II. RAMSES, III. RAMSESE DÖNEMLERİ ANADOLU SEFERLERİ


1288’de Kadeş Savaşı’nda Hitit devletine destek olan ve Mısır Firavun’u II. Ramses’e karşı savaşan hemen tüm kabileler Kafkasyalıydılar ve bu kez aynı kabileler Hititler’i de yıkarak Mısır’a doğru inmekteydiler (Hattilerin Hitit devletinin son dönemlerine kadar özerk oldukları ve yaşlılar meclisince yönetildikleri bilinmektedir).
Bu kez Kafkasyalı Deniz Kabileleri Mısır’ı tamamen ele geçirip oraya yerleşmek amacıyla yola çıkmışlardı. Ne var ki savaşlar umdukları gibi gitmedi ve Deniz Kabileleri önce Firavun Merneptah sonra da III. Ramses’e yenildiler. Üstelik tüm bu savaşların en acı tarafı, Deniz Kabilelerinin anavatanı olan Kafkasya, savaşın en hızlı döneminde bir dizi deprem ve yanardağ patlamasıyla yıkıldı. Kıyılarının bir kısmı Kardeniz’in altında kalan Kafkasya artık Deniz Kabilelerinin geride bıraktığı yer değildi.
Homer Odisse adlı kitabında Kafkasya’nın bir yanardağ patlamasıyla nasıl yıkılacağını uzun uzun anlatmaktadır. Homer’in Odisse’sine göre Kafkasya’yı depremlerle ve bir dağı bu ülkenin tam ortasında ortaya çıkararak yıkan Denizler Tanrısı Poseidon’dur:
İsterim şimdi Phaiakların şu güzel gemisini
paramparça etmek kılavuzluktan dönerken sisli denizde,
anlasınlar ne demekmiş kılavuzluk etmek ona buna
isterim sarsılsın ülkeleri koca bir dağla.

Burada şu noktaya dikkat çekmek istiyoruz, Homer’in Odisse’si Troia Savaşı’ndan sonra sağ kurtulan Ulisse adlı Pelasg kökenli bir Akha komutanının savaştan sonra atalarının anavatanı olan Kafkasya’ya gelişini ve Kafkasya seyahatini anlatan bir teksttir. Ne var ki Yunan mitolojisi üzerine yazanlar ve Türkçe tercümesini yapan Azra Erhat bile Homer’in Odisse’sinde adı geçen Ulisse adlı kralın bu seyahatini Akdeniz havzasında yaptığını iddia etmektedirler. Biz buna katılmıyoruz. Bize göre bu tekst yani Odisse bir Kafkas Seyahatnamesidir (Bkz. Met Çünatıko Yusuf İzzet, Kafkas tarihi II).
III. Ramses döneminde (MÖ 1194 ve sonrasında) Mısır’a son büyük saldırılarını gerçekleştiren Deniz Kabileleri bu savaşta yenik düşerler. Ve artık geriye dönecek bir ülkeleri de kalmayan bu kabileler Firavun tarafından Mısır’ın sınır boylarına ve uzak ülkelerine yerleştirilirler. Büyük bir kısmı Mısır ordusuna alınır ve komutanlarının tamamının elleri kesilir. Ne var ki bu büyük saldırılar ve kuşatma çabaları uzun vadede Kafkasyalı Deniz Kabilelerinin işine yarar. O dönemde Mısır’da bulunan Sais kentinde yaşamaya başlayan ve çoğu Libyalı mavi gözlü sarışın Kafkasyalılar’dan oluşan insanlar Firavunluk makamına kadar çıkarlar ve Mısır’da 600 yıldan fazla süren Libyalı Firavunlar dönemi başlar (Antik Libya ve Kafkasya arasındaki ilişkiler üzerine bkz. Aytek Namitok, Çerkeslerin Kökeni II. Kaf-Dav Yayınları).

Nartlar – Neterler ve Mitolojik Dönem Üzerine
Çerkes Nart mitolojisindeki bir tema var ki her okuduğumda aklıma Sicilyalı Diodoros’un kitaplarında anlattığı Amazonlar gelir (A. Thomson, s. 171). Sicilyalı Diodoros, Roma döneminde MÖ I. yüzyılda yaşamış bir tarihçidir ve 30 cilt olarak yazdığı “Dünya Tarihi” adlı kitabını Libya’da yazmıştır. O dönem Romalılaşmış bir vali ve aslında eski bir Kartaca soylusu olan Kral Juba’nın kütüphanesinde yıllarca çalışan Sicilyalı Diodoros yazdığı Dünya Tarihi adlı kitapta eski Kartaca parşömenleri ve ondan daha eski kaynakları kullanmış ve ilginç bir veriye ulaşmıştır. Çok erken dönemlerde MÖ 3000’li yıllarda eski Mısır’ı (Horus adlı bir Firavun ya da) Tanrı Horus’un kendisi yönetirken bir gün Gorgon adlı bir kabile ortaya çıkmış ve Libya’dan başlayarak tüm Mısır’ı istila etmişler. İşte o zaman Kafkasya’dan çıkan ve Kraliçe Merine adlı bir Amazon tarafından yönetilen 30 bin kişilik büyük bir Amazon ordusu Girit üzerinden Libya’ya geçmiş, Gorgonları yenilgiye uğratmış ve Mısır’ı istiladan kurtarmışlar. Kraliçe Merine sonra emrindeki Amazonlar ile birlikte Libya’ya yerleşmiş ve Horus ile dostlukları da devam etmiş. George Thomson burada adı geçen Horus’un Neter(Çerkesce de Nart(neret) olarak geçer) Horus olduğu ve Neter İsis’in oğlu olduğunu söyler (ve Mısır Firavunları Horus’un soyundan geldiklerine inanır kabul ederlerdi. Tüm Firavunlara bu nedenle Horus denilirdi).
Burada adı geçen Gorgonlar Çerkes Nart mitolojisinde bir halk olarak değil ama eski bir Nart olarak geçer ve Çerkes Nart mitolojisindeki tam adıGorgonıjj’dır. İlginç olan ise Neter Horus’un ülkesi bu Gorgonlar tarafından istila edilirken Kafkasya’dan gelen kraliçe Merine’nin bir Amazon ordusuyla bu istilayı durdurması ve Neter ülkesini kurtarmasıdır. Aynı tema yani istilaya uğrayan Nart ülkesinin kadın savaşçılarca kurtarılması teması Çerkes Nart mitolojisinin de ana temalarından birisidir. Mesela Nart Badinoko’yu eğiten tam da bir Amazon gibi savaşkan bir kadındır. Ki bu kadın Nart ülkesi saldırıya uğradığında aniden ortaya çıkan ve düşmanı yenilgiye uğratan kadının ta kendisidir (Amazon Kraliçesi Merine ile ilgili olarak bkz. George Thomson, Tarih Öncesi Ege, s. 171).
İster Neterler’in ülkesi Mısır (eskiden Libya ile Mısır tek bir devletti), ister Nartların ülkesi Kafkasya ne zaman bir istilaya uğrasa bu iki ülkeyi istiladan kurtaranların kadın savaşçılar olması ilginç doğrusu.

Nater Osiris- Nart Wezırmes ve Tanrı Poseidon Hakkında Kısa Değini
Neter Osiris’in tam adı Osir’dir ve kendisi Mısır ülkesine bir gemiyle gelmiş ve buraya yerleşerek Mısır medeniyetini kurmuştur. İnanış budur. Osiris’in ölmeden önce çıktığı son gemi yolculuğu ile Çerkes Nart mitolojisindeki Nart Wezırmes’in ölmeden önce çıktığı son gemi yolculuğu neredeyse aynıdır. Zaten hem Osiris, hem de Wezırmes’in oğulları yani Neter Horus ile Nart Sosrıko da aynı karakterlerdir (Neter Horus “Benben” adlı taşla anılır, Nart Sosrıko ise Wafe Mıwaşıhwe adlı taşla birlikte anılır. Her iki taşında bugünkü bilimsel adı Lapis Lazuli yani Lacivert Taşıdır. Hem Horus hem de Sosrıko Ölüler Ülkesine seyahat ederler. Her ikisi de taht için kendi akrabalarıyla savaşırlar. Horus’un silahlarını demirci ve bilge Thot, Sosrıko’nun silahlarını ise demirci ve bilge Tlepş yapar. Dahası hem Thot hemde Tlepş gezgin bilge tanrılardır.). Ve eşleri olan Neter İsis ile Nart Seteney de aynı özellikleri taşırlar (İkisi de bereket tanrıçasıdır. İkisi de buğdayla ve inekle sembolize edilirler. İkisi de bilge ve bilicidir. Her ikisi de kendi kız kardeşlerinin oğulları ve kocalarına karşı mücadele etmişlerdir vb.).

Çerkes Nart Mitolojisindeki Karakterler ve Özellikleri
Mısır Neter Mitolojisindeki Karakterler ve Özellikleri
Wezırmes: Adı: “Göksel Yanış” ya da “Enerjinin Yanışı” anlamında.Gezgin, deniz seferleriyle ünlü, Nart tahtının varisi ama tahtı kardeşine kaptırıyor.
Osiris: Tam adı Osir. Gezgin, Mısır’a denizlerden geliyor. Neter tahtının sahibi, ancak tahtını kardeşi Set’e kaptırıyor.
Seteney: Wezırmes’in karısı. Bereket kültüylealakalı. Sembolü İnek ve başak. Bilge. İlk kuşak Nartların annesi olan Nart Werserıjjla hemen tüm özellikleri ortak.
İsis: Osiris’in karısı. Bereket kültüyle alakalı. Sembolü inek ve başak. İlk kuşak Neterlerin annesi Hathor’un tüm özelliklerini taşıyor.
Sosrıko: Tahtın varisi. Uzun süren savaşlarda düşmanlarını yeniyor. An-Ak adlı kuş ve Laciver Taşı (Wafe Mıvaşhwe) ile ilgili. Ölüler ülkesine sık sık iner.
Horus: Tahtın varisi. Uzun süren savaşlarda düşmanlarını yeniyor. Bennu kuşu ve Benben (Laciver Taşı) adlı taşla ilgili. Sembolü şahin. Ölüler Ülkesine sık sık iner.
Tlepş: Bilge – Demirci- Madenlerin ve diğer ilimlerin sahibi, Gezgin (Dünya Turuna çıkıyor). Sosrıko’nun silahlarını yapıyor.
Thot: Bilge – Demirci-Madenler ve diğer ilimlerin sahibi, Gezgin (Dünya Turuna Çıkıyor). Horus’un silahlarını yapıyor.
Bırımbıhhu: Seteney’in kızkardeşi. Kocası (Albeç) ve oğlu T’ot’ereş taht kavgalarında öldürülüyor.
Neftis: İsis’in kızkardeşi. Kocası Set taht kavgasında Horus tarafından öldürülüyor.
An-Ak: Küllerinden yeniden doğan kuş
Bennu Kuşu: Küllerinden yeniden doğan kuş

Cames Churcward çalışmalarında Osiris’in Mısır’a gelmesi ile Thoth’un Mısır’a gelmesi arasında en az 10 bin yıl olduğunu söylemektedir. Ona göre her iki karakter de “MU” adlı bir medeniyetin prensleri olarak dünyaya medeniyeti getiren Mısır’ı kuran insanlara medeniyeti öğreten kişilerdir (bkz. Cames Churchward, Kayıp Kıta Mu ve serisi..).
Neter Thoth’la Nart Tlepş arasında örtüşmeyen bir nokta olmadığı için özelliklerini karşılaştırmaya gerek duymuyoruz. Ancak her ikisinin de hayatlarında bir dünya seyahatleri gerçekleştirdiklerini ve insanlığa birçok şeyi öğrettiklerini ve bu bilgileri yüzlerce tablet üzerine kayıt ettirip bu tabletleri her türlü yıkımdan korumak amacıyla gizlediklerini biliyoruz. Çerkes Nart mitolojisi Nart Tlepş’in bu dünya seyahatini uzun uzun anlatır ancak aynı Çerkes Nart mitolojisi Tlepş’in bu dünya seyahatine niye çıktığını da anlatır. Hikayeye göre Nart Tlepş’in bu seyahatinden sonra Nartlar yeryüzünden ayrılırlar ya da tamamen yok olurlar. İşte Nart Tlepş bu yok olma ya da ayrılma öncesinde sahip olduğu tüm bilgileri insanlığa aktaran bir karakterdir. Aynı özellikler Mısır mitolojisindeki Thoth içinde geçerlidir. Thoth gizli ilimlerin kitaplarını yazan ve saklayan kişidir. Mısır’a medeniyeti getiren, insanları yamyamlıktan kurtaran, yazıyı ve ilimleri öğreten karakterdir.
Ancak Çerkes Nart mitolojisindeki Nart Tlepş ile Mısır mitolojisindeki Neter Thoth bir özellikleriyle ayrılırlar. Bu özellik ise Nart Tlepş’in Çerkes Nart mitolojisine göre dışarıdan gelen bir medeniyet taşıyıcısı olmamasıdır. Buna karşın Neter Thoth eski Mısır’a dışarıdan gelen bir medeniyet taşıyıcısıdır.
Aslında Nart Tlepş’in bu özelliği Çerkes Nart mitolojisini dünya mitolojileri içerisinde farklı bir yere koyar, çünkü: diğer tüm dünya mitolojilerinde de yer alan bu demirci, medeniyet taşıyıcısı, ilimlerin sahibi olan bilge tanrısal karakter bir gün ansızın denizlerin ötesindeki bir dünyadan gelip, geldiği yerdeki insanlara medeniyeti öğretmiştir. İnkalar, Aztekler, Mayalar, eski Mısırlılar hepsinin mitolojisi bu ortak medeniyet getiren tanrılar üzerine kurulmuşken, Çerkes Nart mitolojisinde dışarıdan gelen ve medeniyet getiren Nart karakterleri yer almaz, aksine Nart ülkesinden ayrılan ve bir dünya turu ile insanlığa bildiklerini öğreten karakterlere rastlanır. Bu ayrım önemlidir.
***
Babil kralı Nebukadnezar hayatını tanrılar tarafından yazdırılan kil tabletleri bulmaya ve okumaya adamış bir kraldır ve o her zaman bu tanrısal arşivleri okuyabildiğini söyleyerek övünmektedir. Arkeoloji belki de dünyanın en eski bilim dalıdır. Eski kralların birçoğu hayatlarını bu tanrısal arşivleri bulmaya adamışlardır.
Fenikeliler Tufan’dan önceki ilimlerin üzerine kayıtlı olduğu söylenen Herkül Sütunlarını bulmak için birçok kez donanmalarını görevlendirmişlerdir.
Eski Mısırlılar atalarının ve tanrılarının (Neterlerin) ülkesini bulabilmek için dünyanın doğusuna ve batısına gemiler göndermişlerdir.
Ancak tüm bu çalışmalar bir sonuç vermemiştir. Ve sonunda Eski Mısırlılar atalarından ve Neterlerden kalan her şeyi en ince ayrıntısına kadar Piramitlerine kazımışlar, eski ilimleri insanlığa öğretmişlerdir. Bugün Çerkes Nart mitolojisinin eski Mısır’ın Neter mitolojisiyle hemen hemen aynı temaları anlatması, aynı antropomorfik karakterleri barındırması üzerinde durulması ve araştırılması gereken bir konudur. Üstelik bugün ne Babilliler, ne Fenikeliler, ne de Mısırlılar yeryüzünde kalmıştır. Ancak soykırıma uğramış olsa da, dünyanın birçok ülkesine sürülmüş olsa da Kafkas Ada Medeniyeti’nin çocukları olan Çerkesler hala yaşamaktadır.