AMERİKAN ASKERİ HABER ALMA TEŞKİLATI KURUCUSU ÇERKES : YÜZBAŞI CENGİZ GİRAY



Çerkeslerin sürgünün ardından istihbarat teşkilatlarında yer almaları aslında şaşırtıcı olmamakla birlikte Çerkeslerin sadakat ve güven duygusuna bağlanabilir. Genelde Türkiye'de Milli İstihbarat Teşkilatının kuruluşunda, Teşkilat-ı Mahsusa'nın da kurucularından Wubıh Eşref Sencer Kuşçubaşı'nın önemli rol oynadığı bilinen bir gerçektir. Ancak bilinmeyen diğer bir gerçek ise ABD'ye göç eden Çerkeslerin de Amerikan Askeri ve Merkezi İsihbarat Teşkilatlarının kuruluşlarında yer almış olmalarıdır. Bunun nasıl gerçekleştiği sorusunun cevabına gelirsek;
Çerkesler, ABD'ye değişik yerlerden üç farklı dönemde geldiler; Eski Göçmenler, İkinci Dünya Savaşı Göçmenleri, Çerkes Diasporasından göçmenler. Nitekim konumuzu da ABD'ye ilk gelen Çerkesler yani Eski Göçmenler oluşturuyor.
Şubat 1917'de Rusya'da Çarlık Rejiminin devrilmesiyle ve Kasım 1917'de Bolşeviklerin iktidar'a gelmesiyle birlikte Çarlık rejimine yakın, Çarlık ordusunda yer alan Adıge aileleri için de zor günler başlamış oldu.Nitekim özellikle Rus ordusunda çok sayıda Adıge bulunuyordu. Neticede çareyi ülkeyi terk etmekte buldular ve 1919 yılında Novorossiysk'ten deniz yoluyla İstanbul'a göç ettiler. İstanbul'da 2,5 sene yaşadılar. Birinci Dünya Savaşı ardından Osmanlı topraklarının işgal edilmesi sebebiyle büyük zorluklar yaşadılar.
Burada göçmenler içerisinde yer alan ve konumuzun esas kişilerinden Natırbe Kuşuk ve Şeretlık'o Fatima politikayı iyi bildiklerinden diğer Çerkeslere göre daha rahat yaşadılar. Şeretlık'o Fatima hanım, İstanbul'a gelir gelmez Çerkes Kadınları Komitesi kurarak Çerkes göçmenlere yardım etmeye başladı. Üst düzey Osmanlı devlet adamları ile görüşerek, Çerkes göçmenler için ilgilenmeye ikna etti ve saray tarafından, boş bir konak Çerkeslere tahsis edildi. Konağa yerleşen yüz kadar Çerkes göçmen, el birliği konağı yenilediler, yerli ve yabancı bürokratlara yemekli, müzikli davetler vermeye başladılar. İşte böyle bir davette Çerkeslerin misafirperverliğinden, nazik tavırlarından oldukça etkilenen Amerikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol, Çerkes göçmenlerin ülkesine davet edilmelerini sağlamak için Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na müracaat eder. Fakat yazılı bir cevap gelinceye kadari bu durumdan Çerkeslere bahsetmez. Beklediği olumlu cevabı da alınca resmi yazıyı Fatima hanıma göstererek onları ülkesine davet ettiğini açıklar. Fatima Hanım bir toplantı düzenleyerek bir grup Çerkes'i, Amiral Bristol tanıştırır ve ABD Dışişleri Bakanlığı'nın tüm göçmen Çerkesleri ülkeye davet ettiğini açıklar. Uzun bir tartışmanın, wunafe'nin ardından, toplantıya katılan çoğu Çerkes Bolşeviklerin yakında devrileceğini ve vatanlarına geri döneceklerini söyleyerek daveti geri çevirirler, sadece birkaç Çerkes ailesi teklifi kabul eder.
Bu Çerkesler 8 Temmuz 1923'te "SS Constantinople" gemisi ile İstanbul'dan, ABD'ye hareket ederler ve 1 Ağustos 1923'te New York'a ulaşırlar. Ellis adasına çıkan grup, gerekli sağlık ve güvenlik kontrolünün ardından ülkeye giriş yaparlar. Resmi belgelere göre bu grupta yer alan Çerkesler;
- Rus Ordu subayı, 3.Çerkes Süvari Alay komutanı Sultan Kadir Giray (Çeriy), eşi Şeretlık'o Vacide, çocukları Cengiz
- Natırbe Kuşuk, eşi Şeretlık'o Fatima, çocukları Muhammed Giray, Zulefa, Anzavur ve Leyla.
- Hodz köyünden, Çerkes Süvari Alayı mensubu İslam Natırbe, eşi Şıharhan ve çocukları Hacı Murat.
- Şeretlık'o Fatima ve Vacide'nin kız kardeşleri, Zizu ve Zahiret.
- Şışp Azrail, eşi Meryem, kız kardeşi Fatima.
- Şejoko Hamit ve Şejoko Firdevs.
Grubu New York'ta karşılayan Rus Göçmenlere Yardım Cemiyeti temsilcisinin, onları Bowery semtindeki küçük bir otele yerleştirmesi ile bu Çerkeslerin ABD'deki yeni hayatları da başlamış oldu. İnsan ilişkilerinin Kafkasya ya da Avrupa'daki gibi olmaması, enflasyon ve işsizliğin yaygın olması ve İngilizce bilmemeleri önlerinde birer olumsuzluk olarak bulunuyordu.
Kısa bir süre sonra grup yine aynı cemiyet tarafından Connecticut eyaletindeki Stamford kentine götürüldüler. Erkekler burada Yale and Town adlı kilit fabrikasında işe alındılar. Burada kısa süre kaldıktan sonra, ücreti, yaşam koşullarını ve sosyal çevreyi beğenmeyen aristokrat Çerkes grubu iki yıl sonra New York'a geri döndü. Manhattan'da nezih bir bölge olan Madison Avenue'de bir apartmana yerleştiler.
New York sosyetesi şehre yeni gelen Çerkeslere saygıyla kucak açtı. Ancak New York seçkin ailelerinin konukseverliğine aynı şekilde karşılık verememek, Rusya'daki devrim sebebiyle tüm servetlerini kaybeden ve yeterli maddi imkanı olmayan Çerkeslerin gururuna dokunuyordu. Bunun üzerine morallerini bozmadan, pes etmemeye ve muhitlerinde küçük düşmemeye kararlıydılar. Bunun yolu da bedava ziyafet ve davetlere gitmektense çok çalışmaktan geçiyordu. Nitekim bu çevrenin dikkatini daha da çekti ve kendilerine duyulan saygıyı arttırdı.
Şeretlık'o Fatima hanım, kocası Natırbe Kuşuk'un 1925 yılında vefat etmesinin ardından dört çocuğuyla New York'ta hayatlarını yeniden düzenlemek sorunuyla karşı karşıya kaldı. Çevresinden gelen yardım taleplerini de, nazikçe geri çevirdi ve günde 16 saat boyunca çalışmaya başladı. Terziliği daha da ilerleterek ilerleyen yıllarda kendi işini kurdu. Ünlülere, sosyeteye elbise tasarımları yaptı ve çocuklarını en iyi okullarda okuttu. Bir yandan çalışırken bir yandan da sosyal etkinlikler düzenlemeye başladı. Madison Avenue ile 96. Cadde'nin köşesindeki evinin salonunda diğer Kafkasyalı, Rus ve Amerikalı dostlarını ağırladı. Prens Sidamon Eristof ile birlikte Çerkes-Gürcü Derneği, Alaverdi'yi kurdu. New York'un Pougkeepsie kasabasına yakın Catskill dağında arazi satın alınarak burada sosyal tesisler ve yazlık evler inşa edildi. Çerkesler burada haftasonlarını ve yaz aylarını burada geçirirler, para toplamak için düzenledikleri muhteşem partilere New York yüksek sosyetesini davet ederlerdi.
Diğer bir Çerkes göçmen olan Sultan Kadir Giray da ailesini geçindirmek için uzun süre apartman kapıcısı, fabrika işçisi ve taksi şoförü olarak çalıştı.Günde 16-18 saat çalışarak biriktirdiği para ile yabancılara Çerkes süvari tekniklerini de öğretebileceği Saddles and Boots (Eyerler ve Çizmeler) adında bir binicilik okulu açtı. New York'ta, Katonah'ta 35 hektar arazi üzerine kurulu bu okulda üst sosyete çocuklarına binicilik dersi vermeye başladı. Bu okulda Rockerfeller, Kennedy gibi ülkenin en saygın ailelerinin çocukları at binmeyi öğrendiler.
Çerkesler karşılaştıkları sıkıntılar ne kadar büyük olsa da özellikle 1929 Büyük Ekonomik Buhran döneminde tüm çocuklarına Amerika'da alabilecekleri en iyi eğitimi ve Çerkes terbiyesini vermeyi, Xabze'yi öğretmeyi başardılar. Bu kendilerine duyulan saygının ve itibarın daha da artmasını sağladı. Bu kuşak içerisinden ilk mezun olanlar Natırbe Malia, Natırbe Murat ve cengiz Giray idi. Natırbe kuzenler dışişleri bakanlığında çalıştı.
Sultan Kadir Giray'ın ve Şeretlık'o Vacide'nin oğulları Cengiz Giray ise önce Hotchkiss Okuluna, daha sonra da Yale Üniversitesi'ne devam eder. Yedi lisanı anadili gibi konuşabilen Cengiz Giray, 2. Dünya savaşı başlayınca ABD ordusunun Rus ilişkileri bölümünün başına getirilir. Kısa zaman içinde de Amerikan Askeri İstihbarat bölümüne alınır. Daha sonra da Amerikan Askeri Haber Alma Teşkilatı Başkanı olur. Teşkilatlanma becerisi ve istihbarat birimlerini organize edebilme becerisinden dolayı Amerikan hükümeti tarafından Askeri İstihbarat Örgütünü kurmakla görevlendirilir.
Şubat 1945'te General Mark Clark'ın heyet üyesi olarak Yalta Konferansına, daha sonra da Mosova'da yapılan Barış Konferansına katılır. Moskova’daki konferansa katılan başka bir Adıge de Natırbe Kuşuk'un oğlu, Natırbe Murat dır. Her ikisi de 2. Dünya savaşında Almanlarla işbirliği yapma suçundan dolayı Sovyetlere teslim edilmeleri söz konusu olan, özellikle Drau katliamından kurtulan, Avusturya dağlarında aylarca kendilerini Sovyetlere teslim etmek isteyen İngiliz devriyelerinden saklanarak, kaçak yaşayarak, yaban meyveleri ve ağaç kökleri yiyerek hayatta kalmaya çalışan çok sayıda Kafkasya'lı mültecinin kurtulmasını sağlarlar.
Bu mülteciler içerisinde yer alan, İtalya'daki ve Almanya'daki göçmen kamplarına kendilerini Türk olarak tanıtarak girmeyi başaran, ancak bu kamplarda sürekli Amerikan, İngiliz, Fransız ve Rus temsilcilerden oluşan müttefik komisyonlarının sonu gelmez sorgulamalarından ve baskılarından sıkılmış, diasporadaki soydaşlarının yardımıyla Arjantin, Avustralya, Brezilya gibi denizaşırı ülkelere göç etmenin yollarını arayan Yurtsuzlar adlı Çerkes grubunun ABD'ye gelmelerine ön ayak oldular.
Yurtsuzlar grubundan Almanya'dan 1950 yılında ABD'ye ilk gelenler, Avrupa'da Türk olarak Bayramoğlu soyadını alarak gizlenen, Blenağapse Tevçej ile eşi Selamet oldu. Çiftin tüm maddi yükümlülüklerini ise resmi belgelerde Gürcü Sidamon Eristoff ile helikopter üreticisi Skorsky üstlendi. Şeretlık'o Fatma Natırbe, çifti geçimlerini sağlayabilecekleri bir iş bulana kadar Manhattan'daki dairesinde ağırladı. Zamanla da kendilerini geçindirebilecek hale gelen çift, arkadaşlarını ABD'ye çağırdı ve Fatima Natırbe, aynı konukseverliği onlara da gösterdi ve zamanla dayanışma ile birlikte ABD'de Çerkeslerin sayısı artmaya başladı.
Bu dönemde Cengiz Giray ve Natırbe Murat 1947 yılında Başkan Harry S. Truman'ın onayıyla CIA nin kurucu üyeleri arasında yer alırlar ve teşkilatta görev almaya başlarlar.
Cengiz Giray 1951 yılında Türkiye'de altı ay kalır. Türkiye'de kaldığı dönemde, ABD'de ise Çerkesler, birbirlerine daha iyi yardım edebilmek amacıyla 1952 yılında New York'ta Kuzey Kafkas Derneği'ni kurarlar. O zaman kadar Yurtsuzların Amerika'ya gelmesine yardımcı olan Tolstoy Vakfı, Avrupa ve Ortadoğu'da yaşayan diğer Çerkeslerin de Amerika'ya gelmelerini teşvik ederek, yolculuk masraflarını üstlenerek, gelenlere aynı yardımı yapmaya başlar. gelen Çerkesler bugünde yoğun şekilde yaşadıkları New Jersey eyaletinin Peterson kentine yerleşirler. Tolstoy vakfının teşvik edici projeleri ve yardımları ile birlikte Çerkes diasporasından (Türkiye, Ürdün, Suriye, Batı Almanya) Amerika'ya Çerkes göçü hız kazanır. Kuzey Kafkas Derneği'nin adı Çerkes Yardımlaşma Derneği olarak değiştirilir. Çerkes Yardımlaşma Derneği ve Tolstoy Vakfı'nın çabalarıyla ABD'ye gelen diaspora Çerkesleri, yerleştikleri Peterson kentinden, Wayne, Haledon, Prospect Park, Totowa, Hawtorne, Newark, Elizabeth kentlerine dağılırlar. Bazıları zamanla diğer eyaletlere de geçerler.
Cengiz Giray ABD'ye döndükten sonra, edebiyat ve uluslararası ilişkiler konusunda uzmanlaşır ve 1953 yılında Gücün Gölgesi ( The Shadow of Power) adlı bir kitap yayınlar. Temmuz 2005'te New York'ta 85 yaşında hayata gözlerini yumar.
Sonuçta ABD'de Çerkesler, kısa geçmişleri boyunca ekonomik, sosyal ve eğitsel olarak büyük ilerlemeler kaydetmişlerdir. Özgüvenleri, onurlu duruşları, doğultan gelen başarma arzuları, dayanıklıkları, çalışkanlıkları ile ABD'de belli bir saygınlığa erişmiş ve yeni yaşamlarına kolayca uyum sağlamış, dürüst ve sadık insanlar olduklarını kanıtlamışlardır. hatta ortalam bir Amerikalı'dan daha fazla para kazanarak çalışkanlıkları ile kendilerinde büyük hayranlık uyandırmışlardır. 80'li yıllardan itibaren de ABD'nin en zengin sosyetik kentlerinde kendilerine ev satın almışlardır. Evlerinin ve çevrelerinin düzen ve temizliği ile tanınır hale gelmişler, eğitimciler ve siyasetçiler tarafından ABD'de alkol, uyuşturucu bağımlılığının ve suç işleme oranının neredeyse hiç görülmediği etnik grup olarak nitelendirilerek, ABD'nin saygın, güçlü ve çalışkan bir toplumu haline gelmişlerdir. Onların ABD'deki bu denli saygın bir konum elde etmelerinin ardından yatan en önemli sır da, Cengiz Giray'ında vefatından önce, kendisiyle yapılan bir röportajda başarılarının sırrı olarak belirttiği ve küçük yaştayken almış olduğu Xabze öğretisidir. Ayrıca bugün Çerkeslere duyulan saygının bir nişanesi olarak ABD'ye gelen ilk Çerkeslerden Natırbe Kuşuk'un Çerkeskası (Tsiyesi) bugün New York'taki Metropolitan müzesinde sergilenmektedir.