KABARDEY RUS YAKINLAŞMASI ÜZERİNE ARAŞTIRMA


Rusların Kabardeyler ile ilk ilişki kurmaları Aşağı Kuban havzasında mı, Orta Terek havzasında mı gerçekleştiği kesin olarak bilinmiyor. Bazı kaynaklar Taman yarımadasında cereyan ettiğini ileri sürerken, bazı kaynaklar da Orta Terek bölgesinde gerçekleştiğini kabul ediyorlar. Bizim kanatimize göre bu ilişkiler Taman’da ortamı yoklama kabilinden olmuşsa da esas itibariyle Kabardeyler Merkezî Kafkasya’ya yerleşip idarî örgütlenmelerini tamamladıktan sonra meydana gelmiştir. İlk politik ilişkinin kurulması sırasında Kabardey Büyük Beyliği makamında İdarıko Temrük’ün bulunduğunda pek ihtilaf yoktur.
Kabardeylerin Merkezî Kafkasönü düzlüklerine yerleşip hayvancılık ve çiftçilik yapmaya başlamalarıyla birlikte, Kırım Hanları ve mirzalarının Kuban Adığelerine yönelik talan seferlerine Kabardey bölgesi de dahil olmuştur. Onların yaşadıkları topraklar savunmaya pek elverişli olmadığı için Kırım Tatarları talan seferlerinden bir hayli yararlanıyorlardı. Kabardeylerin doğu komşuları Kumuklar ve Çeçenler ile de araları iyi değildi, zira onlar Kabardeylerin kendi topraklarını gasb ettiklerini ileri sürüyorlardı. Fakat bu sürtüşme uzun sürmemiş ve aynı milletin insanları kısa zamanda birbirleriyle iyi ilişkiler kurmuşlardır.
XVII. yy. sonlarında Doğu Adığelerinin (Kabardeyler) yaşadıkları topraklar, batıda Kuma ırmağının yukarı akarından, doğuda Sunja ırmağına kadar olan alanları kaplıyordu. Kabardey eşit olmayan iki bölgeye ayrılmıştı: Kuban ve Kuma ırmaklarından Bakhsan ve Terek ırmaklarının birleştikleri yere kadar olan topraklar Büyük Kabardey’i; Terek’in sağ kıyısında, Aşağı Naur stanitsasına kadar uzanan topraklar da Küçük Kabardeyi oluşturuyordu. Güneyde Sunja hattı Küçük Kabardey’in doğu sınırını teşkil ediyordu. Büyük Kabardey, Kafkas dağlarırıın kuzey eteklerinde Elburus’dan Terek ve Malka’nın kaynaklarına kad
ar olan sahayı işgal ediyordu. Küçük Kabardey ise Terek Nehri’nin kolları olan Urukh ve Sunja’nın sol yanları arasında düz bir alandı. Kabardey’in güneyinde Svanetiya, Osetya ve Çeçenya yer alıyordu.
Bölgede 129 yerleşim vardı (Büyük Kabardey’de 29 köy, 7 adet soyluların müstahkem mülkü; Küçük Kabardey’de 46 köy ve 2 adet soyluların müstahkem mülkü). Büyük Kabardey’in yerleşimleri Bakhsan, Nalçik, Şaluşka, Kurkujin, Çerek, Urukh, Köndelen ve Malka ırmakları boyunca yer almışlardı ve bunlardan çoğu köylerden oluşuyordu, Cambulatuko, Misostuko ve Khadajuko ailelerinin müstahkem mülkleri de burada idi. Küçük Kabardey’in yerleşimleri (34 köy ve Prens Gilakhstanuko’nun müstahkem konağı) Terek’in ana akarından Malka ağzına kadar olan alanda bulunuyordu. Küçük Kabardey’in orta yerinde önemli bir ticaret merkezi olan Tatartüb yer alıyordu. Küçük Kabardey’in doğu bölümünde, Sunja hattına kadar olan yerlerde 11 köy ve Tausoltanukoların müstahkem konağı vardı. Çeşitli kaynaklarda, XVIII. yy’ın başlarında 200-250 bin insanın yaşadığı raporlarda belirtilmiştir[1].
İlk ilişkiler. XVI. yy’ın sonları ile XVII. yy’ın başlarında Rusya’nın Kafkasya’yı istiyla hareketi kuluçka dönemini yaşıyordu. Buna karşılık, Kırım Tatarlarının talan saldırılarını tek başlarına karşılayamayan Kabardeyler uzun zamandan beri hami arıyorlardı. Osmanlı Devleti çok uzaktaydı ve Kafkasya ile olan ilişkilerini Kırım Hanlığı aracılığıyla yapıyordu. Bu sebepten Osmanlı Sultanı’na bir türlü erişemiyorlardı. İran Safevî yönetimi ise Kafkasya’yı işgal ve Kafkasları köle haline getirme politikası izlediği için ondan himaye talebi isabetli bir yol değildi. Gerçek gücü pek bilinmeyen uzaklardaki Rusya’nın, Kazan ve Astarkhan’ı işgal ve ilhak ederek Kafkasya’ya yaklaşmasıyla yeni bir güç ortaya çıkmıştı. Rusya Kafkasya’yı işgaletme amacında olduğu için özellikle ticarî ilişkiler aracılığıyla Kafkaslara dostluk elini uzatıyordu. Osmanlı Devletinin dikkatini çekmemeye çalışarak Kafkasya’da istinad noktaları teşkil etmeye uğraşıyordu. 1520-li yıllarda Terek-Sunja havzasına göç ettirilen Don Kazakları tutunma noktasının alt yapısını teşkil etmişlerdi. İlk adımı atmak için bölge halklarından birinin desteğini kazanmak gerekiyordu. Bunun için de en uygun olanı Kabardeylerdi.
Rusya işgal edeceği bir yeri askerî harekâtdan önce ajanları vasıtasıyla inceletmeyi, o yer ve ahalisi hakkında bilgi toplamayı ve işgal planını ona göre yapmayı sistematik bir yöntem olarak kullanıyordu. Kabardey için de aynı bilgi toplama işini ajanları aracılığıyla kuşkusuz yaptırmıştı. Böylece, Rusların Kırım Hanları ve mirzalarının akınlarından bizar olan dönemin Kabardey Büyük Beyi İdarıko Temrük’e yaklaşması pek de güç olmasa gerektir.
Zira, Kırım Hanları ile Kırım mirzaları buralara talan seferleri düzenleyerek her yıl Kabardeylerin ürettikleri hububat ürünlerini ve hayvan sürülerini gasbediyorlar ve mümkün mertebe çok esir alıp onları köleleştirerek satmak suretiyle kazanç sağlıyorlardı.
Bir başka sorun da Kabardeylerin aynı dönemde müslüman olup olmadıkları meselesidir. XVI. yy’da toplumun bir bölümünün müslüman bir bölümünün de pagan olduğu söylenebilir. Büyük Bey Temrük’ün müslüman olduğuna dair kaynaklarda bilgi verilmemiştir. Muhtemelen pagan inancına mensuptu ve bu yüzden kızı Goşaney’i rahatlıkla ortodoks hıristiyan olan IV. İvan’a vermiştir.
Biraz önce de söylendiği gibi Kırımlıların tasallutundan bunalan Kabardey Büyük Beyi veya Büyük Prensi Temrük Moskva’ya elçiler göndererek askeri yardım talebinde bulunmuştur. Ancak bu talep Rus kaynaklarında himayeden de öte tebaya/uyruğa girme şeklinde değerlendirilmiş ve Kabardey’in kendi isteğiyle Rusya’ya katılması noktasına getirilmiştir. Bunun böyle olmadığı yeri gelince delilleriyle izah edilecektir.
«Kavkaz i Russkoye gosudarstvo XVI-XVII vv» başlıklı referat çalışmasında Kırım Tatarlarının salıdırılarının Rusya Devleti’nin Kafkasya ile ilişki kurmasını kolaylaştırdığı belirtilmektedir. Keza, Rusya’nın bölgede müstahkem üsler kurmasının, kendilerini savunamayan yerel halkların da yararına olacağı, zira Rusların onları himaye altına alabileceğine inanıldığı ifade edilmektedir[2].
KRO.,TsGADA, PSRL gibi resmî arşiv kayıtlarına istinaden Rus kaynakları, İdaruko Temrük’ün 1566 yılında Moskova’ya gelen elçisi, Sunja Irmağı’nın ağzında (sol yakada) bir kale inşa edilmesini IV. İvan’dan taleb ettiğini, bunun sebebinin de Kabardeylerin sürekli Osmanlı ve Kırım-Tatar saldırılarından korunma isteği olduğunu, Çar IV. İvan’ın bu talebi kabul ettiğini ve”Kabardey Prensi Temrük’ün başvurusuna” dayanarak kalenin yapılmasını emrettiğini bildiriyorlar. (KRO. T.1. S. 38)[3].
«Kavkaz i Russkoye gosudarstvo XVI-XVII vv» başlıklı referat çalışmasında, 1566 yılında IV. İvan’ın kayın pederi Prens Temrük İdariko’dan Tatarlar ve Osmanlıların saldırılarından korunmak için Sunja ırmağının Terek nehrine birleştiği yere bir kale yapılması talebiyle düzenli bir elçilik heyeti Moskva’ya gitti. IV. İvan Çerkes Prensi Temrük’ün talebini kabul etti ve kale inşasını emretti. Kale aynı yıl içinde inşa edildi ve tüfekçilerden oluşan bir askeri birlik yerleştirildi, keza Kazaklar, boyar çocukları iskân edildi ve topçu timleri ile takviye edildi, şeklinde bilgi verilmektedir[4].
Bir başka kaynakta ise “En nüfuzlu Kabardey Prensi Temrük’ün elçisi 1557 yılında ‘Temrük’ün hükümdarlığı tanınacak olursa Çar'a sadık olacağı” talebiyle Moskva’ya gelmiştir, dolayısıyla 1557 yılı Kafkasya ile Rusya’nın yakınlaşmasında önemli bir tarih olarak kabul edilmelidir. Kabardey, aynı yılda (1557) Rusya’nın himayesine alınmıştır” denilmektedir[5].
Bu ifadelerde iki önemli nokta dikkati çekmektedir. Birincisi, İdarıko Temrük’ün kendisini Türklerin ve Kırım Tatarlarının saldırılarına karşı koruma altına aldırmak için Terek ve Sunja’nın birleştiği yere bir kale inşasını talep etmesi; ikincisi de IV. İvan’dan himaye istemesidir. Himaye talebi anlaşılabilir, ancak kale inşası hem de bu kalenin Kabardey’in ağırlık merkezine oldukça uzakta bir yerde inşası pek mantıklı görünmemektedir. Sunja’nın Terek ile birleştiği yere yapılacak bir kale, Kabardey’e Kırım ve Osmanlı’dan gelecek bir saldırıyı önlemeye uygun bir yer değildir. Prens Temrük’e bu kalenin hiç bir faydası olamazdı, zira Osmanlılar ve Kırımlılar Kabardey’e saldırmak için bu kadar uzun bir mesafeyi katetmeye mecbur değildiler. Bugünki Mayskiy, Nalçik, Mezdegu şehirleri civarından çok daha kolayca Kabardey’e girebilirlerdi. Zaten çok geçmeden Çeçenler Timur saldırısı yüzünden çıktıkları dağlardan inererek kendi ulusal topraklarına yayılmışlar ve Kabardeyleri Mezdegu-Nazran hattının batısına kaydırmışlardır. İdariko Temrük böyle bir kaleyi Kırımlılar ile Osmanlıların saldırısından korunmak için değil de Çeçenlerin eski yurtlarına dönerek Kabardeyleri oradan uzaklaştırmalarını önlemek için istemiş olabilir. Ama bu ihtimal çok zayıftır, zira Çeçenlerin Kabardeyleri Kırım-Tatarlarının yöntemleriyle baskı altına almaları söz konusu değildir.
En doğru ihtimal, kalenin gelecekte Rusya’nın Kafkasya’yı işgal girişimi sırasında çok önemli bir istinat noktası olarak planlanmış olmasıdır.
Bize göre, Temrük’ün Sunja ağzında kale inşasını taleb etmesi tamamen gerçek dışıdır. Rusya gizli amacını kamufle etmek için Temrük’ü kullanmıştır. Nitekim, Osmanlı Devleti’nin ultimatomu ile kale yıktırılınca, onun yerine 1588-1589 yılında Terek deltasında Tyumenke ırmağının Terek’le ağızlaştığı yerde Terki (Terskiy,Terek) adı verilen bir kale inşa edilmiştir. Burası hem Kabardey’e hem de Kırım’a çok uzak bir yerdi. Ancak, Dağstan ve İçkerya’yı kontrol altına almak için stratejik bir noktaydı.
Buradan da anlaşılacağı üzere, Prens Temrük Rusya’dan kale inşası talebinde bulunmamıştır. Bununla birlikte Kırım Tatar saldırıları, yağmaları ve Tatarların halktan insanları kaçırıp köle pazarlarında satmalarına karşı, himaye isteğiyle Moskva’ya elçi göndermesi mümkün görünmektedir.
“İstoriya narodov Severnogo Kavgaza” isimli Sovetler döneminde yazılan kitapta şu bilgilere rastlıyoruz: “Tümen kalesinin inşasında Rusya ile Kuzey Kafkasya ve Kafkasardı halklarının gelişen dostluk ilişkilerinin ve Rusya’nın Kafkasya’da güçlenerek dost Kafkas halklarına karşı müttefiklik görevini yerine getirme arzusunun büyük katkısı olmuştur. Sonradan ‘Terki’ adını alan Tümen kasabasının, Kakhetya Kıralı, Kabardey Prensleri ve Rusya’nın Kafkasya’daki diğer müttefiklerinin başvurusu sonunda yapılması ilginçtir” (İstoriya nardov, s. 330). Yine aynı eserde “Terki kasabası XVII. yy’ın başında, Rusya’nın Kuzey Kafkasya ve Kafkasardı halkları ile olan ekonomik ve politik ilişkilerinin önemli bir merkezi haline geldi. Şehirde, Astarhan Komutanlığı’na bağlı bir komutan ve tüfekçilerden oluşan devamlı bir garnizon, Terek kazakları ve yeni Hıristiyan olmuş dağlılar, ayrıca cephane ve yiyecek stokları bulunuyordu. Yönetim merkezi olarak Terki küçük bir şehir şeklindeydi. İçinde yönetim binası, komutan evi, kurmaybaşkanlığı, emanet evleri, barut mahzeni, zahire ambarı kilise ve 150 kadar evden oluşan bir iç-şehir bulunuyordu[6]” denilmektedir.
Yukarıdaki ifadeler dikkatle okunacak olursa, sözü geçen kalenin, Rusya’nın Kafkasya ve Transkafkasya’yı işgal etme planının ilk istinat noktasını oluşturduğu kolayca anlaşılır. Diğer taraftan “Terkiy kasabasının Kakhetya Kıralı, Kabardey Prensleri ve Rusya’nın Kafkasya’daki diğer müttefiklerinin başvurusu sonunda yapılması ilginçtir” ironik ifadesiyle Transkafkasya ve Kafkasya’nın bir çok hükümdarlarının kendi kuyularını kendileri kazdıklarına da atıfta bulunulmaktadır. Aslında böyle bir taleb yoktur. Rusya kendi işgalci emellerini örtmek için böyle bir taktik kullanmış ve bunu bütün dünyaya yaymaya çalışmıştır. Özellikle de Sovetler Birliği zamanında “Kafkas Halklarının kendi istekleriyle Rusya’ya katıldığı” yalanı çok geniş bir şekilde propoganda edilmiş ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar aynı hızla devam etmiştir. Ancak, son zamanlarda Kafkas kökenli yazarlar gerçeğin böyle olmadığını düşünmeye ve sorunu araştırmaya başlamışlardır. Zamanla örtbas edilen gerçeklerin ortaya çıkacağı muhakkaktır.
S.N. Beytuganov “Kabardino-Russkie otnoşeniya (XVI-XIX. yy.)” isimli çalışmasında soruna oldukça açıklık getirmiştir. Onun araştırmalarına göre, İdarıko Temrük ve İvan IV arasında cereyan eden askeri ve politik ilişkiler, bir çok araştırmalara rağmen henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır. 1989 yılında Makhaçkala’da “XIX. yy’ın 20-50’li yıllarında Dağstan ve Çeçniya Dağlıları Halk Kurtuluş Hareketi” konulu bir konferans tertiplendi. Yapılan tartışmalar sonunda şu sonuca varıldı: Her sene tekrarlanan ‘gönüllü birleşme ve katılma’ yıldönümü kutlamaları dalgasının başını alıp gitmesiyle yaratılan hava, bu halkların geçmişinin araştırılmasına hizmet etmiyor. Sebebine gelince: 1. “gönüllü katılım” ve “giriş” kutlamaları sükûnet dönemlerinde genellikle yapılmamıştır; 2. Rusya’da sükûnet dönemine kadar tarihsel sorunların objektif olarak incelenmesine ortam elverişli değildi; 3. Kafkasya halklarının Rusya’ya giriş biçimleri, gönüllünün yanı sıra, bölge nüfusunun büyük çoğunluğunun zorla ilhakına kadar farklı biçimlerde tahakkuk etmiştir. (S.N. Beytuganov).
Bununla birlikte, B. K. Malbakhov ve K. F. Dzamikhov mevcud problem hakkında var olan görüşleri eksiksiz ve kapsamlı biçimde analiz ettiler. Onlar, İdarıko Temrük’ün başlattığı Kabardey-Rus ilişkilerinin, Kabardey ve Rusya Devleti arasında karşılıklı menfaat esasına dayalı, kendine özgü bir askeri-politik ittifak olduğu sonucuna vardılar. (B. K. Mal’bakhov, K. F. Dzamikhov- Kabarda… , s, 229).
İdarıko Temrük’ün İvan ile ilişkileri, sonradan aile bağlarıyla da güçlendirilen bir nevi ittifak, ortak amaç ve Kırım Tatar yağma ve saldırılarına karşı faaliyetler için hazırlanmış bir sözleşme, bir ittifak antlaşması olarak kabul edilmelidir.
Politik içeriğine göre birbirine yakın veya eşit güçlerin muhtemel eşitliğine dayanır. İlk etapta onların yakınlaşmalarını, yani ittifaklarını katılım şekilinde yorumlayarak Kabardey-Rus ilişkilerini karaktize etmek doğru değildir (Beytuganov).
Yine de, B.K. Malbakhov ve K. F. Dzamikhov’un haklı olarak vurguladıkları gibi Kabardey elçisinin Moskva’daki görüşmeleri sonunda varılan anlaşmaya göre, katılmanın gerçekleşmediği ve Çerkeslerin topraklarını Rusya Devleti yönetimine vermediği sonucuna varılabilir. Zaten o dönemde Rusya’nın başka halkları ve devletleri himaye edecek gücü de yoktu. Bunu tarihçi Solovyev de teyid etmektedir*[7].( V. A. Potto. Kavkazskaya voyna. 1994. T. 1. C. 16)[8].
Bu tespit, XVI. yy’ın ortaları için daha doğrudur. Kazan ve Astarkhan’ı fetheden Rusya’nın belirli bir güney sınırının olmadığı bilinen bir gerçektir. “Rus Çarlığı, halkların engelsiz dolaştığı engin steplerin temsil ettiği güneyde gücünü hissettirmeye çalışıyordu, ama Moskova kendi topraklarını ve sınırlarda sürekli savaş tehlikesi altında bulunan nüfusunu dahi koruyamıyordu” (Potto)
_______________________
(*) Bu yazı, Dr. Yılmaz Nevruz’un “Umumî Kafkas Tarihi’ne Giriş, Cilt-II, Sebil Yayınları, İstanbul-2017 ” isimli kitabından alınmıştır.
DİPNOTLAR :
[1] Sostavov, N.A. Severnıy Kavkaz v russko-iranskikh i russko-turetskikh otnosheniyakh v XVIII v.- Severnıy Kavkaz na rubeje XVII-XVIII vv. http://kumukia.ru/books/0002/pages/page14.html
[2] «Kavkaz i Russkoye gosudarstvo XVI-XVII vv». Referat. http://knowledge.allbest.ru/…/2c0b65635b2bd68b4d43a88421306…
[3] İstoriya narodov Severnogo Kavkaza., s. 330.
[4] «Kavkaz i Russkoye gosudarstvo…, agy.
[5] Severnyy Kavkaz v istorii Rossii (XVI-XIX vv.) http://knowledge.allbest.ru/history/
[6] İstoriya narodov… s. 330.
[7] * Tarihçi Solovyev şöyle diyor: “Moskva Devleti XVI. yy’ın sonlarında henüz uzak ülkeleri koruyacak durumda değildi, buna dağmen Çar Fyedor ‘İberya’nın, Gürcüstan Kırallığı ve Kabardey topraklarının, Çerkesler ve Dağlı beylerin hükümdarı’ ünvanını taşıyordu”. (Potto V. A. Kavkazskaya voyna. Stavropol, 1994. T. 1. S. 16).
[8] Beytuganov, S.N. “Kabardino-Russkie otnoşeniya (XVI-XIX. yy.)”. http://www.zolka.ru/articles/19-6/306—q—xvi-xix-q
[9] Beytuganov, S.N. agy.
[10] Jurtova, A.A. Problema vkhojdeniya Kabardı v sostav Rossii v sovremennoy oteçestvennoy istoriografii. http://vncran.ru/upl…/docs/conf_yang_2012/Jurtova_tezisy.pdf
[11] Budaev, N.M. Ocherki politicheskoy istorii narodov Severnogo Kavkaza v XVI – XX vv. Çerkessk, 2007.
[12] Budaev, N.M., age.