ÇERKES ERKEK GİYSİSİ ÇERKESKA

Siyah, kahverengi, gri, yaprak yeşili (bitki örtüsü ile uyumlu kamuflajı sağlamak amacı ile) bazen de beyaz renkte yapılıyordu. Çerkes kadınlarının küçük tezgahlarında dokudukları yünlü kumaşlar tercih edilirdi. Dış ülkelere de ihraç edilen bu kumaş türü günümüzde gabardin olarak bilinir. Belirttiğimiz renkler dışında Kafkas dans topluluklarında sahne gerekliliğinden dolayı kırmızı, mavi renkte de olabilen çerkeskalar vardır. Çerkes giyimini benimsemiş Kafkasyadaki kazaklarda da bu renklerde çerkeskalara rastlamak mümkündür.
Yakasız olup yukarıdan aşağıya doğru açık olan ön kısım sağdan sola gelecek şekilde yada uç uca üç-dört kordonetli düğme ile iliklenir. Açıklık üçgen görünümündedir bele tamamen oturacak vücudu saracak şekildedir. Bel arkasında iki adet sertleştirilmiş çıkıntı vardır (kulak). Bu çıkıntılar erkek elbisesini kadın elbisesinden ayıran dikiş farkını teşkil eder. Bele kemer takıldığında (mutlaka takılır) bu çıkıntılar kemerin altında kalır. Bir savaşçı elbisesi olan çerkeskanın el, kol ve vücud hareketleri sırasında yukarı sıyrılmasını önleyen en önemli faktördür bu çıkıntılar. Elbisenin üst kısmında astara dikilmiş korse görevi gören bir kısım ve kendi kumaşından yapılmış bir kemer bulunur. Bele oturtularak sıkılması sağlanır böylece beden hareketlerinin gerginliği karşılanır, çerkeska kumaşı bununla zorlanmazdı.
Yukarıda belirttiğimiz gibi çerkeskanın daima sağ kanadı sol kanadın üzerine biner. Bu yönü ile Avrupa standartlarından farklıdır. Sebebi şudur; Avrupalılar kılıçlarını genellikle kabzası ceketin altında kalacak şekilde taşırlardı dolayısıyla kılıç çekebilmek için ellerini elbisesinin sol kanadı altına atmaları gerekiyordu. Bu nedenle ceketleri de buna uygun dikiliyordu. Çerkesler de ise silahlar elbisenin üzerine takılıyordu, elbisenin kopçaları bele kadar ilikleniyor (belden aşağısı açıktır) sonra kama takılmış olan kemer bele geçiriliyordu. Kama her zaman ucu sola yatık takıldığından, elbisenin sağdan sola kopçalanışında etkili oluyordu.
Çerkeskanın kollarlının takılış şekli ile de Avrupa giysilerinden farklıdır. Kol evi oyulmaksızın düz şekilde takılır. Dar değildir, geniş ve genellikle açık durumdaki kol elden on-on beş santim kadar uzun yapılır. Bir asker giysisi olan çerkeskada kolların rahat hareketini sağlamak için bu dikiş teknikleri kullanılmıştır. Bu tekniklerden habersiz birçok insan hatalı çerkeskalar dikmişlerdir (olmazsa olmazlığı bilmeden) oysaki çerkes elbiselerinin tümünü diğer eşyalar gibi hayatın ihtiyaçları şekillendirmiştir. Bu sebeple aslından uzak modeller dejenerasyona sebep olmaktadır. Eski zamanlarda çerkes askeri üniformalarında kolların kısa olduğu modelleri de görebiliyoruz.Sivil çerkes elbisesi ile askeri çerkes elbisesi arasında sadece renk ve asker elbiselerinde omuzlarda apolet farkı vardır. Çerkeskanın eteğinde sağ ve solda dört-beş santimlik yırtmaçlar yer alır.
Bir çerkeska da en önemli özellik olan fişeklere geçmeden önce bu fişekliklerin altında yer alan cepleri anlatmak istiyorum. Elbise dışında olan bu ceplerin sağda olanına çakmaklı silahlar zamanında barut boynuzu konurdu. Ayrıca dikiş ipliği vs. koymakta da bu ceplerden faydalanılırdı. Ceplerin kenarları sim sırma ile süslenebilirdi. Kabilelerde özgü şekillerde süsleme yapıldığını duymuşsak da kesin bilgi yoktur bu konuda. Zaten aynı kabile insanlarında farklı süslemeler yapılmış çerkeskalara rastlıyoruz. Elbiseyi hazırlayanların zevk ve becerileri ön planda olmuştur sanıyorum.
Çerkes elbisesinin en önemli özelliği fişeklikler göğsün iki yanında yer alır.Adı Arapça da hadır olan bu fişekliklerin ismi Türkçe ye hazır olarak geçmiştir.Asıl ismi ‘bğagustal’e’dir.Rusca da karşılığı gazırey dir. Tüplerin yerleştirildiği fişeklikler atalarımızın silahlarını hızla doldurmalarını sağlamak amacıyla icat edilmiştir. Sağ ve sol yanda 7+7, 8+8, 9+9, 11+11 sayısında fişeklikleri yerleştirmek için cepler yer alır ( bu sayı kişinin göğüs ölçüsü ile alakalıdır). Fişekliklerde kemik, geyik boynuzu, gümüş, pirinç, bronz uçlu olabilen barut tüpleri vardı. Şimşir ağacından yapılıp uçları siyaha boyanmış modelleri de mevcuttur ( sanatın bu olan özel ustalar bulunmaktaydı). Tüpler birbirine özel bir teknik ile bağlanır bu sayede boş olan tüp dolu olan tüpten kolayca ayırt edilebilir, kaybolmaları da önlenirdi. Tüplerden en soldakine yaralanmalarda kullanılmak üzere ilaç konurdu.
Her zaman dolu olarak taşınan tüfek ve pistol ateşlendikten sonra yerinden çekilen tüpün içindeki karışım namlunun ucundan içeri boşaltılır, bir harbi vuruş ile sıkıştırılır. Sonra tüfek namlusu yukarıda olarak hafif sağa yatırılır el ayası ile namlunun dibine kuvvetlice vurulur. Tüfek hazırlanmış olup horoz sağ elle kaldırılıp ateş edilirdi. Böylece çerkesler çok daha süratli ateş etmeyi başarıyorlardı. Ayrıca çarpışma sırasında üç tüp sol elin parmakları arasına sıkıştırılır namluyu doldurmak üzere vakit kazanılırdı.
Çerkeslerin savaşa ve uzun yola çıkacakları zaman hazırlamış oldukları özel bir yiyecek vardı. Bazı yabancı yazarların “Bugün yapılışını bilen yok” diye bahsettikleri özel bir yiyecekti, haplar halinde hazırlanıyor insana bir gün boyunca gerekli enerjiyi sağlıyordu. Susatmama özelliğine sahipti, Ürdün de bir hemşehrimizden nasıl taşındığına dair bilgiler almıştım ancak açık ve net bir ifade olmamıştı, ilkinde hazırların dibinde 2.bir parçaya konduğundan bahsetmişti ancak orijinal hiçbir hazırda buna rastlamadım.Bunu söylediğimde bu sefer hazır ceplerine konulduğunu ifade etti.Soldaki hazırda ilaç mektup vs taşındığını kesin olarak biliyorum ,haplarda kanımca burada taşınıyordu.
Daha yeni sistem silahlar yapılmaya başladıktan sonra (çarlık işgali zamanında)rus ların kullanıma izin verdikleri ağızdan dolma silahlar kullanılmaya devam edildiğinden çerkeska da fişeklikler işlevine devam etmiştir. İlerleyen zamanlarda teknoloji neticesinde hazırlar sadece süs olarak yerini almıştır.Bununla birlikte gerektiği kadar küçültülüp bir mermi sığacak şekilde kullanımına devam edenlerde olmuştur.