvet çıkartıp,  Kuzey Kafkasya`nın Karadeniz kıyıları boyunca savaşarak,  askeri stratejik öneme sahip pek çok önemli bölgeyi işgal ettiler. 1837-1839 yılları arasında donanmanın desteğiyle Adler burnunda  Saint Doukh, Tuapse Nehri ağzında Velyaminovskoye, Şapsığ nehrinde Tenginskoye, Sudjoukh körfezinde Novorossiysk, Soçi nehrinde Navaginskoye, Şake nehrinde Golovinskoye, Psishuapa nehri ağzında Lazarevskoye kaleleri inşa edildi.


Çerkesler, Çarlığın kıyılara yaptığı saldırıya karşılık, 19. yüzyıl Avrupa kaynaklarında "Kadırga" (Galley) olarak isimlendirilen küçük gemilerden oluşan kendi deniz kuvvetlerini kullandılar. Çerkesler eski çağlardan beri Karadeniz`e sahibi konumundaydılar , bu nedenle Çerkes rotacılar ve denizciler oldukça yeteneklilerdi.  Eski çağ (Strabos, Tacitus vd.) ve Ortaçağ (Al-Masoudi, D. Interiano, vd) kaynaklarında Çerkes denizciliği hakkında pek çok bilgi bulunmaktadır.

Çerkes kadırgalarını inceleyen İsveçli bilimadamı F. Dubua de Monpere` e göre bu gemiler 60-70 kişiyi rahat taşıyabiliyordu, hatta gemilerin kapasitesinin 140 kişiye kadar çıktığı da oluyordu. Çerkes gemileri kürekler yardımıyla yelken açarlar ve bazen hafif toplarla donatılırlardı. Çok uzun deniz seferlerinde bulunabilirlerdi.
Batı Çerkesya`daki Rus Ticaret temsilcisi L.Y.Lulye şu şekilde yazmıştır: "Kıyılardaki Dağlılar, sürekli yelken açarlardı. Bir boğazdan bir diğerine erzak taşımak için, deniz seferlerindeki gibi, kürekli gemilerini (Kadırgalar) kullanırlardı. Sudjouk körfezi ve hatta Anapa kalesi gibi çok uzak kıyı bölgelerinden kürekleri kullanarak kadırgalarıyla gelişlerine bizzat tanık oldum."

Kafkasya`da uzun yıllar bulunan F.F. Tornau da  Çerkes kadırgalarının (Kara)denize (göre) oldukça kullanışlı olduğunu belirtmiştir. Bir başkası, gezgin J.Tebu de Marini de Çerkes gemisini şu şekilde tanımlar: "Çerkesler’in gemileri daha önce gördüğüm gibi, düz tabanlı, omurgasızdı. Dış kaplaması çok ince olup, gemi  iskeletine çiviler ve ahşap pimlerle tutturulmuştu. Burunda bir hayvan başı bulunurdu. Hayvanın ne olduğunu tanımlamak esasen zordu. Fakat Çerkesler, bunun bir Oğlak başı olduğunu iddia ederlerdi. Kadırgaların kürekleri çok kısaydı ve oldukça uzun ıskarmozlara (kürek kilitlerine) sabitlenmişti. Bu ıskarmozlar kürekçilerin tutması için enlemesine çapraz küpeştelere sahipti. Dümen ve randa adı verilen yamuk şekilde bulunan dörtgen yelken kullanırlardı."

Çerkesler’in daimi bir deniz kuvvetleri bulunmuyordu, fakat Çarlık askerlerine ve donanmasına karşı harekete geçmek için kadırga birlikleri oluşturdular. Çerkeslerin önemli savaş yöntemi, kadırgalarıyla Çarlık savaş gemilerine yaptıkları saldırılardı. Çerkesya sahillerinde çok şiddetli saldırılar gerçekleştirdiler.

1832`de Dağlılar, 12 topu bulunan bir Rus savaş gemisine saldırdılar. Çarlık yönetimi, Çerkesler gece karanlığında bile kadırgalarını kullanabildikleri için, koruma altında olsalar bile Sudjouk körfezindeki gemileri için endişe eder hale geldiler.

1836 yılının Ekim ayında,  Çarlık savaş gemisi Nartsiss, Soçi Nehri ağzı yakınlarında,  7 Çerkes kadırgası tarafından saldırıya uğradı. Sonrasında Rus kaptan Varnitskiy raporunda, Çerkesler’in organize şekilde savaştıklarını, saldırı sırasında Çerkes komuta gemisinin, uzun yelken direği ile diğer kadırgalara yerini gösterdiğini, şiddetli çarpışma sonucunda Rusların kaçtığını bildirdi.
Çerkes gemilerinin yolları, Rus Donanma komutanlığı için endişe verecek boyuta geldi Karadeniz Donanma komutanlığı , Çerkes denizcilerin yollarını kesmek için özel tedbirler aldı. Rus Donanmasının devlet arşivlerinde "Çerkes kadırgalarına karşı harekete geçmek için, topçu gemilerinin Abhazya kıyısına gönderilmesi hakkında" şeklinde ilginç bir konunun açıklaması bulunmaktadır. Bu Rus Dışişleri Bakanlığı`nın Çerkesya işgalinin başlangıcından beri, işgal için gerekli tedbirlerden biri olarak Karadeniz kıyısındaki, kendi tabirleriyle, haydutları avlayarak yok etmeyi planladıklarını göstermesi açısından önem arz etmektedir.

Çerkes kadırgalarını yok etmek ve Türk Ticaret gemilerine engel olmak için, Rus Komutanlığı küçük kürekli  tekneler oluşturdu.  Bu tekneleri kullanmaları için de Azov Kazakları askere alındı. Her bir tekne, 10`u mürettebat olmak üzere 20 kişi taşıyabiliyordu. Azov tekneleri küçük toplarla donatılmış şekilde, kürekler ve yelkenle yol alıyorlardı. Kazak tekneleri, Kafkasya`nın Karadeniz kıyısındaki Rus kalelerine tahsis edildi. Kütük evler, Kazaklar tarafından kışla olarak kullanıldı. Rus Komutan General N.N.Rayevskiy bu konu hakkında şöyle yazmıştır. " Azov tekneleri, birbirine yakın kaleler arasında, Çerkes kadırgalarına ve kaçakçı gemilerine karşı oldukça etkili oldu.

Bununla birlikte alınan tedbirler, Çerkes filosunu tümüyle yok edemedi. Çerkesler, denizde Kazaklarla  pek çok kez savaştılar. Rus donanması gemileriyle çarpışmalar devam etti. Hatta Şubat 1838`de,  4 Çerkes kadırgası ile Rus yelkenlisi Glubokiy arasında şiddetli bir çarpışma yaşandı.

Ne yazık ki, Çerkes deniz reisleri hakkında tarihi belgeler ve tanık ifadeleri bize çok az bilgi sağlamaktadır. 19. yüzyılın ilk 30 yılında faal deniz yolları Çerkes gemilerinin kontrolü altındaydı. Öte yandan Çerkes deniz filosundan, Ruslar tarafından işgal edilen noktalara ani saldırılar düzenlemek ve önemli yerlere Çerkes askerler çıkarmak için de yararlanıldı.

Özellikle Mayıs 1834`te Bombory`e(Gürcistan) yakınlarına gerçekleştirilen başarılı çıkarma harekatı, Rus komutanlığını şaşkına çevirdi. Sonuçta Çerkesler kadırgaları vasıtasıyla hem birbirleriyle bağlantılı şekilde işgalcilere karşı birlikte hareket ettiler, hem de keşif görevlerinde gemilerini kullandılar. Çerkes deniz kuvvetleri, İstanbul ve Türk gemileriyle bağlantıyı sağlayıp, Kafkasya`ya silah ve cephane taşıdılar. Ayrıca Dağlılar, ticaret amacıyla Osmanlı topraklarına da yelken açtılar.

Çerkesler, Karadeniz`in doğu kıyılarında ticari gemileri takip etmek  ve rehin almak için de deniz kuvvetlerini kullandılar. Çerkes gemilerinin saldırılarına tanık olan Rus deniz subayı N.N. Sushev`e göre, "bir ticari gemiyi ele geçirmek için yapılan saldırı sırasında, Çerkesler ilk önce, üst güverteden yivli tüfekleriyle ateş açarlar, ardından kamalarıyla borda ederler, birkaç dakika içinde de herşey bitmiş olurdu."

İngiltere, Hollanda ve diğer ülkelerin de savaş zamanlarında yaptıklarını göz önünde bulundurmamız gerekirse, Çerkesya bu anlamda bir istisna değildi. Tabii ki, Çerkesler, düşman gemilerine yaptıkları her saldırıda başarılı olamadılar. Özellikle Vorontsov,Rus gemisine çıkmaya çalışan cesur Çerkeslerin başarısızlıkla sonuçlanan bir saldırısına tanık olmuştur. Bu saldırıda Çerkesler gemiye önden saldırmayı denediler, fakat Rus denizciler geminin çapa zincirini kesmesi üzerine, çapa Rus gemisine yanaşmış olan Çerkes kadırgasının üzerine düştü ve Kadırga içerisindeki Çerkes denizcilerle birlikte sulara gömüldü.
Çerkes denizciler, Karadeniz’in doğu kıyılarındaki en uygun körfezlerinde üsler kurdular. Birkaç merkezi üsleri bulunuyordu. Dubua de Monpere bu konuda şöyle aktarmıştır. "Eski çağlardan beri deniz soygunculuğuyla ünlü olan Mamay körfezi, Çerkesler için  merkezi bir üs konumundaydı."

Öne sürülen kanıtlar, Çerkesya`nın bağımsızlığı ve özgürlüğü için verdikleri mücadelede Çerkes askeri denizcilerinin de katkıları olduğunu göstermektedir. Rusya`nın Çerkesya`yı işgalinden sonra bir daha Dağlıların deniz seferleri söz konusu olmamıştır.