KABARDEYLERİN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ



I. Petro'nun 1722 yılında Dağıstan üzerinden İran'a karşı gerçekleştirdiği sefer, Rusya'nın Kafkasya engelini ele geçirmeden Doğu ve Orta Asya'daki çıkarlarına ulaşamayacağını göstermiştir. Ayrıca Dağıstan tecrübesi de, Kafkasya merkezden ikiye ayrılmadıkça Kafkasya engelinin Hazar bölgesi üzerinden ele geçirilmesinin mümkün olmadığını açıkça ortaya koymuştur. Kabardey, Daryal geçidi girişlerinde - Güney Kafkasya'ya giden en kısa güzergah- tam olarak bu merkezi konuma gelmiştir. Petro'nun ise bu planı gerçekleştirecek zamanı olmamıştır. Kabardey'in işgali 18. ve 19. yüzyıllarda kendisinden sonra gelen haleflerinin işi olmuştur.

Türkiye ve Kırım Çerkesya'yı sahiplenmek istediği için, bu engeli ortadan kaldırmak ve Rusya'nın Kabardey'i asimile etmesi için bir geçiş dönemi sağlayacak yeni bir diplomatik statü yaratmak gerekliydi. Böyle bir statü ve geçiş dönemi Rusya'nın ve Osmanlı'nın Kabardey'in bağımsızlığını tanımasıyla sağlandı.

Belgrat Barış anlaşmasının 6. maddesi şöyle demektedir:

İki Kabardey -Büyük ve Küçük- ve Kabardey halkına ilişkin olarak, her iki taraf da özgür olmaları, her iki imparatorluğun da etkisi altında olmamaları ve iki imparatorluk arasında sadece bir sınır görevi görmeleri konusunda hemfikirdir. Diğer yandan, Bab-ı Ali, Türkler ve Tatarlar oraya girmemeli ve huzursuzluk yaratmamalı ve Rusya imparatorluğu da aynı şekilde barışın korunmasına yardım etmelidir

Ne var ki barış çok uzun süreli olmadı.

Petersburg hükümeti, Kabardeyler ve Şah Nadir arasında bir ittifaktan korktuğu ve 1763 yılında bir kaleye dönüştürülen Kızılyar'ın geleceği hakkında endişe duyduğu için; ama herşeyden önce Kabardeyleri "Rusya'ya sadık kalmaya meylettirmek" için, Kabardeylere, prensleriyle yakın ilişkisi olan Gürcü prensi Korgeneral Bakar'ı yolladı. Ruslar, bir taraftan da her şekilde ülkenin iç işlerine müdahale etmeye, Küçük Kabardey'den yakın komşularını kayırarak prensler arasında ayrılıklar çıkarmaya ve amacı net bir takım faaliyetlerde bulunmaya başladı. Söz konusu amaç, Kafkasya'da Rusya yönetici sınıfından bir temsilci olan ve Kabardey'in Rusya'ya bağlanmasını destekleyen bir tarihçi tarafından oldukça net bir şekilde açıklanmıştır. Belgrat barışının sonucunu takiben gerçekleşen olayları tartışırken, şunu belirtmiştir:

Kabardey'de gerçekleşen olaylardan ve Rusya hükümetinin Kabardeylere ilişkin faaliyetlerinden oldukça açıktır ki, 1739 Belgrat Barış Anlaşmasına göre, Rusya Kabardey'in bağımsızlığını tanımış olmasına rağmen, bütün yolları deneyerek Kabardeyler üzerinde hâkimiyet kurmaya ve mümkün oldukça Belgrat Barış Anlaşmasında yasaklanmasına rağmen üzerlerinde hak iddia etmeye çalışmıştır.

Kafkasya'da kalıcı bir hakimiyet amacı güden Rusya için - Çıkarlarını başka şekilde koruyamazdı- bitişiğinde bağımsız bir Kabardey'in varlığı kendisine bağlı diğer komşu halkları etkilediği için - sonradan Rusya'nın tebaası olarak kabul edilen Osetler, İnguşlar ve Karabulaklar- kabul edilemezdi. Bu sebeple, Kafkasya'daki en zengin ve güçlü devlet olan Kabardey'e ilişkin olarak Rusya'nın Kafkasya politikasının bütün emelleri, Belgrat Barış Anlaşmasını feshetmek üzerine yoğunlaşmak zorundaydı.

Daha fazla olay anlatımı gereksiz görülebilir, çünkü Kabadey'in Rusya'ya Korkunç Ivan'ın emrinde katılmış olması ya da olmaması son derece önemsizdir. Kafkasya'nın işgaline başlayan Rusya Kabardey'i mutlaka topraklarına katacaktı. Bu koşullarda Rusya'ya bağlılığın gönüllü olması yanlış kabul edilip bertaraf edilebilir. Ancak, uzun, kanlı ve vahşi bir savaş yoluyla gerçekleşen bu "gönüllü olmayan" bağlılığın temel aşamalarını dikkatle gözden geçirmek yersiz olmayacaktır.

Kabardey'i arkadan, içerden veya entrikalar yoluyla ele geçirme çabalarının faydasız olduğunu gören Petersburg hükümeti, başka çaresi kalmayarak doğrudan faaliyete geçti. 1763 yılında Rusya güçleri 4 yıl önce kurulan Kabardey'in Mozdok kasabasını ele geçirdi, onu bir kaleye dönüştürdü ve güçlendirilmiş bir hatla Kızılyar'a bağladı; 1763 yılı 100 yıl süren (1864 yılına kadar) Rus-Çerkes savaşlarının başlangıcı olarak kabul edilebilir.

Kabardeyler, kuzey sınırlarındaki bu faaliyetlerin amacını açık bir şekilde anladı. Sonraki sene Mozdok'taki istihkamların yıkılmasını ve kasabanın sahiplerine geri verilmesini sağlamak için Petersburg'a bir delegasyon yolladılar. Tahmin edilebilebileceği gibi, bu talep reddedilmişti, fakat etkiyi azaltmak amacıyla, temsilcilere 1758 yılında Çeçenlere karşı savaşan Kabardey savaşçılara dağıtmak amacıyla hatırı sayılır bir miktar para verildi. Petersburg hükümeti, Kabardeylerin parayı reddettiklerini ve cevaben Rusya ile bütün ilişkilerini keseceklerini duyduğunda çok şaşırdı. Çerkeslerin ricası üzerine, Bab-ı Ali müdahale etti ve Mozdok istihkamındaki çalışmalar durduruldu. Bu durumdan memnun olmayan Kabardeyler Batı Kafkasya Çerkesleriyle birleştiler ve Rusya sınırlarına saldırılar düzenlemeye başladılar. Kızılyar birçok kez kuşatıldı. Birkaç yıl devam eden askeri operasyonlardan sonra, 1767 yılında Kabardeyler topraklarını terk ettiler ve Kuma nehrinin yukarı kısımlarına, ittifaka girdikleri Trans-Kuban Çerkeslerine yakın bir bölgeye göç ettiler. Aynı yıl, Mozdok'a karşı bir saldırıya hazırlanırken (bu göç, savaşın gerçekleştiği cephede hiç Çerkes yerleşimi olmasın diye düzenlemişti), Bab-ı Ali ve Rusya arasında savaş başladı. Bağımsızlıklarının gelecek olan barış anlaşmasıyla teyit edileceğini uman Kabardeyler, beklemeye karar verdiler. Rusya hükümetinin ise başka düşünceleri vardı: Rus güçlerinin Kuban'daki kumandanı General Medem' e verilen talimatlarda, Bab-ı Ali ile yapılacak barış anlaşması ne olursa olsun Kabardeyler Rusya'ya bağlanacaktı. Eylemler de bu sözleri destekliyordu: 1769 yılında Medem bütün güçleri ile Kabardey'i işgal etti ve Peştu dağları yakınlarına mevzilendi. Çatışma Kabardeylerin yenilgisiyle sonuçlandı. Bundan sonra, Medem güçlerini Kabardeylerin ittifak içinde oldukları Kuban Çerkeslerine karşı yolladı.
Aynı yıl Kabardey Petersburg'a, bu sefer Rusya'ya karşı düşmanlıklarında birleşen iki tarafın -Baksan ve Kashkadau- da temsilcilerinden oluşan yeni bir delegasyon yolladı. Delegasyon yine Mozdok istihkamlarının yıkılmasını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin Belgrat barış anlaşmasına göre tesis edilmesini talep etti. Yanıt olarak, 1771 yılında, Kabardeylere o çok ünlü belge sunuldu. Bu belgede, kraliçenin istihkamların yıkılması konusunda hemfikir olmadığı ve Kabardey'e İmparatorluğun bir parçası olarak baktığı belirtilmiştir.

Rusya hükümeti Kabardey'in belgeye göstereceği olası tepkiyi öngördü ve bu nedenle askeri önlemlerin yanında ülkeyi içerden zayıflatmak için faaliyetler düzenledi. Ağustos 1771 yılında Medem' e talimat verilmiştir: "Kabardey' de her zaman eşit güçte iki tarafın var olması hayati önemdedir."

Kabardey ortak düşmana karşı savaşta Türklerin başarılı olmasını umuyordu. 1774 yılında Türkiye ile askeri bir ittifak gerçekleştirildi, bu ittifak ortak eylem için Kırım ve Batı Çerkesleri ile ittifaklarla da güçlendirilmişti. Kırım Hanı Çerkes, "Nekrasov" Kazakları, Türkler ve Kırımlı kuvvetlerle Kabardey'e yardım etmek amacıyla Mozdok'a doğru ilerledi. Aynı zamanda Çeçenler ve Kumuklar Rusya'ya saldırdı. Ne var ki, bu operasyonların kesin sonuçları olmadı.

Kısa zamanda, 10 Temmuz 1774'de Küçük Kaynarca Anlaşmasıyla barış yapıldı. Bu anlaşma Kabardeyler için çok talihsizdi. Anlaşmada Kabardey'in Rusya'ya bağlanmasının Kırım Hanı ile mutabık olarak gerçekleşmesi gerektiği belirtilmişti. Ne var ki, 1772 Karasu anlaşmasına göre, Kabardeyler elbette kendilerine sorulmadan zaten Rusya'ya tabii olarak kabul edildiği için, Rusya'ya bağlanma sorunu çoktan halledilmiş olarak görülüyordu. Bu arada, Kırım Hanı Rusya'nın Kabardey üzerindeki haklarını tanımadı. Han Devlet Giray 1776 yılında buna istinaden Medem'i bilgilendirdi. Bu nedenle, kaderini belirledikleri Kabardey üzerinde hiç bir hakkı olmayan iki ülkenin diplomatik atakları sayesinde, bu iki güçten biri diğerinden gelecek bir karşı hareket korkusu olmaksızın özgürce davranma iradesine sahip oldu.

Kaberdeyler savaşın şiddetini artırarak bu anlaşmaya tepki gösterdiler. Ruslar da daha saldırgan olmaya başladı. Suvarov'un liderliğinde, Mozdok ve Azov arasında 535 kilometrelik istihkamlar inşa ettiler. 1777- 1780 yıllarında, çok sayıda kale inşa edildi ve Volga Kazakları tarafından buralara asker yerleştirildi. Kabardeyler, diğer Kuzey Kafkasya halkaları ile ittifak halinde, 1779 baharında hararetli faaliyetler göstermeye başladılar. Neredeyse bütün Kuzey Kafkasya, Güney Dağıstan hariç bu mücadeleye dâhil olmuştu. 1779 Eylül'ü sonunda, Kabardeyler ve Ruslar arasında savaşların en kanlısı gerçekleşti. Hazırlıksız yakalanan Kabardeylerin pek çoğu öldü. Yaklaşık 50 prens ve 350'den fazla soylu teslim olmayı reddederek bu çatışmada öldü. Çerkesler tarafından "Kabardey kâbusu" olarak bilinen bu bozgun için ulusal olarak yas tutulmaktadır.

Bu güç, eşit olmayan mücadele, göçmenleri kabul etmek için Daryal geçidine askeri bir müfreze yollayan Gürcistan Kralı İraki'yi bilen Kabardey halkı arasında Gürcistan'a göç etme umutlarını teşvik etti. Rusya komutanı bu planı öğrendi ve Gürcistan'a giden yolları kapattı.(1781) [38]

Bu olaylardan sonra ve Gürcistan üzerinde Rusya hamiliği kurulduktan ve Kırım Rusya topraklarına eklendikten sonra, Kabardey bütün dikkatini iç işlerine yöneltti. Otorite merkezileşti. Prens Bamat Mişhot lider olarak seçildi. Yönetim, iltizam, vergiler ve benzeri pek çok konuya ilişkin yasalar kabul edildi ve birçok köylünün durumu iyileştirildi.

Bu geçici sükûnetten faydalanan Ruslar, Kabardey' i Batı Çerkesya'dan koparmak için özellikle Kuban'ın üst taraflarında yeni kalelerin inşasına başladı. Ayrıca 1784 yılında Kafkasya hattı ile Gürcistan arasında daha iyi iletişim sağlamak amacıyla Daryal geçidine girişte Vladikavkaz kalesinin temelleri de atılmıştır. Kafkasya yönetimi 1786 yılında oluşturuldu. [39] Aynı zamanda Suvarov, Nogayları Kuban steplerinde bozguna uğrattı ve Kafkasya hattı güçlendirildi.

Bütün bu önlemleri tamamladıktan sonra, Rusya idaresi, Kabardeylerin, Kabardey'in Rusya'nın bir parçası olması ve Trans-Kuban'ın Türkiye'ye ait olması iddiasıyla Kuban Çerkesleri ile ticari ilişkilere son vermesini talep etti. Bab-ı Ali'nin Rusya'ya karşı başlattığı yeni savaş, 1790 yazında Türk General Batal Paşa tarafından Rusya'ya karşı ortak hareket etme davetini coşkuyla kabul eden Kabardeylerin direnişini canlandırdı.

Bab-ı Ali'nin başarısız savaşı ve 29 Aralık 1791 yılında imzalanan Yaş anlaşması ile Kabardey ve genel olarak Çerkesya'nın durumu kötüleşti. Fransız Ansiklopedistlerin arkadaşı ve sempatizanı olan II. Katerina, bazı Çerkes sülalelerini Rusya tebaası olarak sadakat yemini etmeye zorlayan Kafkasya ordusu Generali Gudoviç'in eylemlerini doğru bulmayarak insani bir jest yaptı. Çerkeslere onları bu yeminden azat ettiğini söyledi ve "Çerkeslerin hiç kimseye bağlı olmayan özgür insanlar olarak kabul edilmelerini emretti". Gudoviç'e 1792'de şu şekilde yazmıştır: " Geçilmez dağlarda yaşayan ve orada askerlerimizden korunabilecekleri güvenli korunakları olan insanları sadece zor yoluyla değil; adaletle onların sana olan güvenini kazanarak, nezaketle acılarını hafifleterek, kalplerini kazanarak ve Ruslara nasıl davranacaklarını öğreterek fethetmelisin".Fakat bu durum Rusların silah kullanmaya devam etmesini engellememiştir. Sınır boylarında ve Kuban'ın yukarı kesimlerinde kalelerin inşasına devam edilmiştir. Doğu ve Batı Kafkasya arasındaki iletişim kopukluğu sürekli hale gelmiştir. Karadeniz Kazakları 1792 yılında Tarn'a yerleştirilmiştir. Kafkas kabileleri arasına ayrılık ve anlaşmazlık sokulmuştu; Ruslar Oset ve İnguşları Hristiyanlığa çevirmek için ve böylece onların Kabardey prensleri ile aralarında bir çatışma çıkarmak için çabalamıştır. Kabardey'de mahkemelerin kurulması ise nüfusu daha da öfkelendirmiştir.
Kabardeylerin hayatında gerçekleşen bu derece keskin bir değişim Kaberdeylerin kaybolmuş bağımsızlıklarını tekrar kazanmak için çabalamalarına sebep olmuş ve Osmanlı'dan yardım istemeye başlamışlardır.

Ne var ki, Kabardey'in Turkiye'ye dayanması boş vaatlerden başka hiçbir şeyle sonuçlanmadı. Örneğin 1793 yılındai III. Selim'in vekili, 6 bölgede: Kizlyar, Mozdok, Georgievo, Alexandrovo, Stravropol bölgelerinde ve bütün Kafkas milletlerine Sultan'nın Rusya'ya bir elçi göndererek Rusya'nın Kabardey ve Kırım'dan vazgeçmesini talep edeceğini ve reddetme durumunda Rusya'ya savaş açacaklarını söylemiştir.Böyle olaylar, zaten öfkeli olan insanların kafasını daha da karıştırmaktan öteye gitmemiştir. 1794 yılında Kabardeyler, Rusların ortaya çıkarttığı mahkemelere ilişkin memnuniyetsizlikleri sebebiyle büyük bir isyan başlattılar ve birçok prens Ekaterinoslav'a sürgün edildi.

Rusya'nın Kuzey Kafkasya'daki çıkarlarını korumasının bir gereği olarak 1801 yılında Gürcistan'nın ele geçirilmesi, 1803 yılında Kislovodsk'ta kale inşası ve 1804 yılında Gürcistan askeri yolunun tamamlanması Kabardey'in izole edilmesi sürecini tamamladı. Bu asi ülkeye son bir vuruş yapmanın vakti gelmişti. Kafkasya ordusunun yeni kumandanı Prens Tsitsianov Kabardeylere oldukça sert bir açıklamada bulundu. Ancak bu açıklama ters bir etki yaptı: 1804 yılı Rusya'nın Kabardey'e karşı olan savaşında en zor yılıydı. Askerlerini İran'a göndermek ve Gürcistan'da devam eden sorunlarla uğraşmak zorunda olduğu için, yeteri kadar kuvvet yollayamadı. Kabardeylere yapılan bu meydan okuma sonucunda, Rusyanın tebaası olarak gördüğü bütün kabileler bu çekişmeye katıldı. Çeçenler, Osetler, Batı Çerkesleri ve Kabardeyler hepsi aynı anda Rusya'ya karşı savaşıyorlardı. Güneyden gelen veba Ruslar ve Kafkasyalıları yok etmişti. Kabardeye yapılan bireysel hücumlarla beraber ülke harap ediliyordu. General Glazenap 1805 yılında 85 yerleşim yerini yakarak yok etti. Şiddetli mücadelenin son bulduğu 1810 yılına kadar durum değişmedi. 1811 yılında Petesburg'a bir delegasyon gönderildi. Delegasyon barış olmasını ve II. Katerina döneminde 1771 yılında Kaberdeylere verilen hakların iadesini talep etti. Ocak 1812 yılında Delegasyon'a cevap olarak bu dönemde verilen hakları teyit eden bir belge yollandı. I.Aleksandr tarafından gösterilen özel ilginin bir işareti olarak, Kabardeylere Rus muhafız alayları ile aynı hatlarda, prens ve asillerden oluşan özel bir muhafız alayı oluşturma hakkı tanındı. Kabardeyler "monarşik nezaket"in bu ifadesini fazla önemsemediler ve çeşitli mazeretlerle önerilen muhafız alayını oluşturmak için gerekli gençleri Petersburg'a yollamadılar.

1816 yılında General Yermolov Kafkasya'da görevlendirildiğinde, Kabardeyler parolası "Kılıcım yerlilerin yasasıdır" olan bu sert generalin terörünü tecrübe etmemişlerdi. Çeçenistan ve Dağıstan'a karşı faaliyetler içerisindeydi. Fakat 1821 yılında dikkatini Kaberdey'e çevirdi ve dağlı Kaberdeylere kontrol altında kalabilsinler diye ovalık alanlara göç etmelerini emretti. Ancak Kaberdey nüfus beklenmedik bu emre itaat etmedi ve Yermolov 1822 yılında Kaberdey'de göründü. İlk icraatı çeşitli istihkamların temelini atmak oldu. Daha sonra birçok idari ve hukuki önlem salık verdi ve halkın nüfus şikâyetlerini dikkate bile almadan ayrıldı. Ne var ki, Ermolov bile Kaberdeyleri parçalayamadı. Ülkede problemler vardı ve bunlar ancak 1825 yılında yatıştırılabilmişti. Bu tarihten 1846 yılına kadar Kaberdey'de görece bir sakinlik vardı. "Uzun bir süre Kabardeyler, sadece zorunlu olduklarında Rusya'ya bağımlı konumlarıyla bağdaştılar."Kaberdeylerin mücadelesi 1864 yılında son defa ayaklandıklarında şiddetle sarsıldı.