OSMANLI SARAYINDAN SÜRGÜNE GİDEN ÇERKES PRENSES

Kitap, Mislimelek Hanım'ın 1891-1953 yılları arasındaki anılarını kapsar. Anılarını içeren evraklar, Mislimelek Hanım'ın ölümünden sonra Dürrüyekta Hanım tarafından 1965 yılında erkek kardeşi Ali Marşanoğlu'na verilmiştir. Ali Marşanoğlu evrakı muhafaza etmiş, O'nun da vefatı ile evraklar oğlu Veysel Marşanoğlu'na kalmıştır. Mislimelek Hanım'ın anıları Veysel Marşanoğlu'nun torunu Nemika Deryal Marşanoğlu tarafından yeniden derlenerek, bazı mahrem anılar çıkartılarak kitap haline getirilmiştir.
Kitapçılarda gezinmeyi severim. Yeni çıkan kitap-ları tek tek elden geçiririm. İlgimi çekenleri hemen alırım. Benim sevdiğim kitaplar, güncel ve geçmiş tarihle ilgili gerçekleri bulabileceğim kitaplardır. Bu nedenle kütüphanem okunmayı bekleyen kitaplarla doludur. Yine bir gün kitapçıda dolaşırken bir kitap ve yazarı dikkatimi çekti. Kitabın adı: "Haremden Sürgüne, Bir Osmanlı Prensesi" idi ve kapağın alt kısmında, "Hazırlayan: Nemika Deryal Marşanoğlu" yazıyordu. Kapaktaki açıklamada ise " II. Abdülhamit'in gelini Mislimelek Hanım, istibdat döneminin bilinmeyenlerini anlatıyor." yazıyordu.
Ben oldum olası II. Abdülhamit dönemini merak ederim. Abdülhamit döneminin bize resmi tarihle anlatılan "zulüm ve istibdad"tan ibaret olmadığına inanırım. Tarih kitaplarında bize "Kızıl Sultan" olarak tanıtılan ve "nefret" ettirilen II. Abdülhamit 1842'de doğmuş, 1918'de ölmüştür. Osmanlı İmparatorluğu'nun en sıkıntılı döneminde 33 yıl hükümdarlık yapmış ve imparatorluğu ayakta tutabilmiştir. Okuyup araştırdıkça gördüm ki babası Sultan I. Abdülmecit, annesi bir Çerkes kadını Tir-i Müjgan Kadın efendi olan II. Abdülhamit'in bize öğretilenlerin dışında farklı bir insanlık kişiliği, milliyetçilik anlayışı var. II. Abdülhamit, "zulüm ve istibdat"tan ibaret değildir. Kitap, işte o dönemde yaşanan gerçekleri, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküp, yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin kodlarını taşımakta. Bunlar kitabı alırken benim bulmayı ümit ettiğim konuların bir bölümü idi.
Diğer taraftan kitabın "önsözü" ne baktığımda Osmanlı Haremi ile ilgili açıklamalar vardı. Bu konu da senaryosunu da sevgili bir arkadaşımızın yazdığı "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin yaşamımıza soktuğu "Osmalı Harem Yaşamı" ile ilgili anlatılanları daha iyi anlamamamıza yarayacaktı. Zira Osmanlı Sultanlarının yetişmesinde "yeteneklerinin" veya "ruhsal dünyalarını" oluşumunda çok önemli rolü olan "Harem Dünyası" hakkında şehir efsaneleri dışında yeterli bilgimiz olmadığına inanıyorum. Kitapta bu konuda da yeterli malumata sahip olabildim.
Sunuş bölümünde ise kitabı derleyen Nemika Deryal Marşanoğlu, kitabın nasıl yazıldığını ve nasıl basıldığını anlatır. Kitabın yazarı Mislimelek Hanım, Padişah II. Abdülhamit'in oğullarından Abdülkadir Efendi'nin 5 eşinden birisidir. Abdülkadir Efendi ile bizzat Sultan II. Abdülhamit'in isteğiyle evlendirilmiştir. Mislimelek Hanım'ın esas adı Pakizedir. 1883 yılında İstanbul'da doğmuştur. 1891 yılında, henüz 8 yaşında iken saraydaki halası Faika Eryal'in ölümü üzerine öksüz kuzeni Nemika Sultan'a refakat etmek üzere saraya alınmıştır. 1891 yılında da Padişah II. Abdülhamit'in isteğiyle şehzade Abdülkadir Efendi ile evlendirilmiştir. Saray geleneğine göre Mislimelek adı verilen Pakize Hanım 1891-1909 yılları arasında Yıldız Sarayı'nda yaşamıştır. Bu dönem Yıldız Sarayı anıları ve II. Abdülhamit hakkında anlattıkları duygusal olmakla beraber, o dönem hakkında farklı ipuçları sunmaktadır. 1909 yılında Meşrutiyet döneminde Kızıltoprak'taki köşke taşınan, ailesiyle birlikte sürgüne gönderildikleri 1924 yılına kadar burada yaşar.
Ailevi ilişkileri, kocasının ihanetleri, saray efradı arasındaki kıskançlıklar, Osmanlıyı iflasa götüren israfın boyutları ve işgal günleri Mislimelek Hanımın gözünden anlatılır. Sonra 1924 yılında sürgün dönemi başlar. Mislimelek Hanım sürgün günlerinin zorluklarını, Macaristan'daki tükenişi, Sofya'daki "kuru ekmeğe muhtaç" sefalet günlerini, Arnavutluk'a gidişini ve Nazi kamplarındaki sefil yaşamını bu asil ve zarif Mislimelek Hanımın kaleminden okurken içinizin acımaması imkânsız olur.
II. Dünya Savaşı sonrasında, 1946 yılında Arnavutluk'tan ayrılıp Beyrut'a giden Mislimelek Hanım 1955 yılında orada vefat etmiştir. Kitap, Mislimelek Hanım'ın 1891-1953 yılları arasındaki anılarını kapsar. Anılarını içeren evraklar, Mislimelek Hanım'ın ölümünden sonra Dürrüyekta Hanım tarafından 1965 yılında erkek kardeşi Ali Marşanoğlu'na verilmiştir. Ali Marşanoğlu evrakları muhafaza etmiş, O'nun da vefatı ile evraklar oğlu Veysel Marşanoğlu'na kalmıştır. Mislimelek Hanım'ın anıları Veysel Marşanoğlu'nun torunu Nemika Deryal Marşanoğlu tarafından yeniden derlenerek, bazı mahrem anılar çıkartılarak kitap haline getirilmiştir.
Ben kitabı büyük bir merak ile okudum. Zaman zaman saray efradının isimleri arasında yorulsam da bu asil Çerkes kadınının ağzından sarayı, saraydaki Çerkes varlığını, Saray- Çerkes göçmenlerinin ve yaşadıkları köylerle ilişkilerini, diğer tarihi anılar yanında çok ilginç buldum. Bir Çerkes olarak kendisini ve duygularını çok iyi tahlil edebildiğimi ve de anlayabildiğimi sanıyorum