ÇERKES EFSANESİ TANRILARIN İÇKİSİ (SANE)

Yılda bir kez Tanrılar, Mutluluk Dağı’n­da yaşama tanrısı PSETHA’nın yanında buluşurlardı. Orman ve av tanrısı MESITHA hayvanlar tanrısı AMIS, bereket tanrısı THAGOLEÇ, yuva mutluluğu tanrısı SOSREŞ ve demirciler tanrısı TLEPŞ gelirler, toplanır “SANE” içerlerdi. Ruhu kanatlandıran, cesareti artıran, gücü de, tadı da içinde saklayan o güzelim içkiyi. Bu toplantının adı “SANE İÇKİ ŞÖLENİ”ydi.Tanrılar her yıl bu şölene, yeryüzü insanlarından en cesur ve kuvvetlisini çağırıyorlardı. ‘Bu tan­rısal içkinin güzelliğini, gücünü tatsın da insan kar­deşlerine bildirsin’ diye konuk ederlerdi. NART ül­kesinde böyle bir insan mutlulardan sayılırdı. Bu böylece yüzyıllarca sürdü gitti.
Yine bir kez Mutluluk Dağı’nda yüce şölen kurulmuştu. Yaşama tanrısı PSETHA şölenin THAMÂTE’siydi¹. Bir ara ayağa kalkıp sordu. “Bu yıl yeryüzü insanlarından kime SANE’dan tattıracağız? En yiğit, en kuvvetli kim şimdi?” Yu­va mutluluğu tanrısı SOSRES “Uzun sakallı NASREN” dedi. “NART’ların en büyük şölenlerinin THAMATE’si, insanların en yiğidi en kuvvetlisidir”.
Orman ve av tanrısı MESITHA “KANŞ’ın oğ­lu, cesur avcı NART ŞAVYE bu tanrısal içkiden içmeye her kesten çok lâyıktır” dedi.
Hayvanlar tanrısı AMİŞ; “Nartların domuz çorbası benzersiz GORGONİŞ olmalı konuğumuz!” diye ileri sürdü. Bereket tanrısı THAGOLEÇ ise “Hepsinden daha çok, bir boynuz dolusu SANE içmeye KİMIŞ layıktır” dedi. O vakit TLEPŞ ayağa kalktı; “Dünyaya bir insan geldi. Öyle işler başarmıştır ki, bir yerde adı geçti mi demin saydı­ğınız yiğitlerin hepsi ayağa kalkarlar. Tanrılar, işte böyle NART ülkesinde tam bir yiğit geldi dünyaya, ta yedi kat yerin dibine varan örsünü çekti, çı­kardı dışarı, üstelik bir de dokuz kat yerin dibine soktu tekrar. Hem genç daha. İnsan insan olalı beri NARTLAR ülkesi ondan güçlü bir yiğit görmedi” dedi. Tanrılar iyice meraklandılar. “Nasıl bir insan bu?” diye sordular. “SOSRUKO’dur adı” diye cevap verdi TLEPŞ,“Tanrısal SANE’dan içmeğe layıktır.” PSETHA buyurdu, “Öyleyse getir bize o in­saneğlunu!”.
Demirciler tanrısı gitti, SOSRUKO’yu buldu. Mutluluk Dağı'na, içki başındaki dertsiz tan­rıların katına çıkardı. THAMATE, SOSRUKO’ya “Sen, küçük insan, tat bakalım bizim SANE'dan. Çünkü senmişsin NART ülkesinin en yiğidi, en güçlüsü. Siz insanlar SANE nasıl yapılır bilmezsiniz. Bu görülmedik, bu güç veren, bu tadına doyulmaz içki, yalnız biz tanrılarda vardır” dedi ve SOSRUKO'ya, ağzına dek SANE dolu bir içki boynuzu uzattı. SOSRUKO dikti ağzına boynuzu, bir yudum­da boşalttı, içini bir sıcaklık sardı, dünya çok çok güzel göründü gözüne.
“Eh artık” dedi MESITHA, “Dünyaya dön de insanlara bizim SANE’yu anlat!”
“Evet” diye ekledi THAGOLEÇ, “Tam ger­çeği anlat onlara!”
Fakat SOSRUKO sanki bağlan­mış gibi kala kaldı orada. Sarhoş edici içki, içinde yeni bir kuvvet uyandırmıştı. Dünyayı tozpembe gö­rüyordu. “Bağışlayın da” dedi, “Siz ey tanrılar bir boynuz daha verin. Ne güzel içkiymiş sizin bu SANE!”
“Bu imkânsız” diye karşılık verdi THAMATE, “Geleneğimiz bozulamaz. Bizim şölende bir in­sanın payı ancak bir boynuz dolusudur.” SOSRUKO’yu pek seven TLEPŞ güldü, dedi ki “Bir boy­nuz dolusu daha verelim içsin! Bir ikincisini hak et­miştir. Hem böylece o bizim tanrısal içkiyi insan­lara öteki konuklardan daha doğru, daha güzel över.” Bereket tanrısı seslendi, “Bırakalım içsin bir tane daha!” Yaşama tanrısı,“Peki, nasıl is­terseniz öyle olsun. Ama bilin ki böylece pek eski bir geleneği bozuyoruz. Tanrılar Tanrısı THA bağışlar mı bizi acaba?” dedi. Bütün tanrılar, ''Bağışlamaz diye haykırdılar. Ormanların ve avcılığın neşeli tan­rısı MESlTHA içki boynuzunu aldı. SANE dolu kü­çük fıçının yanına gitti, doldurmak için eğildiğinde de SOSRUKO geldi yanına ve sordu; “Ne fıçısı bu böyle?”
“Tanrılar tanrısı THA’nın fıçısı bu, SANE vardır içinde” diye MESITHA karşılık verdi. “Demek olağan üstü fıçı bu” diye bağırdı SOSRUKO. Konuşmayı dinlemiş olan bereket tanrısı, “Küçük insan, olağanüstü olan bu küçük fıçı değil, içindeki SANE meyvesidir. SANE bitkisini büyüten gücümdedir mucize.” Sosruko bunu duyunca sanki meraktanmış gibi küçük fıçıya iyice yaklaştı. Gözden geçirdi ve birdenbire kuvvetli kollarıyla fıçıyı kavradı, yukarı kaldırdı. Mutluluk Dağı’ndan aşağı, dünyaya fırlattı. “Sadece tek bir insan değil bu tanrısal içkiden bütün insanlar tatmalı” dedi.
Küçük fıçı yeryüzüne düştü; parçalandı. Sevinç kaynağı, kuvvet verici SANE bütün NART ülkesi­ne bir nehir gibi yayıldı. Fıçıdaki tohumlar toprağa değer değmez koskocaman asmalar yetişti. Dallarında sımsıkı, tatlı meyvesi salkım salkım sarkıyordu. “Nereden çıktı bu meyveler? Ne yapacağız bun­ları şimdi?» diye Nart ülkesi halkı şaşkın şaşkın birbirlerine sordular. Sonra bu olağanüstü meyveleri bilge SETENAY’e² götürdüler. SOSRUKO da işine dönmüştü. Mutluydu. Sarhoş edici içki içinde yeni kuvvetler uyandırmıştı. Nartlar’a “Bu asmanın meyvesinden tanrılar SANE’yu hazırlarlar. Daha bugün Mutluluk Dağı’nda içtim” dedi. Pek akıllıydı. SETENAY salkımları bir fıçıya koydu, fıçının üstünü Abrago³ile örttü.
Daha bir yıl geçmemişti ki köpüren SANE, fıçının kapağını da taşı da yukarı fırlattı.
Bütün Nartlar SANE’dan içtiler. Dünya gözlerine daha bir güzel göründü, neşeli, hoş sohbet oldular.
İşte SOSRUKO tanrısal SANE’yu hazırlamakta Nartlar’a böyle yardım etti. Bu güzel içkiden sadece seçkin tanrılar değil bütün NART ÜLKESİ halkı içer oldu. Her yıl yeryüzünde bir SANE İÇME GÜNÜ yaptılar. Bundan sonra Tanrıların konuk etmesine ihtiyaçları kalmadı.
(1)Thamâte: Akıl, mevki, bilgi ve yaşça üstün
(2)SETENAY: SOSRUKO’nun annesi
(3)Abrago: Büyük taş