MOSKOVA- KABARDEY İLİŞKİLERİ


Kasım 1552'de Korkunç İvan'ı ziyaret etmeye gelen ilk Çerkes delegasyonu Kabardey'den değildi. "Egemen Çerkes prensleri" - Prens Maşuk, Prens Ivan Ezbuzluk ve Prens Tanaşuk çardan kendileri için arabuluculuk yapmasını, kendilerini ve topraklarını serf olarak almasını ve kendilerini Kırım Hanlığı'ndan azat etmesini rica etmek için geldi".[15] O dönem Piyatigorsk (Ç.N: orjinal ismi; sıcak su manasında "Psifabe") [16]bölgesinde ve şimdi ise Çerkes Özerk Cumhuriyeti'nde yaşayan Besleney kabilesinden gelen Çerkesler adına konuştular.

Eğer "serfler"in (kayıtların taraflılığı bu açıklamanın dışında bırakılsa bile, o dönemin görgü kuralları böyle bir dili gerektiriyordu) kabulünü "rica etmek" için delegasyonun gelişi bağlılık anlamına geliyorsa, o zaman Sovyet hükümeti 1952'de Çerkes Özerk Cumhuriyeti'nin Rusya'ya "gönüllü katılımı"nı kutlamak için bir fırsatı kaçırmış demektir.

Delegasyon Ağustos 1553'de "gerçeği araştırmak" üzere emirler veren Moskova Büyükelçisi ile beraber geri dönmüştür. Bir yıl sonra Büyükelçi, Çerkeslerin sonsuza kadar çar ve Büyük Prens'e hizmet etmeye gerçekten söz verdiğini söylemek üzere Moskova'ya geri dönmüştür. Besleney prensleri Büyükelçi ile beraber Prens Sibok Atsimguk ve diğer prensleri de göndermiştir. Bu prensler Jane veya "Jane Çerkes hükümranları" [17] olarak adlandırılırdı ; yani, Taman yarımadasında yaşayan ve kısmen Abbasiteler arasında bulunan Çerkes Jane kabilesinin prensleri.
Sibok ve diğerleri çardan Türkiye, Azak ve Kırım'a karşı yardım istediler. [19] Çar, padişahla dost olduğunu söyleyerek Türkiye'ye karşı yardımı reddetti. Ancak, Kırım'a karşı bir ittifaka isteyerek girişti ve Çerkes halkına "mümkün olduğu kadar onları gözetmek istediğine" dair söz verdi. Aslında, bu ittifak etkili de oldu: pek çok defa Çerkesler ve Ruslar Kırımlılar'a karşı beraber savaştılar. Aynı zamanda Çerkes prensleri de ihtimam ve şeref payeleri ile kuşatılmış bir biçimde çarın sarayında yaşadılar. Bağları daha da güçlendirmek için, prensler Hıristiyanlığı kabul ettiler. Sibok'un oğlu vaftiz edilerek Aleksandr ismini alırken ve Prens Dudaruk Ezbuzluk da İvan adını aldı.

Besleney ve Jane prenslerinin Moskova'daki başarısını gören Kabardey prensleri de onlara uymaya karar verdi ve Temmuz 1557'de çara Prens Kanklış Kanuko yönetiminde bir Elçilik gönderdi. Prens Kanuko, Temrük (Çerkes'de Kemirkogo) ve Tazret prensleri adına çardan kendilerine karşı lütufkar olmasını, kendisine hizmet etmek için emir vermesini, "kendilerini serfe dönüştürmesini" ve Astrahan yöneticilerine düşmanları olan Şamhal'a karşı yardım etmeleri için emir vermesini rica etmiştir.

Bu delegasyona ilişkin tuhaf olan şey, delegasyonun aynı zamanda Gürcü (Kakhetinian) Kralı adına da konuşmuş ve Iverya prensinin ve tüm Iverya topraklarının Kabardeylere ilişkin bir fikri olduğunu ve ancak çar düşmanlarına karşı onlara yardım ederse, Kabardeyler ve Gürcülerin çardan kendilerine karşı lütufkar olmalarını rica edeceğini beyan etmiş olmasıdır.

Gürcü kralı adına yapılan Kabardey Elçiliği bildirisi o zamandan beri birkaç defa onaylandığı için, Sovyet tarihçilerine göre, bunu takiben Gürcistan da Kabardey'le aynı zamanda Rusya'ya gönüllü olarak katılmıştır ve bu olay da 1957'de kutlanmalıdır.

Delegasyonun gelişi ve Gürcü kralından gelen mesaj çarın gururunu okşamıştı. 1558'de Büyükelçi Sigismund Augustus'a, Hükümdarı'nın Iverya'nın İranlılar tarafından işgalini iki yıl öncesinden öğrendiğini ve bu haberin kendisini çok rahatsız ettiğini söylemesi için talimat verilmişti.

Ocak 1558'de Kanuko'nun Kabardey'e dönmesine izin verildi. Şamhal 1555'de zaten çardan kendisini "serf" olarak kabul etmesini rica ettiği ve bu ricasını 1557'de tekrarladığı için, Moskova açıkça Şamhal'a karşı yardımcı olmak istemiyordu.

Bu durum da, tıpkı Çerkes Özerk Cumhuriyeti'nin 1952'de ve Dağıstan'ın 1955'de Rusya'ya katılmasının 400. yıldönümünü kutlamayı ihmal etmesi gibi, ihmal edilmiş bir Rusya'ya "gönüllü" katılım örneğidir.

Moskova çarıyla dost olmak için yapılan bu yarışta galip gelenler Kabardey prensleri oldu ve sonuçta 1561'de Korkunç İvan'un Kemirkogo'nun kızı Maria ile evlenmesi Rusya-Kabardey ilişkilerini pekiştirmiş oldu. Bundan sonra çar, yalnız kayınpederinin durumuyla ilgilendi ve Kabardey'le ilişkilerini bu akrabalık temelinde geliştirdi.

Olayların gidişatında yaşanan bu değişim, Kabardey prenslerinin açık rakipleri olan Besleney ve Jane prenslerinin davranışlarını da kaçınılmaz olarak etkiledi. Açıkça Sibok ve Kanuko'nun çarın kayınpederine karşı beslediği düşmanlık hakkında uyarıda bulunmayı başaramadığı için, 1560'da Prens Ivan Maşuk ve Vasili Sibok ile beraber gönderilen Prens Vyshnevetsky geri çağrıldı.

Kemirkogo'nun isteği üzerine 1653'de Çar, bir istihkam kurmak üzere ona valiler ve 1000 streltsy gönderdi. Kırım hanı "Temrük'ün kente yerleştiği ve Sibok ve Prens Kanuko'ya karşı Moskovalılarla beraber gitmeyi planladığı " konusunda uyarıldı.  Besleney ve Jane prensleri ile çar arasındaki ilişkiler o kadar kötüleşti ki Sibok'un oğulları - Aleksei ve Gavriil- çardan ayrıldılar ve Lituanya kralına gittiler. Sibok'un erkek kardeşi, o dönemde Kemirgoko'ya karşı Çerkes prensleri ile müttefik olan Kırım'dan mümkün olduğunca uzağa gitmek amacıyla, zaten oradaydı. Kemirgoko, kayınbiraderinden Sunja (Sunca) nehrinin ağzında daimi bir Rus garnizonuyla beraber bir kent kurmasını istedi. Bu isteğe cevaben çar, Prens Babiçev ve Protasiev'i "çok sayıda adam ve top"la 1567'nin başında Kabardey'e gönderdi.

Kırım hanı ve Türk padişahı Rusların Kuzey Kafkasya'da ortaya çıkan varlığını endişeyle izlediler. Sunja yakınlarında Terek'deki istihkam inşa edildiğinde, Astrahan ve Kazan'ın iadesi için yaptıkları önceki taleplerine, bu istihkamın yıkılması talebini eklediler. Terek'teki ilk istihkam inşa edilirken, Türk Padişahı Kırım Hanı'ndan Astrahan'a karşı harekete geçmesini talep etti ama Han pek çok mazeretle bu talebi kabul etmedi ve Çerkesler kendisini Ruslar'ın bir kent inşa ettiğine ilişkin bilgilendirdiğinde onlara eğer çar kayınpederi için bir kent inşa etmek istiyorsa onu bu konuda engelleyemeyeceğini söyledi. İkinci istihkamın temelinin yapılışı, Moskova hükümetinden kentin yıkılmasını talep eden Han'ı kızdırdı. Çara, Çerkeslerle - Bab-ı Ali'nin himayesinde bulunanlar- ve dindaş Şamhallarla mücadele etmek için seferler gönderdiği konusunda şikayette bulundu. Aslında çar onlarla komşu olmayı umuyordu. Memnun olmayan Han Kemirgoko'ya savaş ilan etti ve Kabardey'i işgal etti. Kabardeyler büyük bir bozguna uğradılar.

Bu başarıyla heyecanlanan Han, çara başka bir nota gönderdi ama bu defa bir ultimatomdu. Sunja istihkamının yıkılmasını ve Kazan ve Astrahan'ın iadesini talep etti. Bu nota, çarı "Çerkesleri Khandyker Majesteleri" (Türk Padişahı) ve ayrıca Şamhal topraklarından ayırmakla suçlayarak, mücadelenin ana hedefinin Kafkaslardaki Rus etkisi olduğunu vurgulamıştır. Boyar'lar (Ç.N: Rus soylusu) Han'ın notasının barışçıl bir yerleşime yol açmadığını anlamışlar ve çar da istihkamın çarın kayınpederinin isteği üzerine ve savunma amaçlı olarak kurulduğu şeklinde cevap vermiştir. [24]

Pek çok tartışmanın ardından istihkam Türk Padişahının isteği üzerine yıkıldı. Padişahla "kardeşlik ve sevgi" ilişkisi içinde olmayı isteyen çar sadece kentin yıkılmasını emretmekle yetinmedi, aynı zamanda Kabardey'de yaşayan tüm Rusların Astrahan'a çekilmesine de izin verdi.

Bu olay Kabardeyleri çok etkilemişti. Kemirgoko'nun oğlu masum Prens Mihail'in Moskova'da idam edilmesi Çar'ın Kabardeylerin nezdindeki prestijini zayıflattı.
Ancak, Korkunç İvan, bu olaydan sonra bile Kemirgoko'nun başına gelenlerden çıkar sağlamaktan geri durmadı. Kemirgoko'nun erkek kardeşi Prens Kambulat'ın ricası üzerine, 1578'de Sunja'daki istihkamı restore etti. Sırası gelmişken söylemeliyim ki hattındaki üçüncü istihkam olan bu yer de fazla uzun dayanmadı. Bu nedenle, Korkunç İvan 1584'de öldüğünde, Kabardey'de ne bir istihkam ne toprak ne de Ruslar vardı. Çar Fedor'un tahta geçtiğini Padişah'a bildirmek üzere İstanbul'a giden Büyükelçi, bu durumu da Bab-ı Ali hükümetine bildirmekle görevlendirilmişti.

1588'de Kabardey Prensi Kambulat çardan tekrar bir kent inşa etmesini istedi. Büyükelçileri Mamstryuk ve Kudenek, Kemirgoko'nun oğulları, Kabardey'in Kırım'a, Türkiye'ye ya da Şamhal'a katılmayacağını taahhüt ettiler. Kabardeyler Moskova devletinin düşmanlarına katılmak gibi bir niyetleri olmadığına ilişkin çara taahhüt vermek zorunda kaldıklarına göre, Kabardey ve Moskova arasındaki ilişkiler oldukça zayıflamış olmalıydı.

Çar Fedor daha sonra tüm Çerkes ve Kabardey topraklarını himayesi altına aldı. Bir kent inşa etmeye karar verdi ama bu defa Kabardey'de değil; Hazar Denizi'nde, Terek nehrinin ağzında. Moskova hükümeti bu yeri seçerken, Kabardey prenslerinin çıkarlarına ilişkin bir endişeyle değil, kendi düşünceleri ile yönlendirildi. Yeni "Terk" ("Terek'teki Tyumen tabyası) kentinin amaçları arasında İran'a bir deniz rotasının kurulması, Kafkaslara giden bölgede Rusya'nın pozisyonun güçlendirilmesi ve ilişkilerin eski gücüne kavuştuğu Gürcü kralının savunması bulunuyordu.

İranlılar Türkiye'yle savaştaydı ve Şah çarın dostluğunu kazanmak istiyordu. Şah Bab-ı Ali'ye karşı faaliyetlerine karşılık Rusya'ya Derbent ve Bakü'yü bırakmayı bile teklif etti ve yardım için her yolu denedi.  Rusya, kendi payına Türkiye'yi zayıflatmakla ilgileniyordu ve İranlılara yardım etmeye çalıştı. Dolayısıyla Rus Büyükelçisi Şah'a, Terk istihkamının Türk kuvvetlerinin Kuzeyden İran'ı işgal etmelerini engellemek amacıyla yapıldığını açıkladı. Diğer taraftan, Ruslar ve genel olarak Avrupalılar, İran'la sadece Türkiye'ye karşı bir müttefik olarak değil ticari amaçlarla da ilgileniyordu. Bu ilgi, Avrupalıların Rus toprakları üzerinden İran'a transit geçmelerine izin verilmesi için gösterdikleri çabalardan anlaşılmaktadır.

Bu istihkamın kurulmasıyla, Rusya eş zamanlı olarak Avar bölgesi ve Çeçenya'nın tamamından "teslimiyet ilanını" kazanmış oldu.

1589'da Prens Kambulat'ın ölümünün ardından, Kabardey'de prensler arasında kavgalar ve anarşi dönemi hüküm sürdü. Korkunç İvan'un döneminin sonlarında zaten soğuyan Kabardey-Moskova ilişkileri tamamen bozuldu. 1601'de Terk valileri Kabardey prensi Spiokh (Sholokh) ve tüm Kabardeyli Çerkeslerin artık çara sadık olmadığını bildirdi. Ayrıca, Shepsun'un oğlu Kazyi'nin Kemirgoko'nun oğulları Mamsırıko ve Dumanıko'yu öldürmekten dolayı Hükümdara karşı suçlu bulunmadığını ve Soiokh ve Kazyi'nin Kumuklarla (Shanghai'nin tebaası) "barışık ve birleşik" olduğunu belirttiler. İşler o kadar kötüleşti ki başka bir Kabardey prensi Aytek, Boris Godunov'un Büyükelçisi Tatishchev'in geri dönüş yolunda kendi topraklarından geçmesine bile izin vermek istemedi: Gürcistan'dan dönerken . Sözü geçen bir prens olan Soiokh, Şah Abbas, Şamhal ve kızıyla evli olan Kırım Hanı'yla (başka bir kızı da Han'ın oğluyla evliydi) dostça ilişkiler içindeydi. Sonunda Rusya'yla yollarını ayırdı ve Kırım'la müttefik oldu. Ne var ki yeteneğine rağmen, Kabardey'de kendi hakimiyetini kurmakta başarılı olamadı. Prensler birbirlerine karşı yarıştı. Moskova'daki sorunlu dönemin Kabardey'deki küçük bir sureti söz konusuydu ve Terk valileri sürekli olarak "prensleri ayırmaya ve aralarında anlaşmazlık çıkarmaya" çalıştılar. Kabardey'de Rus yönetiminin tek bir işareti bile yoktu.

Mikhail Romanov Moskova'da çar olduğunda, vali Golovin Kabardey prenslerini bu konu hakkında bilgilendirdi ve Moskova'ya Kabardey prenslerinin kendisine sözde boyun eğeceğini ve Moskova'ya Büyükelçiler yollayacağını bildirdi. Ne var ki arkasından gelişen olaylar bunun gerçekleşmediğini gösterdi. Rusya, Kabardey prensleri arasındaki dostlarının ve temel olarak Romanov Meclisi'ndeki çarlarla ilişkili ve Korkunç İvan döneminde üst düzey Rus prensleri olan kendi Çerkaski prenslerinin yardımıyla Kabardey'le zayıf bir ilişki kurmaya çalıştı.  Bu sebeple, 1655'de Grigori Suçeleviç Çerkaski Kafkasyalı Çerkes ve Astrahan Tatarlarının ilk valisi olarak atandı.  1711'de Prens Bekoviç Kasbolat Çerkaski, Kabardey'in Kazan valisi Kont Apraksin'e karşı savaştığı Kuban Çerkesleri ile arasını açmak göreviyle Kuzey Kafkasya'ya gönderildi. Ancak, tüm bu çabalar Kabardey ve Rusya arasında uzun süreli ve sağlam bağlar kurmak için yeterli olmadı.

I. Petro döneminden itibaren, Kafkasya'daki çıkarlar arttı. Denizlere açılacak yerler bulmaya çalışan Petro'nun Güney'deki sıcak denizlerde de gözü vardı. Bu yöndeki ilerleme Türkiye ve Kırım'ın direnişiyle karşılaştı. Azov'a karşı yapılan sefer ve 1696'da ele geçirilmesi ve Rusya ve İran arasındaki ticaret, bir asırlık düşmanlığı körükledi. Kuzey Kafkasya bu mücadelede özel bir önem kazandı. Türkiye Kırım aracılığıyla buradaki ve özellikle de Çerkesya'daki konumunu pekiştirmeye çalıştı. Bu nedenle Kırım Hanları Aslan Giray 1707'de ve Sadet Giray 1726'da Kabardey'e yıkıcı saldırılarda bulundu. Ayrıca Mengli Giray'in (1726-1730) erkek kardeşleri Çerkesya'yı istila etti ama büyük bir bozgunla karşılaştılar. Kırımlılar'ın bozguna uğratılması Rusya'ya, Çerkeslerin Ukrayna kökenli olduğunu söyleyen eski tezi tekrar eden özel bir mesajla Kabardey üzerindeki otoritesinin tanınmasını talep etmek üzere bir mazeret sağlamış oldu.Kırım Hanları kendi dönemlerinde 1713 barış anlaşmasının maddelerine işaret ettiler ki bu anlaşmaya göre Kabardeyler de dahil olmak üzere Çerkeslerin bağımsızlığı Kırım Hanlığı tarafından tanınmıştır. 1717'de Kırım kabileleri Maykop'un dışında beklediği zamanda olduğu gibi, Kırım Hanları yine Müslüman inancını güç kullanarak sağlamlaştırmak amacıyla zaman zaman Kabardey'e saldırdılar. Başka durumlarda da, Bab-ı Ali ve İran arasındaki savaşlar mazeret oldu. Bab-ı Ali İran'a savaş ilan ettiğinde, Padişah, Aslan Giray'a Kuzey Kafkasya'da ve oradan da İran'a (1733) ilerlemesini emretmiş ve bu durum Rusya ve Kırım arasında bir savaşla sonuçlanmıştır.