ÇERKES TANRILARI VE MİTLER 2

III.Ahin ve kurban edilen inek
Ahin  (akhin veya diğer bazı lehçelerde ahim), hayvancılığı kollayıp gözeten bir Çerkes tanrısıdır. Bu sıfatıyla hayvanın birinci derecede iktisadi rol oynadığı bu toplumların tanrı kültünden çok önemli bir yer tutmaktadır. Öyle ki bazı kaynaklar ondan Çerkeslerin baş tanrısı olarak söz ederler. O ayrıca, aşağıda özeti verilecek olan bir mitoloji parçasında yer alan tek Kuzey Kafkas tanrısıdır.
Çok eski zamanlarda, Karadeniz kıyısında, Tuapse yakınlarında yaşayan bir adamın eşsiz güzellikte bir kızı vardır. Adam kızını, bir dağdan öbürüne vadinin üzerinden tek hamlede geçmeyi başaracak birisiyle evlendirmeye karar verir. Yarışı sadece, kullanmayı bildiği bir gereç sayesinde Ahin adında uzun boylu bir delikanlı kazanır: Bir yamaçtan öbürüne geçmek için vadinin dibine diktiği yüz “sajen” uzunluğunda (226 metre) bir sırık kullanır. Bu tuhaf hareket babyı tedirgin etmekle beraber kızın hoşuna gider ve gençle evlenir.
Daha sonra Ahin kayınpederini ziyaret etmek istediğini bildirir. Bu yaklaşımdan tedirgin olan baba, bütün eşyalarını da alarak kaçar. Oysa Ahin, civardaki dağları kaplayacak kadar kalabalık olan sürüleriyle ihtiyatsızca yoluna devam etmektedir. Delikanlı, iki haftada bir hafta uyumaktadır. Bu uzun uykuyu fırsat bilen kayınpeder hiç tereddüt etmeksizin Ahin’in hareket etmek için kullandığı tahta bacakları birkaç yerinden testereyle keser. Uyandıktan sonra bir tepeden diğerine sıçramak istediği zaman kesilen tahta bacakları dağılır ve Ahin bir daha çıkarmamak üzere nehrin sularına gömülür. Kısa sürede o muazzam sürüsü de yok olur.
Denir ki, bu tarihten günümüze kadar bu olayı anmak ve Çerkeslerin yaptıkları bu hatayı bir kurban yoluyla ödemelerine imkan vermek üzere her yıl aynı tarihte bir inek, Ahin’in ineği ortaya çıkar. Ormanda belirir ve kutsal bir koruluğa yönelir. İnek nerede durması gerektiğini bilmektedir ve hiçbir şey ve hiçbir kimse onu yürüyüşünden alıkoyamaz. Herkes kendiliğinden duracağı yere kadar onu saygıyla izler ve o kendisini kurban edecek kimsenin bıçağının altına kendiliğinden gelir. Kendi seçtiği yerde kurban edilen inek, derisinin yüzüleceği ikinci bir yere taşınır. Buradan da kesilip parçalara ayrılacağı üçüncü, pişirileceği dördüncü bir yere götürülür ve beşinci bir yerde de eti yenir.
Mitolojinin, Çerkeslerin deyimiyle “kendiliğinden gelen inek” ile ilgili son kısmı yüzyılımızın başında yapılan birtakım ayinlerle iç içe girmiştir. Bu külte ve ayinlara bağlanan aynı inanç, Abhaz ve Mingrelilerde (Kolkhos’un eski sakinleri) de yaygındır.
Ahin’in kayınpederinin entrikası sonucu ölümü efsanesine gelince, bunun sadece Çerkeslerde değil komşu Ubıhlarda da birçok değişkesi mevcuttur. Ahin’in değneği, Çerkes kaynaklarına başvurmaksızın açıklama imkanı bulunmayan önemli simgesel olayları açıkladığı gibi, özellikle Abhazların Abrskil ve Gürcülerin Amirani efsanelerinde olmak üzere diğer Kafkas mitolojilerinde de yer alır.
IV.Şevzeriş
Şevzeriş (ya da Sevseriş), Narta Sosryko (Çerkeslerde Savsırık, Osetlerde Soslan) destanının meşhur kahramanıyla kendi kültü arasında kurduğu benzerlikler açısından önemlidir.
Onun, üretimden muhafazasına kadar bütün aşamalarında tahıl ürünlerinin koruyucusu olduğu anlaşılıyor. Şevzeriş için ritler, taze çınar veya armut ağacından budaklı bir kütüğün üzerinde ya da aynı türden kesilmiş bir ağaçtan elde edilen bir direk hazır bulundurularak, bazılarına göre ilkbaharda, bazılarına göre ise hasat sonrasında ya da kış mevsiminde yapılır.
Ritten bir önceki akşam olan “Şevzeriş gecesi”nde, çınar tomruğu veya armut kütüğü dışarıya, kapı önüne uzatılır. Kutsal güçle bütünleşen bu tomruğa “Şevzeriş” adı verilir ve öyle hitap edilir. Ritin en önemli safhası, kütüğün “eve girdiği” andır. Bu adet Asya meşeli dinlerdeki “giren ağacı”, yani çamın Attis kültündeki rolünü hatırlatmaktadır (bkz.Frazer, Atys ve Osiris). Çerkesler, onun çok eskiden, özellikle dalgaların üzerinde yürümek gibi üstün güçlerle donanmış bir adam olduğunu, fakat tanrının sınırsız gurur ve kibri yüzünden bacaklarından mahrum bırakarak cezalandırdığını ifade ederler.
Kahraman Nart Soslan efsanesi hiç şüphesiz, bugün unutulmuş olan “Şevzeriş mitolojisi”nden izler taşır.
V.Av tanrıları
Kafkasya’da av, yakın zamanlara kadar hatta bugün bile birçok dağlık bölgede bağımsız bir iktisadi faaliyet olmaya devam eder ve pagan dinsel inançlar ve mitoloji üzerindeki etkisi buradan gelir.
Avcıların faaliyetlerini kollayan, aynı zamanda yasal sahipleri oldukları vahşi hayvanların “ekolojik” bir tarzda korunmasını sağlayan ve çoğunlukla da dişi “av hayvanlarının efendisi” olan tanrı, halen bütün Kafkas halkları tarafından bilinmektedir. Özetle gökkubbenin altındaki ormanların idaresine benzer bir biçimde, av tanrıları da av hayvanlarının hem yok olmasını teşvik eder, hem de ava bazı sınırlamalar getirir.
Osetya’da “av tanrısı”, “yabani hayvanların efendisi” genç bir erkek olan Aefsati’dir (aynı adı Apsat şekliyle Svanların av tanrılarından birinde görmekteyiz). Av hayvanına “Aefsati’nin hayvanı” (aefsatiyi fos) denir. Av tanrısı avdan önce çağrılır ve avın başarıya ulaşmasından sonra vurulan hayvanın eti yenmeden kendisine teşekkür edilir.
Çerkeslerin av tanrısı (Doğu Çerkesleri olan Kabartaylarda bu bir tanrıçadır) “ormanın tanrısı”, orman anlamındaki “mez” ve tanrı anlamındaki “the”den oluşan Mezithe’dir (Kabartaycada Mezith). Vücudu tamamen gümüşle süslü, tıpkı organik bir zırha benzer bir şekilde olup, boynuzları da gümüştendir. Bıyıkları altından alevler gibi, boyu fil boyunda, dağkeçisi postu giyinmiş, fındık ağacından yayı, kızılcık ağacından okları vardır. Kendi hizmetinde olan kızların (Abhaz inancına göre bunlar öz kızlarıdır) bakımını yaptığı ve otlattığı dişi geyikler (maral) ile orman geyiklerinin öncülüğünü yaptığı altın kılları olan bir yabandomuzuna biner ve özellikle avcıların kendisine kurban ettikleri hayvanların kanıyla beslenir.
Esasen bütün Kafkas halkları için avın kutsal bir faaliyet olduğu ve vurulan her hayvanın av tanrısına sunulan bir hediye değerinde görüldüğünün altını çizmek gerekir.
Çerkes avcıları kendi aralarında gizli bir dil, “orman dili” kullanırlar; “gizlilik” her açık hecenin sonuna eklenen anlamsız eklerle oluşturulur.
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf
III.Ahin ve kurban edilen inek
Ahin  (akhin veya diğer bazı lehçelerde ahim), hayvancılığı kollayıp gözeten bir Çerkes tanrısıdır. Bu sıfatıyla hayvanın birinci derecede iktisadi rol oynadığı bu toplumların tanrı kültünden çok önemli bir yer tutmaktadır. Öyle ki bazı kaynaklar ondan Çerkeslerin baş tanrısı olarak söz ederler. O ayrıca, aşağıda özeti verilecek olan bir mitoloji parçasında yer alan tek Kuzey Kafkas tanrısıdır.
Çok eski zamanlarda, Karadeniz kıyısında, Tuapse yakınlarında yaşayan bir adamın eşsiz güzellikte bir kızı vardır. Adam kızını, bir dağdan öbürüne vadinin üzerinden tek hamlede geçmeyi başaracak birisiyle evlendirmeye karar verir. Yarışı sadece, kullanmayı bildiği bir gereç sayesinde Ahin adında uzun boylu bir delikanlı kazanır: Bir yamaçtan öbürüne geçmek için vadinin dibine diktiği yüz “sajen” uzunluğunda (226 metre) bir sırık kullanır. Bu tuhaf hareket babyı tedirgin etmekle beraber kızın hoşuna gider ve gençle evlenir.
Daha sonra Ahin kayınpederini ziyaret etmek istediğini bildirir. Bu yaklaşımdan tedirgin olan baba, bütün eşyalarını da alarak kaçar. Oysa Ahin, civardaki dağları kaplayacak kadar kalabalık olan sürüleriyle ihtiyatsızca yoluna devam etmektedir. Delikanlı, iki haftada bir hafta uyumaktadır. Bu uzun uykuyu fırsat bilen kayınpeder hiç tereddüt etmeksizin Ahin’in hareket etmek için kullandığı tahta bacakları birkaç yerinden testereyle keser. Uyandıktan sonra bir tepeden diğerine sıçramak istediği zaman kesilen tahta bacakları dağılır ve Ahin bir daha çıkarmamak üzere nehrin sularına gömülür. Kısa sürede o muazzam sürüsü de yok olur.
Denir ki, bu tarihten günümüze kadar bu olayı anmak ve Çerkeslerin yaptıkları bu hatayı bir kurban yoluyla ödemelerine imkan vermek üzere her yıl aynı tarihte bir inek, Ahin’in ineği ortaya çıkar. Ormanda belirir ve kutsal bir koruluğa yönelir. İnek nerede durması gerektiğini bilmektedir ve hiçbir şey ve hiçbir kimse onu yürüyüşünden alıkoyamaz. Herkes kendiliğinden duracağı yere kadar onu saygıyla izler ve o kendisini kurban edecek kimsenin bıçağının altına kendiliğinden gelir. Kendi seçtiği yerde kurban edilen inek, derisinin yüzüleceği ikinci bir yere taşınır. Buradan da kesilip parçalara ayrılacağı üçüncü, pişirileceği dördüncü bir yere götürülür ve beşinci bir yerde de eti yenir.
Mitolojinin, Çerkeslerin deyimiyle “kendiliğinden gelen inek” ile ilgili son kısmı yüzyılımızın başında yapılan birtakım ayinlerle iç içe girmiştir. Bu külte ve ayinlara bağlanan aynı inanç, Abhaz ve Mingrelilerde (Kolkhos’un eski sakinleri) de yaygındır.
Ahin’in kayınpederinin entrikası sonucu ölümü efsanesine gelince, bunun sadece Çerkeslerde değil komşu Ubıhlarda da birçok değişkesi mevcuttur. Ahin’in değneği, Çerkes kaynaklarına başvurmaksızın açıklama imkanı bulunmayan önemli simgesel olayları açıkladığı gibi, özellikle Abhazların Abrskil ve Gürcülerin Amirani efsanelerinde olmak üzere diğer Kafkas mitolojilerinde de yer alır.
IV.Şevzeriş
Şevzeriş (ya da Sevseriş), Narta Sosryko (Çerkeslerde Savsırık, Osetlerde Soslan) destanının meşhur kahramanıyla kendi kültü arasında kurduğu benzerlikler açısından önemlidir.
Onun, üretimden muhafazasına kadar bütün aşamalarında tahıl ürünlerinin koruyucusu olduğu anlaşılıyor. Şevzeriş için ritler, taze çınar veya armut ağacından budaklı bir kütüğün üzerinde ya da aynı türden kesilmiş bir ağaçtan elde edilen bir direk hazır bulundurularak, bazılarına göre ilkbaharda, bazılarına göre ise hasat sonrasında ya da kış mevsiminde yapılır.
Ritten bir önceki akşam olan “Şevzeriş gecesi”nde, çınar tomruğu veya armut kütüğü dışarıya, kapı önüne uzatılır. Kutsal güçle bütünleşen bu tomruğa “Şevzeriş” adı verilir ve öyle hitap edilir. Ritin en önemli safhası, kütüğün “eve girdiği” andır. Bu adet Asya meşeli dinlerdeki “giren ağacı”, yani çamın Attis kültündeki rolünü hatırlatmaktadır (bkz.Frazer, Atys ve Osiris). Çerkesler, onun çok eskiden, özellikle dalgaların üzerinde yürümek gibi üstün güçlerle donanmış bir adam olduğunu, fakat tanrının sınırsız gurur ve kibri yüzünden bacaklarından mahrum bırakarak cezalandırdığını ifade ederler.
Kahraman Nart Soslan efsanesi hiç şüphesiz, bugün unutulmuş olan “Şevzeriş mitolojisi”nden izler taşır.
V.Av tanrıları
Kafkasya’da av, yakın zamanlara kadar hatta bugün bile birçok dağlık bölgede bağımsız bir iktisadi faaliyet olmaya devam eder ve pagan dinsel inançlar ve mitoloji üzerindeki etkisi buradan gelir.
Avcıların faaliyetlerini kollayan, aynı zamanda yasal sahipleri oldukları vahşi hayvanların “ekolojik” bir tarzda korunmasını sağlayan ve çoğunlukla da dişi “av hayvanlarının efendisi” olan tanrı, halen bütün Kafkas halkları tarafından bilinmektedir. Özetle gökkubbenin altındaki ormanların idaresine benzer bir biçimde, av tanrıları da av hayvanlarının hem yok olmasını teşvik eder, hem de ava bazı sınırlamalar getirir.
Osetya’da “av tanrısı”, “yabani hayvanların efendisi” genç bir erkek olan Aefsati’dir (aynı adı Apsat şekliyle Svanların av tanrılarından birinde görmekteyiz). Av hayvanına “Aefsati’nin hayvanı” (aefsatiyi fos) denir. Av tanrısı avdan önce çağrılır ve avın başarıya ulaşmasından sonra vurulan hayvanın eti yenmeden kendisine teşekkür edilir.
Çerkeslerin av tanrısı (Doğu Çerkesleri olan Kabartaylarda bu bir tanrıçadır) “ormanın tanrısı”, orman anlamındaki “mez” ve tanrı anlamındaki “the”den oluşan Mezithe’dir (Kabartaycada Mezith). Vücudu tamamen gümüşle süslü, tıpkı organik bir zırha benzer bir şekilde olup, boynuzları da gümüştendir. Bıyıkları altından alevler gibi, boyu fil boyunda, dağkeçisi postu giyinmiş, fındık ağacından yayı, kızılcık ağacından okları vardır. Kendi hizmetinde olan kızların (Abhaz inancına göre bunlar öz kızlarıdır) bakımını yaptığı ve otlattığı dişi geyikler (maral) ile orman geyiklerinin öncülüğünü yaptığı altın kılları olan bir yabandomuzuna biner ve özellikle avcıların kendisine kurban ettikleri hayvanların kanıyla beslenir.
Esasen bütün Kafkas halkları için avın kutsal bir faaliyet olduğu ve vurulan her hayvanın av tanrısına sunulan bir hediye değerinde görüldüğünün altını çizmek gerekir.
Çerkes avcıları kendi aralarında gizli bir dil, “orman dili” kullanırlar; “gizlilik” her açık hecenin sonuna eklenen anlamsız eklerle oluşturulur.
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf
Müzik bir milletin hissiyatının,ahlakının ve yaşamının göstergeleri, şarkılar da bu göstergelerin tümünün bir arada yansımasıdır. Bir milletin, bir kavmin milli bünyesinde, o milleti vücuda getiren bireylerin ahlak ve ruh terbiyesinde büyük bir önemi olan müzik, insan topluluklarının ortak duygu, ideal ve kavrayış tarzlarının oluşmasında, aynı zamanda yaşanılan zamanın geleceğe aktarılmasında da en etkili araçtır.
Çerkeslerin halk müziği ve geleneksel müziği, gerek müzik aletlerinin benzerliği bakımından, gerekse güfte ve bestelerdeki amaç ve tarz bakımından yakın benzerlik gösterirler. Çerkes müzik ve şarkıları bireylerin kahramanlığı, ahlak ve fazileti ile aşk ve muhabbet hisleri için birer edep örneğidir. Çerkes müziğinde ahlaka zıt, müstehcen hiç bir yön bulunmaz, bulunamaz.
 Çerkes müziklerinin bazıları insanı heyecanlandıran, coşturan, vatana millete bağlılığı ve saygıyı perçinleyen, insanlara dürüstlüğü, sevgiyi ve işbirliğini işaret eden tarzdadır. Bazıları bireylerin kahramanlıklarını (lhıkhuj uered) veya toplum tarafından yadırganan hatalarını(auan uered) işleyen fakat her halükarda doğruyu ve iyiyi işaret eden bir tarzdadır. Bazıları ise yaşanmış acıklı hikayeleri, bazıları yaşanmış acı olayları anlatan (ğıbze) çerkes müzikleri, çerkes oyunları ile birbirini tamamlayan folklorun iki koludur. 
Müzik aletleri: Her millet duygularını ahlakını düşüncesini, içinden gelen ruh halini, aşk ve ızdırabını, heyecanını ve üzüntülerini ortaya koyabilmek için kendi sesinin yanısıra başkaca bir ifade vasıtası aramıştır. Çerkeslerde bu genel tavrın ve geleneğin dışına çıkmamış, duygularını anlatabilmek için ifadeye yardımcı bazı araçlara başvurmuşlardır. Eski dönemlerde çok çeşitli olan çerkes müzik aletlerinden günümüze ulaşabilen dört müzik aleti nisbeten bilinmekte ve kullanılmaktadır. Günümüzde çerkes müziğinin icrası için farklı müzik aletleri kullanılmaktaysa da hiç birisi bu dört milli müzik aletinin verdiği zevki vermemektedir. Fakat artık bunların da bazılarını kullanan, kullanabilen insanlar anayurt dışında kalmamıştır.
Phapşıne(şık|etspşıne) 
Bu müzik aleti tamamiyle özel ve millidir. Bu aleti halk kendileri imal ederler, 3 telli bazıları 4 telli olup telleri at kılından (atın kuyruğundaki uzun kıllardan alınan tellerle) olan ve Lazların kullandıkları kemençe türünden bir sazdır. Abhazlar bu aleti (Apkhırtza), Kaberdeyler ve Adigeler ise şık|etspşına veya phapşıne olarak adlandırırlar. 
Bu saz ciddi ağırbaşlı toplantılarda,erkek meclislerinde çalınır. Çalınma esnasında güzel sesli birisi eski ve tarihi şarkıları(Uered) söyler, harp ve kahramanlık şarkılarını dillendirir, çekilen acıları yapılan savaşları ve ve şehit olan kahramanları anlatan şarkıları, ağıtları söyler. Mecliste (haceş) bulunanlar ise hep birlikte nakaratlara eşlik ederler (buna adige dilinde Deju denir). Bu alet ile havai, hissi,aşki şeyler çalınmaz. Yalnızca kahramanlıklara, yurt savunmasına, veya önemli toplumsal olaylara dair şarkılar ve müzikler dillendirilir. Bu müzik aleti hiç bir zaman umumi eğlence yerlerinde çalınmaz. Herkesin neşesi, zevki için yapılan toplantılarda bu alet yer bulmaz. Ancak Adigelerin kendi meraklarını ve duygularını teskin etmek, atalarını, milli olayları ve değerleri hatırlamak gereği olduğunda, milli meclislerde, tarihi ve milli kongrelerde bu alet ortaya çıkartılır ve çalınır. 
Bu aletin kullanım amacı Çerkes halkının  milli duygularına hitabetmek, hissiyatını tatmin etmek, mersiyelerle geçmişi anmaktır. Düğün ve eğlencelerde kulanılamaz ve kullanılması da hoş karşılanmaz. Sadece savaşlarda yaralı düşenleri gece sabaha kadar uyutmamak adet olduğundan, bu gibi durumlarda yaralının uyanık bulunması için çalındığı bilinmektedir. 
Kamıl veya Bjami 
Bu alet ney şeklindedir. Nısaşe denilen büyük düğünlerde ve buna benzer eğlenceli toplantılarda çalınır. Düğün sahibi kimsenin ekonomik ve sosyal durumuna göre yapacağı için çevrenin bilinen müzisyenlerini (bu müzisyenlere kamılapşe denir) çağırarak bir orkestra oluşturur. Aguaue denilen bir grubun yine düğün sahibinin durumuna göre bu grup ikinci sınıf artistlerden oluşturulduğu gibi kimi zaman da katılımcı gençler tarafından bir koro oluşturularak küçük tahtalardan yapılmış birer aletle (aguts|ik veya phaciç) müziğe eşlik ederlerdi. Bu koro grubu oldukça heyecanlandırır çoşturur eğlenceye daha bir hareket katardı. 
Pşıne veya armonik 
Pşıne bütün özel eğlencelerde ve aile düğünlerinde çalınan tek perdeli körüklü bir müzik aletidir. Bu aleti erkeklerden daha çok kızlar çalarlar. Eskiden armonik çalmayan genç kız pek nadirdi. Hatta dikiş dikmek nasıl bir genç kız için en gerekli beceri ise armonik çalmak ta o kadar gerekli görülür, mutlaka kız çocuklarına bu aletin çalınması öğretilirdi. Eski dönemlerde her evde bir armonik bulunur ve istisnasız her genç kız bu aleti çalardı. 
Pşıne (Pşıne pxenc) 
Pşıne pxenc çift sıra perdeli bir armoniktir. Pşıneye kıyasla daha büyük ve ağır olan bu alet daha çok oturarak çalınır. Sesi daha çok piyanoya benzeyen bu müzik aleti de pşıne gibi körüklüdür fakat daha mükemmel bir ses ve daha fazla ses tonu verebilen bu aletin çalınması pşıne’ye göre daha güçtür. Daha çok erkeklerin çaldıkları pşıne pxenc Kafkas müziğinin en güzel aletidir. Bu alet Çerkeslerin urıs pşıne olarak ta adlandırdıkları günümüzde kullanılan akordeondur. 
Çerkesler müzik sanatklarına ve üstadlarına (sirinapsha) derler. Bu kişiler halk tarafından çok sevilen ve itibar gören kimseler olup hafızaları müzik sanatındaki merak ve yeteneklerinin bir göstergesidir. Adige müziği son yüzyıl içerisinde kafkasyada bilimsel bir şekilde ele alınmış olup çeşitli akademik çalışmalara konu olmuştur. Günümüzde popüler müzik dışında kalan eski Adige halk şarkılarının çok büyük bir kısmı yeniden derlenmiş olup tasnif ve arşiv çalışmaları yapılarak kültürümüze yeniden kazandırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlanmıştır. 
Önemli tarihi olaylara dair bilgiler ve ipuçları da içeren halk şarkıları aynı zamanda sözlü  Çerkes tarihinin de önemli bir kaynağıdır. Bu nedenle toplumun tüm kesimlerine ulaşacak şekilde yeniden basılarak halka sunulması yanısıra, Kafkasya’da yapılan bu çalışmalar ile sürgün edilen Çerkes halkının  yaşadıkları ülkelerde yarattıkları şarkılar, ağıtlar ve benzer çalışmaların da birleştirilerek zenginleştirilmesi gerekmektedir.
- See more at: http://www.yenidenergenekon.com/296-cerkeslerde-muzik-gelenekleri/#sthash.GjNzNfpi.dpuf