ÇERKESLERİN POLİTİK TARİHİ 3


Moskova ile ilişkilerden önce her iki Kabarda ve komşuları

Kabardey Adigelerinin ikiye ayrılması, taht kavgalarının sonu olmamıştır.
Kardeşler birbiriyle mücadele etmiştir. Gerek Tatarların, gerek Dağıstan
halklarının Kabardey'e saldırıları sırasında iki kardeş ve onlardan
sonraki Kabardey beyleri bir birleri ile dayanışma için giriyor ve yardım
ediyorlardı. Tehlike bertaraf edilince de yine bir birleriyle savaşıyorlardı. Bilhassa Altınordu devletini ele geçirerek yöneten Tochtamışlara karşı amansız bir mücadele verilerek, yönetimde deneyim kazanan aile yok edilmeye çalışılmıştır.

Gerek iç savaşlarda, gerek başkalarıyla yapılan savaşlarda akraba
halklardan yardım isteniyordu. Bunun örneklerinden biri Dağıstan'a yapılan
akın sırasında Abazaların yardım etmeleridir. Kabardey Adigeleri tüm komşu halklar üzerinde tam hakimiyet kurmuşlardı. Yakın komşuları olan Balkar, Karaçay ve Nogaylar üzerine her yönde tam bir hakimiyet kurarlarken, uzak komşuları olan Çeçen-İnguş ve Osetinler de Kabardeylerin vasalları idiler. Kafkasların bu küçük monarşilerine Şamhal beyliklerinden Abaza beylerine kadar herkes vergi ödemek zorundaydılar. Hatta 16. yy’da bir Kabardey prensesi ile Gürcü kralı görkemli düğün merasimiyle politik bir evlilik yapmıştır. II. Beyazıt (1480-1512) kağıt üzerinde de olsa hakimiyetinde gördüğü Kabarda'yı Kırım'a bağlamıştı. Kırım’da vergi olarak Kabarda'dan esir alıyordu. Diğer yönden taht kavgaları sonunda Kırımdan kaçan Tatar beyleri Kabardeylere sığmıyorlardı.


Kabardeyler de hristiyanlığın gerilemesi ve İslamiyet’in yayılması

Kabardeylerin Kırım Kanlarıyla olan ilişkileri, İslam dininin Kabardeyler
arasında çabuk yayılmasına neden olur. Bizans'ın 1453'de yıkılmasıyla
Hıristiyan dininin ana kaynaklarından uzak kalmaları, Kuzey Kafkasya'da bu dinin gerilemesine neden oldu. Daha önce Dağıstan'dan daha ileriye bir
adım atamamış olan İslam dini, Hıristiyan dininin yerini almaya başlar. Bu
ilerlemeye rağmen Çerkeslerin dini uzun yıllar Hıristiyan dini olarak kalmıştır. On altıncı yy’da İtalyan seyyahı Barbaro ve diğerlerinin yazdıklarına göre halen Hıristiyan idiler. 1560'da Kabardey elçileri Moskova'dan papazlar istemişlerdir. 1717'de Kırım Hanları Kabardey’e saldırarak onlara İslamiyet’i zorla kabul ettirmeye çalışmışlardır. Tatarlar bu saldırılarda Kabardey’deki tüm kiliseleri yakıp yıkmışlardı. Hıristiyan ruhanilerinden ellerine geçirdiklerini katletmişlerdir. Buna rağmen 1732'de Moskova'ya gelen bir Kabardey elçisinin söylediklerine göre Kabardey beylerinin çoğu Müslüman olmalarına karşın halk Hıristiyan idi. (Sayın Sarkisyanz'ın derslerinde anlattıklarına göre bu saldırılarda Çerkes kroniğini yazan bir papazda kitabıyla birlikte yakılmış, tarihimize ışık tutacak bir yapıtta barbarlarca yok edilmiştir. Y.B.Ö.)


Kabardey-Moskova ilişkileri

Kabardey Adigeleri askeri güçlerini kuvvetlendirmek, bilhassa kendilerini
Tatarlara karşı koruyabilmek amacıyla 16. yy’da Çarlara yanaşmak zorunda kalmışlardır. 1552-1556 yıllarında Altınordu Devleti Volga nehri kıyılarım yitirince Rusların Kafkasya'ya olan baskılan daha da artmaya başlamıştır. Kabardey Beyi Temryuk'un kızı Goşenay ile Çar IV. İvan evlendirerek 1557'de akraba olur ve Kabadeyleri vasallığına kabul eder. Temryuk, bu akrabalıkla Dağıstan baskılarına karşı yardım alabileceğini ümit ediyordu. Bu yıllarda bir kaç Kabardey beyi Moskova'ya giderek Çar’ın hizmetine girerler ve Ortodoks kilisesine kabul edilirler. Kabardeyler, 1558'de Ruslarla birlikte Livon savaşına katılırlar.

Çar’la evlenen Goşenay, vaftiz edilerek Maria adını alır. Tarihte ilk kez
bir Çerkes prensesi Moskova'da Çariçelik yapmıştır. Goşenay'ın babası
Tatarlara karşı devamlı olarak yardım almıştır. Yine Temryuk'un arzusuyla
1566'da Terek kıyısına ilk Rus kalesi kurulur. Bu kale 1571'de Osmanlıların politik baskıları sonunda yıkılır. Temryuk'un oğlu Moskova'da "boyar" ilan edilmiş, ancak 1571'de yine Moskova'da idam edilmiştir. Buna rağmen iki halk arasındaki ilişkiler daima dostça olmuştur. Hatta Kabardeylerin dostluklarının bir nişanesi ve verdikleri sözün garantisi olarak 16. yy'dan 19. yy'a kadar Kabardey Prensleri Moskova'ya gönderilmiştir. Rus Çan 1. Feodar'a bağlılıklarını sunmuşlar, 1605-1613 yıllarında 1. Demetius ve Michail Romanof’a Kuran'a el basarak sadakat yemini yapmışlardır. Zamanla Kabardey beyleri Rusya ile dostça bağlar kurarak ilişkilerini sürdürürlerken bazı Kabardey beyleri de tam tersine Rus köylerine ve karakollara baskın düzenleyerek yağmalıyorlardı.

Diğer yönden Kabardey beylerinin Moskova'ya gönderdikleri iyi niyet
elçileri çoğu kez yolda Kazaklar tarafından yağmalanıyordu. Çar Aleksey
1661'de Kabardey beyi Kazbulat Mirza'ya "Tüm Çerkeslerin Beyi' unvanım
vermiştir. Kazbulat, Terek kenarında kurulacak bir kaleden devletini idare
edecekti. Moskova'nın dostu olarak Kazbulat sık sık Kırım Hanlarına ve
Osmanlılara karşı yapılan savaşlara katılmıştır.

Çar'ın Osmanlılarla yaptığı antlaşmalarda Kabardey Adigelerini kendi
himayesi altına almıştır. Kırım Hanı Kaplan Girey 1705'de Rusya'nın
İsveç'e yaptığı savaşı fırsat sayarak Kabardey'i istilaya kalktıysa da
büyük bir bozguna uğratılarak geriye püskürtülür. Ne gariptir ki bu ve
buna benzer askeri başarıları görmezlikten gelen Osmanlılar 18. yüzyılın
ilk yarılarında tüm Kabarda üzerinde hak iddia etmişlerdir. Osmanlı baskısına karşı Rus yardımı çok geç gelir. Hatta çar l. Peter'in gönderdiği elçi Bekoviç Çerkaskkij , Kabardey beylerinden olup Moskova'da oturuyordu.

Kabardey beyleri ile Çar arasında en büyük problem bu yüzyılda Kabardey Beylerinden kaçarak Rus bölgesine yerleşen köylüler oluşturuyordu. Çar,
beylerin zulmünden kaçan köylüleri geri vermiyordu. Beyler ise, köylüleri
geri verilirse Çar'a sadakatle hizmet edeceklerini söylüyorlardı. Kabardey’de iç çekişmeler ve mücadeleler devam ediyordu. Kabardey beyi
Kurgokin Muhammed ve onu destekleyen şeriat karşıtı, ünlü halk düşünürü ve filozofu Kezanıko Jabağı, Kırım Taraftarı Roslan Bek Kaytukin ile
geçinemiyor, birbirleriyle mücadele ediyorlardı.

Roslan Bek Kaytukin ise Kırım Hanı Bahtı Girey'i destekliyor ve ikiye
ayrılan Kabardey halkı birbirine düşüyordu. Roslan Bek Kaytukin, Bahtı
Giray'la beraber kardeşlerine karşı savaşıyordu. Kurgokin Muhammed, Çardan yardım istediyse de istenilen yardımı alamadı. Buna rağmen Çar taraftan olan doğu Adigeleri, 1732 yılında Kuban Tatarları ve Kalmuklar tarafından ablukaya alınmış olan bir Rus birliğini kurtarırlar. Çarların zayıflığını fırsat bilen Kırım Hanları, 1733 yıllarında her iki Kabardey Adigeleri üzerinde, geçici de olsa hakimiyetlerini kurarlar.

Çar'ın Osmanlılarla 1736-1739 yıllan arasında yaptığı savaşı kazanmasıyla
durum değişir. Belgrad (1739) sözleşmesi ile gerek Çar gerekse Osmanlılar Kabardey’i bağımsız bir sınır devleti olarak kabul ederler. Kabardey Kralı II. Teymuraz kısa zamanda otoriter bir devlet ve güçlü askeri birlik kurmayı başarır. Öyle ki, diğer komşu halklar yeniden kendilerini saymaya başlar. Gürcistan'ın 1752 yılında kurulmasına II. Teymuraz, askeri gücüyle katkıda bulunur.


Kabardey'in Ruslarca istila edilmesi

Bu yıllarda Osmanlı-Rus savaşlarından yorgun düşen Ruslar, Kabardeylere
karşı sürdürdükleri savaşlara da ara verirler. Baksan bölgesinde oturan
Kabardeyler, Petersburg'dan yardım almamalarına rağmen, küçük Kabardey’de oturan beyleri baskı altında tutuyorlardı. Bu durum Küçük Kabardey’de de Ruslara karşı bir sempati yaratır. Neticede küçük Kabardey’de Ruslarla iyi ilişkilere giderler. Böylece Ruslar her iki Kabardey’de de beylerden taraftar kazanmış olurlar. Rus-Çeçen savaşında (1758) bazı Kabardey beyleri Ruslarla birlikte Çeçenlere karşı savaşırlar. Rusya'da alıkonan Kabardey prensleri II. Katerina zamanında (1762-1796) Ruslaştırılırlar. Kabardey beylerinin baskısından kaçarak Ruslara sığınan köleler Ruslarca Hıristiyanlaştırılarak bağımsızlıklarına kavuşturulurlar, İslam dini ise beyler arasında sağlam kök atar.

Petersburg, Terek kıyısında kurduğu kaleyle (1759-1763) Kabardey’i istila
etme arzusunu açıkça ortaya koyuyordu. Bunu sezinleyen Kabardeyler
kalelerin kurulmasına karşı çıkar. Çünkü bu tür kaleler, Kabardeylerin
yaşamları için gerekli otlaklardan mahrum ediyordu. Rusların bu yanlış
politikası, Kırım dostu Kabardeylerin taraftar bulmasına yarıyordu.
Kabardeyler 1765'de Kızılyar kalesini kuşatırlar. Aynı zamanda Tatarlarla
anlaşarak Mezdegu kalesinden gelebilecek bir Rus saldırısına karşı beraber hareket etmeye ve yardımlaşmaya karar verirler. Osmanlı-Rus harbi (1768) sırasında Ruslar, Kabardey topraklarını düşman bir ülke olarak istila ederler. Halbuki bu yıllarda bir çok Kabardey beyi, Ruslarla dostça ilişkiler içinde idiler. 1768'de Eksakon nehri kıyısında yapılan savaşı Ruslar kazanarak, Kabardeyleri mağlup ederler ve Kabardey ülkesini kendi topraklarına ilhak ederler. Bu seferki Rus hakimiyeti 1557 yılındaki gibi Kabardeylerin istek ve arzusuyla değil, askeri bir işgal olmuştur. Zaten 1774 yılında yapılan Osmanlı-Rus antlaşması gereğince Osmanlı Sultanı, Kabardey bölgesini Rus Çariçe’sine hediye olarak vermişti. Bu savaşlarla birlikte Kabardeylerin bağımsızlıkları da son bulmuştur. Çariçe II. Katerina Kabardeylere, kendilerine özgü geleneklerine göre idare edilen otonom statüye sahip bir yönetim hakkı tanımıştır.


II. Katerina ve Kabardeyler

Çar’ın Kafkasya'daki görevli memurları, -kontrolden uzak- sanki
Petersburg'dan planlanmışta yürütülüyormuş gibi, her türlü sorumluluğu
kendi üzerlerine alarak, başlarına buyruk hareket ediyorlardı. Kabardey
Adigeleri bu baskıya dayanamayarak (1777-1779) Kazak garnizonlarına karşı ayaklanırlar. Bu ayaklanma hemen bastırılır ve ayaklanmaya katılan bütün Adigeler sürülür. Bu ayaklanmanın başarısız olması ve hem de çok çabuk bastırılması ile birlikte Çar yeni bir kanun çıkararak Adige halkına
istediği an istediği yere giderek yerleşme hakkını tanır. Köylülere, beylere karşı bağımsızlıklarını verir. Yine bu kanunla; kan davası, kendilerine sığınan bir suçluyu saklama ve koruma geleneği de yasaklanır. Beylerden Janchot Paterhan, tüm Kabardey’in valisi ilan edilir ve yanına da bir polis müdürü verilir. Askeri baskıyla Kabardey beyleri bir halk toplantısı yapar, köylülerin azat edildiğin ilan edilir. Tabii ki, çalışmaya alışmamış ve Adige halkının sırtından geçinen beyler bu yeni durumdan hoşlanmazlar , 1781'de Gürcistan'a ve Osmanlı devletine göç etmeyi isterler. Bu istekleri Çar geri çevirir. Askeri baskıyla vatanlarında kalmaları sağlanır. Daha sonra Kabardey Adigeleri askere alınır ve Potemkin komutasında oluşturulan 800 kişilik milis kuvveti, Kuban’da bağımsızlıkları için savaşan batı Adigelerine karşı savaşmaya zorlanır. Ayrıca, Kabardeylerin Kazak yerleşim sahalarına taşınmaları da yasaklanır.


Alexsander ve I. Nikolaus devrinde Kabardey haklarına tecavüzler

Kabardey’deki sivil yönetim 1802 yılında değişikliğe uğrayarak Petersburg'daki dış işleri bakanlığı bünyesindeki askeri idare kısmına
bağlanır. Rusların yaptıkları yeni kalelerin anlamını çok iyi anlayan
Roslan Bek Mısost 1804 yılında ayaklanır. Rus General komutasındaki
orduyla Büyük Kabardey’e girerek seksen köyü yerle bir eder, harabeye
çevirir. Bu vahşeti anlatan bir şikayet dilekçesi I. Alexandre'ye
gönderilse de cevapsız kalır. General A.P. Yermolof zamanında Rus
politikası ve yönetimi daha da sertleşir, ağırlaşır. Yermolof, dağlarda yerleşik Adige halkının düz araziye inmelerini ister. Bu emre Adigeler
uymak istemeyince beylerin geri kalan ayrıcalıklı haklarını da ellerinden
alınır, halka tam bir eşitlik ve bağımsızlık verilir.

Kabardey Adigelerinde, 1822 yılındaki bu zoraki devrimler büyük sevince ve Rus dostluğuna neden olur. Tüm ayrıcalıklarını yitiren beyler, yaşamakla ölmek arası bir duruma düşerler. Diğer bağımsız Adigelerle ilişkilerini koparmak için p'ur alıp verme geleneği yasaklanır, onlarla ilişki kuranlar cezalandırılır. Hatta silah taşıma yasağı dahi konur. Yermolof, Adige geleneklerine göre idare dilen, fakat sıkı Rus kontrolü altında olan bir
yeni yönetim tarzı kurar. Kabardey hükümetinin başında bir bey ya da kadı
bulunuyordu. Hem gelenek görenekler, hem de şeriat kanunları anlaşmazlıkların çözümünde uygulanıyordu. Bu sıkı kontrollü yönetim tarzı
1858 senesine kadar sürer.

Gururlarına düşkün Adigelerden bu baskıya dayanamayanlar dağlara
çekiliyorlardı. General Yermolof ile Paskeviç arasındaki anlaşmazlık
nedeniyle , Yermolof'un istifasını fırsat sayan beyler 1827'de Çar
Nikolaus'a bir şikayetname gönderirler, eski ayrıcalıklı haklarını tekrar
isterler. Hatta daha da ileri giderek, eski sınırlarının tekrar tanınmasını ve Osetinlerin de tekrar kendilerine bağlanmasını isterler. IV. İvan'la yapılan sözleşme gösterilerek, Rus soylularının faydalandıkları haklardan kendilerinin de faydalanması gerektiğini dilekçelerine eklemeyi de ihmal etmezler. Aynı yıllarda, yani 1828'de Rus Çarı'nın muhafızlığım, Kabardey Adigelerinden oluşan bir askeri birlik yapıyordu.


Şamil'in bağımsızlık savaşı ve Kabardeyler

Şamil'in Çeçenlerle birlikte Kabardey’e saldırmasını fırsat bilen pek çok
Kabardey, hatta Kabardey asıllı Rus subayı Xot Anzorof, Şamil'e iltihak
etmiştir. Bu Kabardeylerin Çar’a karşı yaptıkları en son itaatsizlik olur.
Şamil’in saldırısında, Kabardeylerin büyük bir çoğunluğu Ruslarla beraber
Şamil'e karşı savaşmıştır. Şamil'in teslim olmasından sonra, onun yanında
savaşan Kabardeyler, Batı Adigelerinin yanında yer almışlardır.

Petersburg, Kuban bölgesi Adigelerini de zamanla yenilgiye uğratarak
topraklarına ilhak eder. Kabardeylerden gün geçtikçe daha çok toprak işgal başlar. Buna paralel olarak da Kabardeylerin temel geçimi olan hayvancılık ve atçılıkta geriler. Yaklaşık tüm Kabardeylerin sekizde biri, daha sonraki yıllarda Osmanlı devletine göç eder.


Rus egemenliği altında sosyo-kültürel değişimler

Rus Çarlığı yönetimi altında kalan Kabardey Adigeleri, diğer Çerkeslerden daha fazla Rus kültürünün etkisi altında kalmışlardır. Bu etkilenmeyi ilk
Çerkes tarihini yazmaya çalışan Şor'a Bekmursin Noguma'da görebiliriz.
Şor’an'ın yapıtları, yazdığı yıllarda yayınlanmamıştır. Ayrıca Rus
edebiyatında romantizm devrini açan Kabardey şövalyelik ruhu olmuş,
yazarlar bu konuyu en güzel şekilde işlemiştir. Dünya klasikleri arasına
giren bu dev Rus yapıtlar günümüze kadar gelmiştir. Kabardey şövalyelik
ruhunun (1) etkisi altında kalan bir çok komşu Kafkas halkları 20. yy’da
bile onları taklide çalışmışlardır. Kabardeylerin milli gelenek ve görenekleri, harp ve harp oyunlarından esinlendiğinden, Rus egemenliğiyle bu gelenek ve göreneklerde gerilemiştir. Kabardey şövalyelik ruhunun gerilemesi ile birlikte sınıfsal yapıya dayanan beylik vs. gibi ayrımlarda yok olmaya başlamıştır.


Sosyal yapıda meydana gelen değişimler

Pşılar, Worklar, Hür ve bağımlı çiftçiler (ki, bu en son iki sınıf) yüzde
olarak en kalabalıkları idi. Köleler arasındaki kesin ayrım Rus hakimiyeti
ve baskısıyla yumuşamış ve sınıflar birbirlerine daha da yakınlaşmışlar ve
yanaşmışlardı Yermolov'un tanıdığı haklara göre kölelerde pşi ve workleri
öldürebilecekleri gibi onların emirlerini de dinlemek zorunlulukları bile
kalmamıştı. Bu yeni kanun sınıfsal yapıyı kökten sarsmıştı. Rusya'da
1861'de ortaya çıkan köylü ayaklanması, Kabardey köylülerini de
ayaklandırmıştı. Ruslar, 1866'da çıkardıkları bir kanunla her türlü insan
ticaretini de yasaklıyorlardı. Bu kanunlar ve yenilikler at bakıp
beslemekten başka her işi şerefsizlik sayan Kabardey beyleri arasında
büyük bir sosyal ve ekonomik çöküşe neden olmuştur. Kabardey prensesleri, kendilerine köle hediye etmeyen bir erkekle asla evlenmezlerdi.

Toplumdaki itibarları oldukça sarsılan Kabardey beyleri, Graf Loris, Melikof'a kölelik ve bağımlı köylüler müessesesinin yıkılmaması için
ricada bulunurlar. Bu rica mektubunda, şimdiye kadar ağır işlerini yapan
köleleri olmazsa beylerin yaşayamayacaklarını belirttiler. Pşılar, azat
edilen alt sınıf insanlarının tavır ve davranışlarıyla toplumu bunalıma götürecekleri inanandaydılar. Her azad ettikleri köle içinde Çar’dan ücret
istiyorlardı.

Bu ve buna benzer rica ve yalvarmalar Çar'ı etkiler ve 1867'de çıkarılan bir kanunla azad edilen 21 bin kişiye karşılık, her bir kişi için 200 Ruble ödenir. Bu ödeme karşılığında da beyler ellerindeki toprakların yarısını azad edilenlere verilmesi kararını alır. Bu iş için görüşmeye giden temsilciler "Kabardey topraklarının hiç bir şahsa ve kişiye ait olmadığını ve tüm Kabardey halkının olduğunu" ilan ederler.Loris Melikof ve yardımcısı Kodyokof'un 1860 yılında açtıkları okul, üniversite ve benzeri sosyal kurumlar bu devrin en belirgin reform hareketleri olmuştur. Bu reformlarla çok karışık olan Kabardey tarımcılığı (kültürü de) daha kolay ve pratik işlenebilir hale getirilir.

Ne acıdır ki bu geleneklerin sosyal yapıların aktif olarak işlediği devirlerde sosyolojik etnolojik ve de politik yönlerden ele alınarak araştırılmadığı ve incelenmediğinden ne olduğu ve nasıl işlediği bilinmiyor.

Günümüzde ise bu tür incelemelerin yapılması daha da zor oldu.
Bazıları, Kabardeylerin sosyal düzenini, sınıfsal bir yapı içerisinde
karşılıklı olarak herkesin ödevlerini yerine getirmesine dayalı bir feodal
düzen olarak tanımlar. Bilinen, reformlardan önce Kabardey topraklarının
kökleri Pşı Yınal'e dayanan (Atajuk, Mışevest, Kaytuko ve Bek Mursin) dört bey ailesine ait olduğudur. Hatta, Büyük Kabardey’de tüm toprakların
dörtte biri 1871-1876 yıllarında 200 bey ailesine ait olduğu bilinmektedir. Küçük Kabardey'de ise 59 bey ailesi bulunuyordu. Toprak paylaşımında bazı beyler çeşitli nedenlerle toprak alamadılar. Bu dağıtımda paysız kalanlar Osmanlı devletine göç etmişlerdir. Daha sonra, 1917'ye kadar, Kabardey beylerin yaşamlarıyla ilgili bilgiler yok denecek kadar azdır.

Bolşevik ihtilalı yıllarında Kabardey beyleri, Kazaklarla beraber Çar'ın
yanında, komünistlere karşı savaştılar. Buna karşılık Kabardey köylüleri
ve çiftçileri, Çar'ın toprak reformu ve insan hakları propagandalarına da, Bolşeviklere de kanmayarak tarafsız kalmışlardır.