MAYKOP (MIYAKUAPE) YAZITI


1960 yılında Maykop (Mıyakuape)'ye 2km mesafede tesadüf eseri yaklaşık 220 cm2 büyüklüğünde açık gri renkte,yerel kuvarstan bir kitabe bulundu.Kitabe, derin çizgilerle, birbirine eşit olmayan yedi kısma bölünmüştü. Altı bölümüne kazılı olan şekiller yazıyı çok andırmaktaydı. Yedinci kısımda ise bir şehir planı / kale görünüyordu. Bu kitabe, 3 yıl daha gizemini koruduktan sonra 1963 yılı sonbaharında Leningrad'a götürüldü. Kitabe üzerinde araştırma yapan iki Fransız bilim adamı Arkeolog Maurice Dunand ve Epigrafist Eduard Dhorme, yazıları çözümleme çalıştılarsa da tam bir katkı sunamadılar. Çünkü bulunan bu yazı, özgün motifleri içerisinde barındırmakla birlikte, Kafkasya'da bulunan en eski yazılı metin olması nedeniyle de büyük bir önem arz etmekteydi.
Yazı üzerinde araştırma yapan bir diğer bilim adamı Prof. Georgiu Tourçaninov, yazıların ilk bakışta kutsal kitap hiyerogliflerine, hatta Fenike yazılarına benzediğine dikkat çekti. Fakat yazıdaki birçok harfin Fenike yazıtlarında şimdiye kadar görülmemiş olduğunu ve yazının dilinin Maykop (Mıyakuape) çevresinde konuşulan hiçbir dile uymadığını fark etti. Sonuçta birçok okuma girişiminin ardından yazıyı çözebildi. Kitabe üzerindeki yazı, Karadeniz Doğu sahillerinin yerleşik halkı ve kökeni Kolhi'ye kazar uzanan Abazaların dili Abazaca ile yazılmıştı. Tourçaninov bu yerleşik kültürü Aşvi devleti olarak adlandırmaktadır.
Kitabe'de şöyle yazıyordu;1 - a az ğa ha da (=dıu) Maram ğa pab.2- Aya (i) t (a) b.3 - Pağ H(ı)za(d)ğats,4 - latsamza (a) han(ı)5 - (da)çı(n) bağa (a)ğa 216 - bğan(ı)n(ı)h(ı)nı(ı), Pah(u) ad(a)
Türkçesi ;1 - Bu Azeg kralı, büyük Maran soyundandır.2 - Aya (kalesi) onun mülküdür.3- Pagya Hiza (dan) buraya çıktığı zaman4 - Seva ayının başlangıcında 5 - O yükseltti(inşa etti) kaleyi 21. yılda.6 - Kayalık ülkede, altın madenli toprakta, Pahu vadisinde.
Yazıt, Tourçaninov'a göre Aşvi Devletinin, zengin altın maden çıkarımı ve altın madeni bulunan sahada palazlanmış yerel zengin krallarla bağlantılı oan gerçek yaşamın bir yanını yansıtmaktadır. Maykop (Mıyakuape) kurganındaki Aşuva Sadz kabilesi kralına ait mezardaki hazinelerde bu zenginliğin önemli bir göstergesidir.
Tourçaninov'un değerlendirmeleriyle yazının Abazaca tercümesi ise şöyledir;
"(1) Ari azğa jelar(r) ah dıuMaranı dinaup(2) Aya abaa iteıup (3) Pağa Hıza daatıtsnı (4) latsamza ahanı (5) daçın abaa aşıkus 21 azı(b) bğanı(hrataılan), hnı(htailan), Pahu adeaçı.
Türkçe tercümesi ile;
Bu Azeg kralı, yüce Maranı’nın soyu(oğlu)dur. Aia kalesi onun mülküdür. Pagya, Hıza’dan buraya çıktığı zaman, Seva ayının başında, 21 yılda (bu) kaleyi Kayalar Ülkesinde, altın bulunan yerde, Pahu vadisinde yükseltti[inşa etti].
Özetle yazıt, Pahu vadisinde Aya kalesi inşaatından söz etmektedir. Bu kale, efsanevi Azeg kralı Mara'nın ( Güneş-Tanrı) nesline aitti.
Şimdi yazıtı bir başka açıdan detaylı şekilde ele alacak olduğumuzda, yazıtta geçen ilk iki ismin Yunan mitolojisindeki Altın Post efsanesinde isimleri geçen Argonatlarla bağlantılı olduğu görülmektedir.Nitekim efsanede Altın Post 'un bulunduğu yer de Batı Kafkasya kıyıları idi. Buna dayanarak da Arganotlar, Altın postu bulmak için bugünkü tarihi Abhazya kıyılarına, Kolhis'e sefer düzenlediler. Efsanede Kral Aiet'in babası Helios'tur, yani Güneştir. Abazaca'da sesli/ünlü harf yoktur. Bu sebeple kitabedeki kral Mrn sözcüğüne "a" sesli harfini eklediğimizde Abazaca'da "Güneş Tanrı" anlamına gelen Maran ya da Amran olur. Bu da eski Abazaların efsanevi kralı Maran'a işaret etmektedir. Keza, Kolhi'ye gelen Grek denizciler de bunu onursal bir ünvan olarak alıp, kullanmışlardır.
Kenti belirleyen ikinci sözcük, A/y/a Kral Aiet’in ismi ile doğrudan ilgilidir. Çünkü "T" eki Abazaca'da sahiplik belirten bir ektir. Bu nedenle de Aiet isminin, " Aya’da doğan”, “Aya’nın oğlu","Aya kentinden gelen" şeklinde yorumlanması da mümkündür. Efsane'ye göre, Aya kenti, Kral Aiet tarafından inşa edilmiştir. Maykop(Mıyakuape) yazıtına göre ise, Aya kenti, Kral Aiet'in babası Hellios hükümdarlığında inşa edilmiştir. Dolayısıyla efsane ile kitabe arasında bu açıdan küçük bir farklılık da bulunmaktadır. Ama her halükarda bu kitabe Argonatlar ve Altın Post efsanesinin tarihi kanıtıdır. Bu durumda da Kral Mrn (Maran) ve Aya isimleri de, Grekler tarafından aynı Nart destanları gibi, Yunanistan'a, Helen dünyasına taşınmıştır. Yine bu taş/kitabe, Kolkhi'nin kültürel ve tarihsel zenginliğini açıkça ortaya koymaktadır. Yine Kolkhi sözcüğü, Abazaca'da " Parça altın memleketi", "parça altınlı ülke" anlamına gelmektedir. Yine Argonatlar seferi efsanesi, M.Ö. 7-8. yüzyıllara ait olarak Odysseia destanından daha eskiye dayandığından, haliyle yazıtın ne kadar eskiye dayandığı da anlaşılmaktadır.Hatta Aiet'in babası Helios'un, Abazaca asıl ismi yazıtta geçtiğine göre yazıt Argonatlardan da daha eskidir.
Paleografik, tarihi ve kültürel veriler ışığında değerlendirildiğinde ise yazıtın M.Ö. 12-13. yüzyıla dayandırmak gerekmektedir. Turçaninov'un verdiği tarihler ışığında, yazıtı bazı komşu ülkelerin yazılarının başlangıç tarihleri ile kıyasladığımızda ise, Gürcü Kralı Parvanar’ın yazısını, Ermeni azizi Mestrop’un M.S. 5. yy.’da geliştirerek, yazının Svanca, Lazca ve Megrelcenin yazımında kullanıldığı bilinmektedir. Yine ilk Türkçe yazılı belgeler Orhun Yazıtları M.S. 7.yy.’a dayanmaktadır. Buna istinaden de bilim adamları ve arkeologlar M.Ö.1300-1200’lere tarihlenen Maykop(Mıyakuape) taşı demek ki, Orhun Yazıtları’ndan da 2000 yıl önce yazıldığını ileri sürmektedirler.
Elde edilen verilerle, Maykop (Mıyakuape) yazıtı M.Ö. 2000’lerde Fenikeliler tarafından kullanılan; “Sese dayalı olan alfabetik yazı grubu” içindedir. Sami yazı türlerinden Fenike yazısının, Yunan alfabesine, dolayısıyla da bütün batı alfabelerine kaynaklık ettiği kabul edilmektedir. Günümüze ulaşan en eski Fenike Yazıtı, Fenike’nin Gebal (Byblos; bugün Elcubeyl) kentinde bulunan M.Ö. 11. yüzyılda Kuzey Sami alfabesiyle yazılmış “Ahiram Mezar Yazıtı”dır. Aynı grupta bulunan Maykop Yazıtının M.Ö. 13-12. asırlara tarihlendiği kabul edildiğine göre, Maykop Taşı’ndaki Abaza Yazısı, modern alfabenin “ata”sı durumunda olan, günümüze dek bulunmuş en eski kaynak olmaktadır. Yine Maykop (Mıyakuape) yazıtındaki yazı karakterlerinin bazıları günümüzde Adıge-Abaza sülale armaları olarak kullanılmaktadır.
Bu yazıtı Kafkasya'daki dil özellikleri ve gelişimi kapsamında değerlendirdiğimizde, bazı araştırmacılar kafkas dillerinin çoğunun, yaklaşık 40'ının ortak özelliklere sahip akraba ve yerleşik diller olduğu görüşündedir. Dilbilim literatüründe Kafkas dilleri genelde İber-Kafkas dilleri diye de tanımlanmaktadır. Bugünkü dilbilime göre, Kafkas dilleri üç gruba ayrılmaktadır, Abaza-Adıge, Nah-Dağıstan ve Kartvel. Son zamanlarda ise Gürcü (Kartvel) dillerinin Kafkas dillerinden olmadığı belirtilmekle birlikte, çok sayıdaki sözcük benzerliklerinin ise diğer kuzeydeki kafkas dillerinin etkisinden kaynaklandığı öne sürülmektedir. Buna istinaden de Kafkas dilleri artık Abaza-Adıge ve Nah-Dağıstan olarak iki ayrı grupta değerlendirilmektedir.Abaza-Adıge grubuna ise, Abazaca-Adıgece ve Wubıhça girmektedir.
Kafkas dilleri arasında sözcük, morfoloji ve fonetik bağlamda ortak özellikler bulunduğu kesinleşmiştir.Bu ortaklığın bölgedeki birlikten mi yoksa ortak bir kökenden mi kaynaklandığı konusunda halen tam bir görüş birliği yoktur. Fakat çoğu dilbilimci bu dillerin aynı kökten geldiği kanısındadırlar. Bu görüşlerini de, diller arasındaki sözcük benzerliklerine, Abaza-Adıge ve Nah-Dağıstan dil grupları arasında sözcük bakımından yaklaşık 700 benzerlik olduğuna dayandırarak Kafkasya'da çok eski dönemlerde bir dil ve kültür birliği olduğunu ileri sürmektedirler. Hatta ortak bir dilin de kullanılmış olması mümkündür.
Bu görüşe göre yine, Batı Kafkasya kıyıları ve özelikle Abhazya, bu kültür ve dil birliğinin oluşumunda başlıca merkezdir ve üst paleolitik çağın erken dönemine ait burada bulunan anıtlar bu görüşü desteklemektedir. Başka bir deyişle, yerleşik Kafkas kökenli bugünkü halkların en eski ataları olan, aynı dil ve benzer kültüre sahip akraba topluluklar bu bölgede yaşamışlardır. Ancak Geç dönem paleolitik çağa ait eserlere ve bulgulara bakıldığında ise Kafkasya kültürleri arasındaki farklılıklar görülmektedir. Yine bu dönemde Kafkasya'da nüfus hareketleri de söz konusudur. Bu nüfus hareketleri sonucunda da Üst paleolitik ve Mezolitik çağlarda Kafkasya'da üç başlıca bölge ortaya çıkmaktadır; Kuzeybatı Kafkasya'da Gubs, Kuzeydoğu Kafkasya'da Çoh ve Güney Kafkasya'da İmeret kültürleri. Bu kültürel farklılık sonraki dönemlerde daha da netleşmiştir. Dolayısıyla bu görüş, Kafkasya'daki dil ve kültür birliğinin bölgenin fiziki ve coğrafi yapısı bağlı nüfus hareketleri sonucu dağıldığını, bu nüfus hareketleri sonucunda da dil birliği dağılarak söz konusu dil gruplarının ortaya çıktığını öne sürmektedir.
Sonuç olarak bu görüşe göre, Maykop yazıtını ele aldığımızda, yazıt M.Ö. 12-13. yüzyıllara,M.Ö. 6. yüzyılda dağılmaya başlayan Kafkas dil ve kültür birliğinin dağılmasından çok daha öncesine dayanmaktadır. Evet , yazıt Abazaca ile çözülebilmiştir, bölgede Abazaların varlığına da işaret etmektedir. Ancak bu yazıtın sadece bir halka ait olarak görülmektense, tüm batı kafkasya halklarının ortak kültürel geçmişine yönelik önemli bir miras olarak değerlendirilmesi çok daha uygun olacaktır. Dolayısıyla buradan Tourçaninov'un neden bu yazıtı, Sovyetler Birliğinde yaşayan halklara ait en eski, metin olması yanında, yazı bilimi açısından da olağanüstü öneme sahip bir metin olarak düşündüğü de anlaşılmaktadır. Hatta Tourçaninov'un bu yazıt ile birlikte Kafkasya'daki buluntuları Abazaca ile çözmüş olması, söz konusu görüşün savunduğu ortak dil kullanımına dayalı olarak, bugün Abazacanın, o ortak dile (proto-Çerkesce de diyebiliriz) en yakın kalmış dil olarak değerlendirilmesini de mümkün kılmaktadır.