YAVUZ SULTAN SELİM VE ÇERKESLER


Ünlü Memluk Tarihçisi İbn İyâs’a göre Sultan Selim, Burcî-Çerkes hanedanlığı döneminde başa geçen Hoşkadem ve Timurbuğa’dan sonra Mısır’a hâkim olmuş üçüncü Rûmî’dir. İki Sünnî Müslüman devlet arasındaki savaşın kanlı olmasından üzüntü duyan İyas, Osmanlıların asırlık Memlûk mirasını barbarca imhasını eleştirmiştir. Kendi ülkelerinde âdil yöneticiler olarak ün yapmış Osmanlıların Mısır’daki vahşetlerine şaşırmış; onları barbar, edepten ve gelenekten yoksun kimseler olarak görmüştür. Soyluların, sanatçıların, meslek erbaplarının İstanbul’a sürülmesini lanetle anmış ve bunu Mısır için büyük bir kayıp olarak değerlendirmiştir. Ülkenin Osmanlılarca fethini, onu antik çağda harabeye çeviren Buhtunnasır’ın Mısır’ı almasıyla, 1258 yılında Moğolların Bağdat’ı istilâsı ve şehri yakıp yıkmasıyla kıyaslamıştır.
Osmanlının son dönemi Çerkes alimlerinden Düzceli Zahid Kevseri’de o dönemler Yavuz’un sürekli övülmesinden ve bazı ulema tarafından Türklük yapıldığı zannıyla rahatsızlık duymuş ve şunları söylemişti: “Tomanbay gibi bir kahramanı astırmış olan Yavuz Sultan Selim gibi bir yırtıcı kuş övülür mü?
Son Çerkes Memluk sultanı Tomanbay(Çerkesce: Dumenbiy), 1516-1517 Osmanlı-Memlük Savaşı başlayınca Osmanlılar‘la çarpışmak için ordusunun başında Suriye‘ye giden amcası Çerkes Memluk Sultanı Kansu(Kanşaw) Gavri yerine Kahire‘de saltanat vekili olarak kaldı.Kansu Gavrinin Mercidabık Savaşı‘nda silah ve top bakımından güçlü Osmanlı ordusuna yenilmesi ve ölmesi (1516) üzerine Malik ül-eşref ünvanıyla Memluk hükümdarı ilan edildi. Bu savaşta Çerkes emirlerden Hayrbiy(Hayır Bey) Çerkes Memluk Tarihçisi İbn İyas’ın kaydettiğine göre memluk ordusunun sol kanadına kumanda ediyordu ve sağ kanat kumandanı Sıbay’ın ölümü üzerine askerlerinin dağıldığını görünce savaş meydanından çekilerek sol kanadın çökmesine neden olmuştu ve Şam’ın zaptından sonra Sultan Selim’in yanına giderek sancakbeyi olarak görevlendirildiyse de(27 ağustos 1516) sonradan Mısır’a kaçtığı bilinmektedir.
Tomanbay’ı bekleyen çok büyük bir sorun vardı. Yavuz Sultan Selim büyük bir ihtimalle Suriye ve Filistin ile yetinmeyecek, Mısır kapılarına dayanacaktı. Böyle bir durumda Memluk Devleti’ni, dolayısı ile de Tomanbay’ı bir ölüm kalım mücadelesi bekliyordu.
Yavuz Sultan Selim ise Suriye ve Filistin bölgesinde tam olarak hâkimiyetini pekiştirmeye çalışıyor aynı zamanda da nihai hedefi Mısır için hazırlık yapıyordu. Mısır’a ulaşabilmesi için önünde geçmesi gereken zorlu bir engel olan Sina Çölü vardı. Sina Çölünü geçmek için Yavuz Sultan Selim en uygun dönemi hesaplatmış ve yağmur mevsimini bekliyordu. Bu arada Yavuz Sultan Selim Tomanbay’a kendisine tabi olması durumunda Mısır’a dokunmayacağı şeklinde bir teklifte bulundu.
Yavuz Sultan Selim’in bu teklifi reddedildi. Osmanlı ordusunun bu konuda kararlı olduğu anlaşılınca Tomanbay hızla hazırlıklara başladı. Mısır’ı savunmak için gerekli önlemleri almaya başlayan Tomanbay, 10.000 kişilik bir kuvveti Çerkes emirler Canberdi Gazali (Devşirme-Slovak) ve Hayrbey(Hayrbiy) komutasında Gazze üzerine gönderdi. Ancak, Memluk ordusunu Han Yunus’ta karşılayan Osmanlı Vezir-i azamı Hadım Sinan Paşa Memlüklüleri bozguna uğrattı (1517) ve bu yenilgiden sonra Çerkes emirler Osmanlı tebasına geçtiler.
Tomanbay teklifi reddederken iki şeyi hesaba katmıştı. Birincisi Yavuz Sultan Selim Sina Çölü’nü geçmeyi göze alamaz, alsa bile başaramazdı. İkincisi ise eğer ki Sina Çölü geçilse bile ordu çok yorgun ve bitkin olacak karşılarında dinamik iyi savaşçı Memluk ordusunu bulacaktı. Ancak bazı Memluk emirleri “Osmanoğlu’nu es-salihiye’de karşılayalım. Çölü geçtiklerinde dinlenme fırsatı bulamadan saldıralım” diyen Tomanbay’ı dinlemeyerek Ridaniye’ye hendek kazılması ve savunmaya geçilmesi gerektiğinde direttiler.
Bunun üzerine Kahire yakınlarındaki Ridaniye Köyü merkez olmak üzere bir savunma hattı kurulmaya çalışıldı. Hendekler ve siperler kazıldı. Savunma ve savaş planı oldukça iyi hazırlanmıştı. Memluk ordusunun hazırlıklarını öğrenen Yavuz Sultan Selim ne yapmak istediklerini anlamaya çalışarak savaş planını ona göre hazırladı.Osmanlı ordusu, Sina çölünü yağmur nedeniyle kolaylıkla geçti. 
ARAPLARIN İHANETİ VE CEPHEDEN ÇEKİLMELERİ
İki ordu 22 Ocak 1517 tarihinde Ridaniye’de karşılaştı. Yavuz Sultan Selim komutanlarından bir kısmının emrindeki kuvvetler ile Tomanbay’ın beklediği yerden saldırı başlattı. Kendisi asıl kuvvetler ile Memluk ordusunun merkezine taarruz etmedi, onların tahmin etmediği bir yerden; El Mukaddam dağını dolaşarak yandan ve arkadan saldırdı. Çok şiddetli çarpışmalar oldu. Yavuz Selim Çerkeslerin komutasındaki bütün Arap kumandan ve askerlerini önceden Osmanlı tarafına çektiğinden Arapların cepheden toplu olarak çekilmesi üzerine, 100 bini aşkın kişilik Osmanlı gücü karşısındaTomanbay komutasındaki seçkin 8 bin Çerkes süvarisi kalmıştır. Bundan habersiz olan Memluklar süvari saldırısına geçtiler ve Osmanlının bir topçu kanadını yendiler.7.000 kadar Memluk süvari savaşçısı bu savaşta öldü, ihanet anlaşılınca savaşı bırakıp geri kalanı Kahire’ye savunmaya geçti. Osmanlı ordusu kısa sürede Kahire’ye girdi. Fakat şehir tam manasıyla kontrol edilememiş ve en önemlisi Tomanbay yakalanamamıştı. Bu yüzden karargâh şehrin uzağına kuruldu.
Tomanbay hala ümidini kaybetmemişti. Bir baskın ile Osmanlı ordusunu şaşırtıp Sultan Selim’in bulunduğu karargaha saldırmak ve onu ortadan kaldırmayı planladı. Ancak planı önceden öğrenildiği için gerekli tedbirler alındığından Yavuz karargahtan kaçarak yerine veziri Sinan Paşa’yı bıraktı ve baskın sonucunda karargah ele geçirilerek Sinan Paşa öldürüldü.(Yavuz’un “Mısır’ı aldık, ama Sinan’ı kaybettik” sözü, Sinan Paşa’nın bu şekilde öldürülmüş olmasındandır.) Tomanbay birkaç gün sonra 10.000 kişilik bir ordu ile Kahire’ye bir baskın düzenleyerek şehri ele geçirdi ve şehirdeki Osmanlı askerlerini yok etti. Tomanbay’ın planı şehir savaşıydı. Hendekler ve barikatlar oluşturuldu. Şehir halkının desteği ile müthiş bir mücadele yaşandı ve her iki taraftan da yaklaşık 25.000 kişi hayatını kaybetti. Fakat bundan da sonuç alınamadı ve Tumanbay önce Mısır-ı Atik’e oradan da Said’e kaçtı.
ÇERKES BEYLERİNİN İHANETİ
Tomanbay ‘ın yeni hedefi Suriye’ye geçmekti. Ancak bu imkânsızdı. Çünkü kaçış yolları tamamen kontrol altındaydı. Üç bin adamı ile yarma harekâtına girişti. Yavuz Sultan Selim Rumeli Beylerbeyi Mustafa Paşa’yı, Şehsuvaroğlu Ali Bey, Tumanbay’a ihanet eden Çerkes komutanlardan Hayır Bey ve ilerde onun sayesinde affedilip Osmanlı safhına geçecek olan Canberdi Gazali’yi sultanı takip ile görevlendirdi. Amansız takip sonunda Nil kıyısında Tomanbay’a yetişildi. Burada büyük bir mücadele yaşandı.
Yakalanan Tomanbay Yavuz Sultan Selim’in huzuruna getirildi. O’nun gösterdiği cesaret ve mücadeleci tavrı Yavuz tarafından da takdir edildi. Tarihçilerden bazıları Yavuz ile Tomanbay arasında şöyle bir konuşma geçtiğinden bahsederler: Tomanbay Yavuz Sultan Selim’e başarısının kahramanlıkla alakalı olmadığını, kullandığı top ve tüfengin bu başarıyı getirdiğini ifade eder. Bunun üzerine Yavuz da ona kendisinin bir hükümdar olduğunu ve ülkesini neden modern silahlarla savunmadığını söyleyerek konu ile ilgili olan ‘’düşmana aynı silahlar ile karşı konulması ‘’mealinde ki ayet-i kerime ile cevap vermiştir.
Yavuz Sultan Selim arkasında güçlü bir düşman bırakmak istemiyordu. Tomanbay oldukça sevilen birisiydi. Ayrıca Memluk Devleti’nin tekrar canlandırılma ümitlerini söndürmek istiyordu. İşte bu düşünceler ile Tomanbay’ın idamına karar verildi. Bir kısım tarihçiler ise Tomanbay’ın idam kararında, ona ihanet ederek Osmanlı hizmetine girmiş olan bir kısım Memluk beylerinin onun sağ kalması durumunda ileride kendilerinden intikam almak isteyeceği düşüncesinin de etkili olduğunu belirtirler. Yani bu beyler belirtilen endişeleri nedeniyle Yavuz Sultan Selim’i Tomanbay’ın sağ kalması durumunda mutlaka saltanat iddiasında bulunacağı konusunda ikna etmişlerdir.Müneccimbaşı’na göre ise Yavuz Sultan selim’i bu karara iten neden Tomanbay’ın hal ve hareketlerinden bir hainlik sezmiş bazı kişilerin halkı tahrik etme çabalarının olmasıdır.
Tomanbay idam kararından sonra Şehsüvaroğlu Ali Bey’e teslim edildi. Şehsuvaroğlu Ali Bey’in babası Dulkadiroğlu Şehsuvar Bey 1472 yılında Osmanlılara sadakat göstermesinden dolayı Memluk sultanı tarafından idam ettirilmişti. Şehsuvaroğlu Ali Bey Tomanbay’ı vaktiyle babasının idam edildiği Kahire’de BabüzZüveyle kapısında asılarak idam ettirdi. (16 Nisan 1517) Böylece Memluk Devletinin son hükümdarı bir başka deyimle son Mısır Sultanı hayata veda etti.Şehri tamamen işgal eden Sultan Selim’in, çocuklar dahil tüm Çerkeslerin öldürülmesi, hamile kadınların dahi çocuklarının erkek olması ihtimaline karşı öldürülmesi yönünde ferman yayınlattığı  dönemin tarihçisi İbn-ü İlyas’ın eserinin 3.cildinde yazılıdır.
CANBERDİ(JANBERD) GAZALİ İSYANI
Yavuz Sultan Selim fethedilen Memlük topraklarını yine eski Memlük beylerine, yani Çerkeslere bırakırken Canberdi Gazali Şam valisi(beylerbeyi), Khayır Bey’de Mısır valisi oldular. Canberdi Gazali Yavuz’un ölümü üzerine 1521 yılında isyan ederek Memlük Sultanlığı’nı yeniden kurmak amacıyla Arap, Çerkes, Kürt ve Türklerden oluşan yaklaşık on beş bin piyade ve atlı ile altı yüz tüfekçi ve birkaç toptan meydana gelen kendi güçlerini oluşturdu. Gazali, Çerkes Hayır Bey ve Safevi hükümdarı Şah İsmail’i de isyana çağırdıysa da sonuç alamadı ve Hayır Bey buna karşı çıkmakla kalmayıp isyanın bastırılmasında rol oynadı ve Gazali kendi adamlarından biri tarafından öldürüldü.
Hayrbey(Hayrabiy) ‘in ailesi hakkında: Künyesinde babasının adı Malbay(Çrk: Nalbiy) olarak geçer. Yetişkin çağa ulaşınca babası tarafından kardeşleri Kasbiy, Janbulat,Kanşaw ve Hızırbiy gibi Sultan Kayıtbay(Kaytbiy)’ın hizmetine verildi.