UZUNYAYLA MIZIKA VE MIZIKACI KIZLAR




Gece köye yaklaşırken önce düğün evinden ve civarından yayılan yoğun ışık göze çarpar , biraz daha yaklaşınca da düğünün yapıldığı ketten karanlığın içine doğru yayılan belli belirsiz bir mızıka sesi duyulur ki bu sesin büyüsüne ve çekiciliğine kapılmayan çok az çerkes vardır
Uzunyayla çerkesleri Çerkesya ' dan ( Xeku ) Türkiye ' ye geldiklerinde beraberinde getirdikleri el yapımı mızıkaları ( Pşıne ) bir süre kullandıktan sonra 1940 lar civarında Alman yapımı mızıkalar kullanmaya başladılar . Sonradan bu mızıkalar çerkesler ile o kadar özdeşti ki Çerkes Mızıkası olarak bilinmeye başlandı ve o şekilde anılır oldu . Çerkes mızıkaları ( Ape Pşıne ) yuvarlak tuşlu , kimi tek sıralı ( 1эпэ защ1э ) kimide çift sıralı ( 1эпэ т1ыуащ1э ) olup gri siyah ve kırmızı renklerde çekici bir görünüme sahiptir . Bu mızıkalardan bir tane edinmek büyüme çağındaki her çerkes kızının en büyük hayallerinden biriydi . Bu mızıkalar yıllarca Uzunyayla çerkeslerin yaşamında önemli bir yer tuttu , gençler onunla eğlendi , düğünler ve kaşenlikler onun büyülü sesinin yankılandığı ortamlarda yapıldı , atlar bile onun büyüsünden kurtulamadı , onunla at dansı yaptı , ta ki 1970 li yılların ortasına kadar . Her nedendir bilinmez , aniden akardiyonlar mızıkaların yerini almaya başladı ve kısa bir sürede Uzunyayla ' da hakimiyeti sağladı . Mızıkanın ortadan kaybolması ile çerkescenin zayıflamaya başlamasıda ilginç bir şekilde aynı zamanlara rastlar
Uzunyayla çerkes köylerinde bir çok mızıka sanatcısı geldi geçti , bir kısmıda çok ünlü olup bu gün bile halen adlarından söz edilir . Pşınaweler arada bir iki istisna dışında her zaman kızlardan çıkardı . '' Pşınawe Kız '' kavramı , Uzunyayla yı ' Uzunyayla ' yapan özelliklerden birisiydi , her köyde mutlaka bir kaç mızıka ve pşınawe kız bulunurdu . Merzey Sayife , Vakaşe Bıco , Kalmuk Bahaudin , Hapaşe Nadide , Wetey Adibe , Kevser , Besleney Döne bunlardan sadece bazıları..Düğünlerde genellikle iki üç mızıkacı kız bulunurdu , bunlardan biri esas ve en ustası olur , diğerleri ise onu sırası ile dinlendiren yardımcı bir pozisyonda olurlardı ama sabaha kadar tek başına düğün yaptıran pşınawelerin varlığından sık sık söz edildiği olurdu
Merzey Şayife , Uzunyayla pşınawelerin en ünlülerinden biriydi , çok içten ve duygulu mızıka çaldığı söylenir . Sayife o derece ustalıkla mızıka çalarmış ki , nikahı kıyıldığı zaman köyün yaşlıları evlenmeden önce ona son bir kez daha mızıka çaldırarak dinlemek istemişler . Yaşlılar Haşeş de toplanmış , Sahife de mızıkasını alarak görünmeden Haşeş Uja ( Haşeş Antresi ) oturmuş ve onlara son kez kafeler , wıgler çalmış . Bu duygulu mızıka sesi onlara neler hatırlatmıştır bilinmez , Sayife mızıka çalmayı bitirdiğinde çoğunun gözlerine yaşlar dolmuştu
Kalmuk Bahaudin ise Uzunyayla ' nın tek erkek ama çok da ünlü bir mızıkacısı idi . Onu ilk defa 1976 da , ağabeyimin düğününde gördüm . '' Akşam üzeri , Bahaudin ' de düğüne gelmiş '' diye onun gelişi kulakta kulağa yayılmıştı . Gelinin getirildiği günün gecesinde yapılan çok katılımlı esas düğün bizim büyük kette yapılmaktaydı . Düğün başladıktan bir müddet sonra gece yarısını biraz geçe Bahaudin ketin kapıdan içeri girince düğüne ara verip eline iki sıralı siyah bir mızıka verdiler . Bahaudin mızıkayı alıpta alanın ortasındaki bir direğe sırtına verince , önce bir hareketlenme sonrada bunu takip eden bir sesizlik sonrası çalmaya başladı . Bahaudin erkek olmanın da avantajı ile mızkayı çok daha hakim ve körükleri daha bir açarak çalıyordu , düğüne büyük bir çoşku getirmişti , hem çalıyor hemde düğün alanını sürekli dolaşarak heyecan oluşturuyordu . O geceki çoşku ve hareketlilik bugün halen cap canlı olarak gözümün önünde durmakta
Yıllar sonra Bahaudin' in Ankara ' da yaşadığını duyunca hem hatırını sormak hemde eskilerden pşıne çaldırmak için mızıkamızı da alarak kendisini bir arkadaşımla ziyarete gittik . İyice yaşlanmıştı , gittiğimize çok sevindi , biraz oturduktan sonra bize mızıka çalmasını isteyince , '' Biraz rahatsızım , epeydirde elime mızıka almadım , bilmem çalabilirmiyim ? '' diye önce biraz çekingen davrandı ama götürdüğümüz mızıkayı eline verince gözleri parladı . Eski günleri hatırlamış , pşıneyi okşar tarzda elinde dolaştırmaya başlamıştı . Çalmaya başladı ve çaldıkça açıldı , o yaşına ve hastalığına rağmen bir saate yakın kafeden şeşene , oradan şığacegu ve wıneyişeye atlayarak mızıkanın o sihirli gücüne bize tekrar gösterdi
Beştokue Hızır Hapeşey köyünde cami hocalığı yapıyordu . Yıllardan beri köydeydi ve köyden biri gibi olmuştu . Bir sonbahar günü Hapaşe Nuri ' nin oğlunun nikahı için Haşeşde bir toplantı yapılmaktaydı . Karahalka köyüne gidilecekti ve nikah kıymak için ( нэкыхьытх ) bir heyet seçilecekti . Önce grubun Thamadesinin seçilmesi gerekiyordu , '' Hızır senin Thamade olarak gitmeni istiyoruz '' dediler . Hızın önce gitmek istemedi ama ısrar edilince gruba dönerek, '' Tamam giderim ama '' dedi , '' Yusuf ' un şu meşhur beyaz atı varya , işte Remzi gidip o atın kuyruğunu güzelce bağlayacak , gümüş süslemeli eyerini koyacak , güzelce bir süslüyecek ve hazırlayıp bana getirecek , sonra yola çıkmadan önce Nadide mızıkasını alıp kapıya çıkacak , Nadide usta bir mızıkacı idi ve nikahı kıyılacak olan delikanlının kardeşiydi , ben de atımla oraya gideceğim , o bana at dansı (шыгъэджэгу ) çalacak , bende atımı orada onatacağm , yola da ondan sonra çıkacağız ''
Beştokue Hızır o sıralar 70 yaşlarındaydı , '' Hızır sen ne diyorsun , we zi wınağure bu yaşda ne at oynatması , düşüp bir yerlerini kırarsın '' . dediler ama Hızır ' ın başka türlü ikna edilmesi mümkün değildi , '' Tamam o zaman '' dediler . Hızır grubun Thamadesi olmak üzere beş atlı hazırlandı , grup önce Nadide ' evinin önüne geldi , dediği gibi Nadide mızıkasını alarak kapıya çıkıp at dansı çaldı , Hızırda atını oynattı , sonra da nikah kıyılmak üzere Karahalkaya doğru yola çıkıldı .