MISIRDAKİ MEMLUKLAR


Çerkes tarihinin Orta Çağdaki en önemli olaylarından biri 1257-1517 yılları arasında Mısır ve Suriye’de Çerkes Devletinin kurulmasıdır.
     O dönem kaynaklarında bu devlet, Çerkes sultanlığı olarakta adlandırılır.Sultanlık, 12-13. yüzyılda Yakın Doğu Asya ve Kuzey  Afrikada’ki uzun süren savaşlar sonrası kurulmuştur. Arap Coğrafyacılarının kayıtlarına göre bölgenin iki önemli ülkesi olan Mısır ve Suriye, ekonomik açıdan en gelişmiş devletlerdi. Hindistan,İran ve diğer Asya ülkelerini Avrupa’ya bağlayan ana yollar bu ülkelerden geçiyordu.1099’dan itibaren Suriye ve Mısır,Batı Avrupa şövalyelerinin, haçlıların saldırısına maruz kaldı. Suriye’nin Akdeniz kıyısı,günümüz Lübnan’ı, İsrail ve Filistin, Ürdün’ün bir kısmı Normanlardan oluşan Haçlılar tarafından işgal edilmişti. Mısır hükümdarları-Fatimi Halifeleri ve Suriye hükümdarları-Selçuklu Sultanları Haçlı saldırılarından korunmak için Çerkes ve Türki kökenli asker kullanmaya başladı. Çerkesler ve Türkler bu ülkeleri emir ve atabey olarak yönetiyor ve Haçlıların saldırılarından koruyorlardı. Mısır ordusunun özelikle ağır süvari bölümlerini oluşturan Çerkes Askerlerinin sayısı Kahire Eyyubi Sultanları döneminde (1171-1249) daha da arttı.Bu Sultanlar Kürt kökenliydi ve ordusu esasen Kürt ve Çerkeslerden ibaretti.1187’de Sultan Selahattin’in yönettiği Mısır ordusu Hattın şehri yakınlarında Birleşik Haçlı ordusunu yenilgiye uğrattı. Bu büyük çatışmada Emir Fahrettin Çerkes başta olmakla Çerkes Süvarileri çok önemli rol oynadı.
Selahattin’in ölümünden sonra Emir Çerkes, Kahire ve Şam’da en önemli adam oldu. Tarihçi Raşidettin kaynaklı bilgilere göre 1199’da Fahrettin Çerkes Eyyubi Sultanı’nın yerine iktidara kendi adamını getirdi. 1230 larda Suriye Mısır Eyyubi Sultanlığı önce Harezm sonrada Moğol saldırısına uğradı. İslamın koruyucuları olarak Çerkesler’in rolü daha da arttı ve onlar yeni bir hamle ile Türkmen emiri Aybey’i iktidara getirdiler.1257’de ise onun iktidarını da devirdiler. Uzun bir süre için - 1517’ye kadar- ikitidara Çerkes Sultanları geldi. 1291’de Haçlıları tamamen Yakın Doğu’dan kovdular. 13. yüzyılın sonu-14 yüzyılın başında Moğollara karşı mücadele ettiler.1260 yılında Filistin’de Ayn Celud şehri yakınlarında Sultan Kotuz komutanlığında Çerkes ordusu Kitbugi Moğollarını ağır bir mağlubiyete uğrattı. Moğolların yeni saldırısı 1281’de Kalaun Sultan döneminde oldu.Moğol ordusu, büyük komutan Cengiz Han neslinden olan Mengu Timur tarafından yönetiliyordu. Kalaun’un koruma bölümünün komutanı yüzbaşı Özdemir Al Hac bu çatışmada Mengu Timur’u mağlup etti ve Çerkesler yine galip geldi.
      1303’te Çerkesler Şam’ın güneyinde Sefer çölünde Moğol imparatoru Kazan Han’ın ordusunu bozguna uğrattılar.Bu savaştan sonra Moğollar bir daha Suriye’ye saldıramadı.
     1382 yılında Kahire’de Malihuk (Çoban) lakaplı Emir Barkuk İbn Anas el Cerkası iktidara geldi. Önceki hükümdarlarla mukayese edildiğinde Barkuk bir milliyetçi idi. Onun iktidarda olduğu yıllarda sadece yüksek ve idari makamlar değil diğer tüm önemli görevlerde Çerkesler’e verildi. Barkuk’un bu politikası yerliler ve Çerkes olmayan askerler, Kürtler, Kıpçaklar, Türkmenler tarafından tepkiyle karşılandı.Fakat Barkuk bütün ayaklanmaları bastırabildi. Onun asıl düşmanı Timurlenk idi. Barkuk, Timur’un elçilerini öldürttü. Uzun süre Suriye’nin Kuzey Doğusunda Çerkesler ve Timur orduları arasında çatışmalar oldu. Timur Barkuk’tan nefret ederdi, fakat Kahire Hükümdarına karşı savaş açmadı.


        15. yy Çerkes Sultanlığı tarihinde kültür açısından en gelişmiş dönemdir. Büyük bir kısmı günümüze kadar gelmiş olan mimari eserler yaratılmıştır. Bu dönemde Mısır Çerkesleri, askeri ve siyasi alanda hala etkinliklerini sürdürebiliyorlardı.1426 yılında Emir İnal komutanlığındaki donanma Kıbrıs Adası’nı işgal etti, Çerkes ordusu Kral Jean de Lousignan’ın son haçlılarına karşı galip geldi. 1485-1491 yıllarında Çerkesler üç kez Osmanlı ordularını Türkiye topraklarında yendiler. 1496 yılında Sultan Kaıt’ın (Kuat’ın) ölümünden sonra Mısır’da çeşitli Çerkes grupları arasında kanlı savaşlar başladı .Kısa aralıklarla  bu savaşlar 1501’e kadar devam etti. Çerkes beyleri yönettikleri ülkeyi kaosa sürüklediler, ordu bir anarşi içine girdi. Sultan Kanşav el Gauri İbn Biberd iktidarında (1501-1516) durum biraz düzeldi. Çerkes Sultanlığı hala Avrupalı’lar ve Osmanlı’lar için güçlü bir devletti. Kanşav el Gauri döneminde Kahire’ye çeşitli  ülkelerin çok sayıda elçileri geldi: Fransa, Ceneviz, Venedik, Osmanlı, İran, Gürcistan vb. fakat Çerkes Sultanlığı artık gücünü yitiriyordu. Çoğu Arap olan yerli halk Çerkeslerden bir işgalci olarak nefret ediyor, onlara’’kötü müslüman’’ diyordu. Araplar, Osmanlı saldırısını asırlık zulümden kurtuluş yolu olarak görüyorlardı.
1516-1517 yıllarında ikinci Çerkes-Osmanlı savaşında yalnız Çerkesler rejime sadık kaldı. Suriye Valileri Hairbey, Halep Valisi ve Şam Valisi Canberdi el Gazali’nin ihaneti yüzünden Kanşav el Gauri ordusu Dabik Çölü’nde (24 Ağustos 1516) Sultan Selim’e yenildi. Bu mağlubiyetin esas sebeblerinden bir tanesi, Çerkes ordusunda tüfek ve topların olmaması idi. Çerkes askerleri onları ‘’zayıflığın silahı’’ olarak görüyordu. Fath-i Mısır kitabının yazarı, olayların şahidi İbn Zunbul şöyle yazar: ‘’Çerkeslerden kimse kılıç veya mızrakla öldürülemedi, onların hepsi gülle ve mermilerden öldü.’’
      Kanşav'ın yeğeni Tumanbey Sultan olduktan sonra (1516 sonbaharı)-1517’de Osmanlılarla birkaç kez savaştı,başarı elde edemedi ve 13 Nisan 1517’de Kahire’de idam edildi.
      Fakat Çerkesler’in Mısır tarihi bununla bitmedi, Çerkes Emirleri İstanbul’a bağlı olarak bu ülkeyi 1811 yılına kadar yönetti.