ÇERKES MASALLARI 3


Sivrisineklerin Kıralı bir gün tek başına gezmeye çıkmış. Gidiş o gidiş bir daha dönmemiş. Bu duruma sivrisinekler son derece üzülmüşler. Aralarından biri çıkmış: “Boşuna vakit kaybetmeyelim, vakit geçirmeden kendimize yeni bir kıral seçelim” demiş.

Her tarafa haber salınmış. Bütün sivrisinek gruplarının gönderdiği birer temsilci katılımıyla bir toplantı yapılmış. Delegelerin en yaşlısı söz almış:

“Kıralımızı buluncaya kadar durmadan arayalım. Bir boynuz darbesiyle mi öldü, yoksa bir at kuyruğu mu çarptı, bir toprak veya yaprak altında mı ezildi? Ne olduysa öğrenelim. Ya ölüsünü ya da dirisini bulalım. Ondan sonra yapacağımız şey üzerinde tartışalım” demiş.

Sonunda kurultay bir karar almış ve karar yüksek sesle okunmuş:

“Üzengiye basabilen ata binebilen herkes, genç yaşlı demeden bütün sivrisinekler seferber olacak. Kıralımızın başına geleni mutlaka öğreneceğiz.”

Bu ilan üzerine kimisi kanatlanmış uçmuş, kimisi atına atlamış, yazıda yabanda, dağlarda, ormanlarda, yüksek kaya kovuklarında, bataklıklarda hatta Karadeniz, Azak Denizi ve Hazar denizi kıyılarına kadar varan geniş sahaları bir bir taramışlar, kontrol etmişler ve hiçbir yerde kıralın izine rastlamamışlar. En sonunda atlar yorgun, kanatlar kımıldamaz olmuş. Yağmurlar da yavaş yavaş çiselemeye başlayınca gruplar halinde kurultayın yapıldığı yere dönmeye başlamışlar.

Bri grup sivrisinek bir köyün kenarında mola vermeye karar vermiş. Bri köy ahırında dinlenirken küçük bir fare onları görmüş. Binlercesi bir arada, sessiz sedasız kimseyi sokmadan yorgun ve üzgün bekleyip duruyorlarmış. Fare sevinçle:

“Hoş geldiniz, sefa getirdiniz!” demiş, onlara yiyecek içecek getirmiş. Atlara da sularını, yemlerini vermiş. Yorgun olduklarından erken yatmalarını sağlamış. Sivrisinekler sabahleyin çok erken kalkmışlar. Atlara eyerlerini vurup gitmek için hazırlanmışlar. Bunların bu halini gören küçük ve akıllı fare “mutlaka bir sıkıntıları vardır, bir öğreneyim bakayım” demiş ve yanlarına sokulmuş:

“Değerli konuklarım, niye bu kadar acele ediyorsunuz? Gitmek için daha çok erken. Ben daha çok kalacağınızı umuyor ve seviniyordum. Dün akşam töreleriniz gereği şarkılar söylemediniz, masallar anlatmadınız. Yüzleriniz asıktı, bir şeye üzülüyor olmalısınız. Bir kimse gururunuzla mı oynadı? Çözemediğiniz bir sorun mu var? Anlatınız bana. Konuklarım için elimden gelen her şeyi yapmaya hazırım. Yeter ki yapabileceğim bir şey olsun” demiş. Sivrisineklerin başkanı:

“Sayın ev sahibimiz! Sen bize çok sıcak ve samimi davrandın. Senden son derece memnun kaldık. Tanrı senden razı olsun. Buradaki bütün sivrisinekler adına sana çok teşekkür ederim. Doğru, haklısın. Bir derdimiz var. Kıralımız kayboldu. Bir gün kendi başına gezmeye gitti ve bir daha dönmedi. Bunun üzerine sivrisinekler kurultayı bir karar aldı. Alınan o karar gereğince her tarafı arıyoruz. Ama nafile, onu hiçbir yerde bulamadık. Öldü mü, öldürüldü mü? Bilmiyoruz. Üzüntülü ve durgun halimizin nedeni budur” demiş.

Akıllı ve küçük fare bunun üzerine:

“Evet, şimdi anladım, üzülmekte haklısınız. Ama bu ne zamana kadar sürecek? Üzülmek bir meseleyi halletmiyor ki. Ben başımdan geçen bir olayı anlatayım size” diyerek söze başlamış:

“İlk doğurduğum on yavrum buğday taneleri altında kalarak öldü. Ondan sonra üç yavrum daha dünyaya geldi. Onlar da peynir suyunda boğularak öldü. Üçüncü defa yaptığım doğumdan olan altı tane yavrum da kocaman bir tahta altında can verdi. En son tek bir yavrum daha oldu. Tek yavrum olduğu için üzerine titriyor, onu her tehlikeden korumaya çalışıyordum. Yaşamlarını yitiren 18 yavrumun sevgisi bu bir tek yavruda toplanmıştı. Bir gece uğursuz ve zalim bir kedi yavrumu kaptı. Gözlerimin önünde vıyaklata cıyaklata yedi yuttu. Artık yavrulayamaz olmuştum. Avunacak hiçbir şeyim kalmamıştı. Benim kaybım 19, sizin kaybınız bir. Ayrıca siz kendi aranızda yeni bir kıral seçebilirsiniz. Kıral sizin oğlunuz değil, babanız değil. Hiç kıralınız olmasa da yaşayabilirsiniz. Niye bir kırala bu kadar bağlanıyorsunuz ki?”

Sivrisinekler farenin bu konuşması üzerine uzun uzun düşünmüşler: “Kaybolmuşsa kabahat kendisinin. Bizim bir suçumuz yok. Bir bakıma iyi de oldu. Gereksiz emirlerinden, kaprislerinden de usanmıştık. Şişinip kasılması da cabası idi” diye söylenenler olmuş. Fareye tekrar teşekkür edip oradan ayrılmışlar ve ülkelerine dönmüşler. Yeniden kurultayı toplamışlar. Yapılan aramalardan ve farenin anlattıklarından söz etmişler. Bir sivrisinek söz almış: 

“Kıralın bize kârdan çok zararı oluyordu”, diğeri “Hiçbir zaman bir iyiliğini görmedik” demiş. Sonuçta, hepsi kıralsız yaşamaya karar vermişler. O gün bu gündür sivrisinekler kendi başlarına kıralsız yaşarlarmış.