ÇERKES,LERDE İÇKİ İLGİLİ BİR MAKALE


«Onlar (Adıgeler-Çerkesler) durmadan kadeh kaldırıyorlar: Tanrı’nın şerefine, kutsalları adına, hısım akrabalarının sağlığına, ölen arkadaşlarının belleğine, dikkat çekici yiğitlik, cesaret, başarıların anısına, sanki bir ayin yapıyorlarmış gibi, saygı ve alçak gönüllülük içerisinde içtenlikle içki içiyorlar.» Giorgio İnteriano 1502 yılı. (Cenevizli tarihçi, etnograf ve gezgin.)
 içkinin yapılışını bilen de içen de sadece Oşhamahua’nın zirvesine misafir olan Tanrılardı. Onlar yılda bir kez санэхуафэ (sanexuafe) beyaz şarap şenliği yaparlardı. Yeryüzünde yaşayanların en cesurlarından bir kişiyi davet edip, ona sadece bir sanehubje (boynuzdan içilen beyaz şarap) ikram ederlerdi. Bu yıllarca süregelen bir gelenekti. Devamında, bir sonraki aday Tlepsh’in tavsiyesi üzerine genç ve cesur Sosruko Oşhamahua’nin zirvesine çıkarılır, sanehubje eline tutuşturuldu. Sosruko içince çok lezzetli buldu ve canlandı. Daha fazlasını istedi.
Etnograf Tsıpıne Aslen
Davetin başkanı ve sahibi Psetha : «Yeryüzünden davet edilen konuklara birden fazla sanehubje verilmesinin bu geleneğin ihlali anlamına geleceğini» söylüyor. Fakat diğer Thalar (Tanrılar) Sosruko’nun talebini desteklediler. Mezitha: «gelenek uygulamaya bağlıdır» diyerek bje elinde tanrıların sane fıçısının başına geçer. Sosruko yanına gelerek sorar «Bu nedir? Altı görünmüyor, görünen taşacak gibi, ne kadar ilginç! »
 Thağaleg cevap verir : «Onu ilginç yapan fıçının dibindeki sane bitkisinin tohumlarıdır. Onun filizlenmesi, yetişmesi benim gücüme bağlıdır»
 Bu sözleri duyan Sosruko meraklanmış gibi davranarak sane fıçısına yaklaşarak hızlıca kaptığı gibi Oşhamahua’nın zirvesinden yeryüzene fırlattı. «Sizin içtiğiniz içki yeryüzündeki bütün insanların içeceği olsun! » diyerek.
 Yere düşen fıçı paramparça olmuş, sane Nart ülkesine akmış, içinde bulunan sane bitkisinin tohumları toprağa düşünce filizlenmiş. Nart’lar yetişen saneleri görünce alıp Setenay Guaşe’ye götürürler, Sosruko zaten Setenay Guşae’nin yanında bulunuyordu.

Setenay : “Bu bitki Tanrıların içkisidir.” Diyerek saneleri bir fıçıya doldurur ve kapağını büyükçe bir taş ile kapatır. Daha bir yıl geçmişti ki sanexu olduğunu anlayınca fıçıyı kapattığı taşı alıp fırlatır. Fıçıdaki sanexu’yu bütün Nartlar içerler ve yeniden canlandıklarını hissederler. Nartlar o günden itibaren içki yapılış şeklini öğrenmiş oldular. (Bilindiği gibi burada şaraptan bahsediliyor)
 İçki İslam dinine göre haram kılınmış olmasından dolayı, içkinin terk edilmesi için halkımız bir çekişme içerisinde olmuştur. Ancak uzun bir süre Adıge, Adıge olarak kalmıştır. Meyve ağaçlarının ürünlerinden yapılan içkinin İslam dini haram kılmış olmasını kabullenerek, o zaman Thağaleg’den öğrendikleri darı ile Nartların bıraktığı nartuh ile yapılan mahsıme’nin dine ters düşmeyeceğine inandılar. Hatırlıyor musunuz, atalarımızın gündüz oruç tutup fomahsıme ile iftarı açtıklarını?
 Dünyada yaşayan diğer halklar gibi Çerkeslerde, içki içmenin insan tutum ve davranışı üzerindeki etkisini çok eski zamanlarda Nartlar’dan beri fark etmiştir. İyi ve kötü yönde etki yaptığını anlamıştır. İşte o iyi ve kötü arasında ki dengeyi sağlayan mekanizmaya da «Marde» demişlerdir. Çerkes halkı iyi etkilerinin kötüye dönüşme sınırını sabırla belirlemeye çalıştılar.
 İyi etkilerine bakalım:
 «Уэрэдыр фадэм къыхокI» (Şarkı fadeden çıkıyor.) Şarkı söyleyen Çerkesler içkinin azının neşeli ruh hali etkisi yaptığını erken fark ettiler. Devamında «фефэм фи фэр дахэ ищIыу» (İçince tenini güzelleştirir) demişlerdi.
 Kabardey Ceguak’ue (kültür sanatçısı) Ağnokua Laşe, bu duruş şeklini ne güzel ifade etmiş:
 Fade yüreğimize sinerse neşeli, güler yüzlüyüz,
Hızlı olanı geçiyoruz,
Güçlü olanı yeniyoruz.
Zihnimizi açıyor, dilimizi çözüyor.
 Bu şekilde içme yönteminden ve davranışından Tanrı’nın hoşnut kalacağını düşünürdü halkımız. Bu nedenle uygun bir şekilde içmeyi ve topluma uygun bir şekilde girmeyi bir saymışlardır. «Пщыми уэркъми фахэтыфу, фадэ ефэнкIэ фыIэрыхуэу» (Pşı ve work ortamında bulunabilip, içme becerisine de sahip olup..)
 Çerkeslerin yaşamında Fade o kadar yer edinmişti ki, insanın yaşamını bereketlendiren şeyler sayılırken Fade'de onların içerisinde yer alırdı «Гъэшыр гуэл хуэдизу, къуейр шэрхъ хуэдизу, фор гуибгъуу, фадэр псы къиуауэ.» (Sütümüz göl kadar, peynirimiz teker kadar, bal dokuz sepet, içkimiz taşkın nehir.)
 Şimdi, Marde’nin diğer sınırına halkımızın yaklaşımına bakalım. Fade’nin aşırısının insanı insan duruşundan çıkarttığını, karanlık gücün etkisi altına aldığını halkımız erken zamanda fark etti. Nart destanlarında şu örneklere rastlanıyor:
Sosruko’nun Sane içtikten sonra Glahsten’ne gidip, «şu üzengiden ayağını çıkart, kendi ayağımı koyacam» diye ısrar etmesi.
 Nartlara beste yapan Laşın’in beyitinde : «İstemediğim damat adayını size söyleyeyim…. İçmekten başka bir davranışı yoksa…»
 Tekrar Ağnokua Laşe’ye dönersek «Bardağın altını hızlı çevirin, ayağınızı eğerse içtiğiniz haramdır! », «İçkiyi yenebilen olmamıştır. » sözlerini söyleyen halkımız, içkiye yenik düşen olayları takip ederek olumsuzluklara karşı korunulması gerektiğini atasözleriyle tescil etmiştir.
 «Keçi içip kurtla kavga etmeye gitti.», «Sarhoş olunca dedesinin yasını tutan», «Yarım akıllı içince tam olarak delirir»
 Eskiden evlenme hazırlıkları yapan genç kıza, evleneceği kişinin içkili halini görmesi öğütlenirdi. Bildiğiniz gibi, içki insanın yapmacık davranışlarını bertaraf eder. İçinde iyi de varsa kötü de varsa dışa vurur. Buna başka ne söylenebilir? Bir atasözüyle açıklanabilir. «Нэм щIэлъыр Iугъуэм къыщIеху, гум илъыр фадэм къреху.» (Gözün içindekini duman, kalbin içindekini içki çıkarır.)
 İçkinin canlı olduğunu düşünürdü eski Çerkesler: Fıçıda bulunan içki yükseliyor, alçalıyor, «nefes alıyor», «fısıldıyor», «konuşuyor» Olumsuz bir gün yaşanacağı zaman, içkinin o tehlikeli durumu önceden fark edip hareketlendiğine inanırlardı.
 Başka bir bakış açısı; Mahsım’a çok bekletilirse üç katmana ayrılır. En alttaki kısım «bırkut» olarak adlandırılırdı. Sıradan insanların içkisiydi. Onun üzerindeki ince katman work’lerin içkisiydi. Mahsıma’nın en üstteki saf şekli pşıların (prenslerin) içeceğiydi.
 Mahsıma’nın rengi kırmızıya dönüşürse daha makbul sayılırdı. Mahsıma’nın rengi beğenilirse «Tavşan kanı gibi kırmızı» denirdi. Mahsıma’nın rengi bulanık bir görüntüsü varsa «Mahsımaları kundepso gibidir» derlerdi. «Фадэр хакIуэщ» (Fader xak’uash) yani içki aygırdır, güçlü kuvvetlidir, diyen bir halk içki içmenin yapacağı etkiyi anlıyordu.
 İçki olayına adabıyla, zaman ayırarak yaklaşmak gerekiyordu, Sohbetin, şarkının, kafenin içinde eritmek gerekirdi. «ince, zayıf olan bana denk gelseydi» demiş içki.
Halkımız içerisinde bunun için ısrar eden deliye de rastlanmadı.
 «Фадэр гуакIуэрыефэщи, фызыр гуакIуэрыкъашэщ» (İçki tavında tüketilir, eş aşk için alınır) sözü onun için söylendi. Olgun, yetişkin olmayan gençlere içki yasaktı.
 Bize gelen gezginler bu konuda ilginç şeyler bıraktılar bizlere, «Ziyafetlerde, gençlere ustaca soygun gerçekleştirmediği ya da önemli bir cinayet işlemediği sürece içki içmeyi teklif etmezler» (Jean de Luc 1625 )
 «Büyük bardağın içindekini küçük bardağa doldurarak arta kalanı içmeyi aklımıza getirmeyerek! Şu yeryüzünde Mafe jıle,xu jıle ve psı jile var olduğu sürece, yeryüzünün hareket alanında halkımızın yer alması Tanrıdan dileğimizdir.»