ÇERKESLERDE ANLAŞMAZLIKLARDA ÇÖZÜM USULLERİ


İnsanın içinde yer aldığı toplumsal yaşamı oluşturan, toplu şekilde yaşayan farklı kişilerin aralarında kurdukları ilişkiler ve birbirleriyle olan karşılıklı etkileşimdir. Bu durum bir arada yaşayan insanların farklı sosyal, kültürel yapılarını da beraberinde getiriyor ve çatışmalara sebep olabiliyor. Bu yazıda Çerkes (Adığe) söylencelerinde geçen farklı karakterlerin aralarındaki çatışmaların çözüm yöntemlerini anlatmaya çalışacağız.
Doğrudur, bizim söylencelerde çok sık rastlanıyor “Nart onuru”,Adıge onuru” diye kahraman kişilerin ona mecbur edildiği. Ancak bu değerler dışında söylencelerimizde başka bir xabze de işliyor: Birbirleriyle çekişme, çatışma içerisinde olan taraflar açıktan birbirlerini yenemeyeceklerini anladıkları zaman entrika, hile ve kurnazlık devreye giriyor.
Daha eski dönem olduğu için mitolojiden başlarsak bahsettiğimiz çözüm yöntemlerini Yınıjler (devler) bulmaya çalışıyorlardı. Nartlar ve devler Sosruku’ya karşı gelecekleri zaman birlikte işbirliği yapıyorlardı:
“Ancak açıkça karşısına çıkıp kheue -neue, (vuruşarak) , xet’e- xese (rakibi yere saplama) veya keskin kılıç darbeleri ile Sosruko’yu Nartlar da devlerde öldüremeyeceklerdi, Nart ülkesinde ne kadar büyücü varsa hepsini bir araya toplayıp Sosruko’nun ne şekilde öldürebileceklerinin çaresini buluyorlar… “ [1; II; 278]. Başka bir olaya göre, Sosruko’nun sırlarını deşifre etmek devlerin düşüncesidir. [2; 72].


Bahsettiğimiz motiflerin Nart destanlarında daha da çok gelişmiş olduğu görülüyor. İlginçtir ki, kahraman ve cesur karakterlerin hile, entrikaya başvurmaları, böyle bir duruma düşmeleri nedeniyle onları ayıplayan küçümseyen kimse olmadığı gibi başlarını da dik tutarlardı: Sözgelimi Sosruko xabze kurallarına uyan Totreş ile alay ediyor. İlk karşılaşmalarında çarpışma sırasında kendi isteğiyle süre istiyor, ikinci karşılaşmalarında ise kendisi Totraş’ a süre vermesi bir yana küçümseyip, alay ediyor: ”deli oğul yok olasın!” diyor. [1; II; 117].
Birkaç olayda görüldüğü gibi, kahraman karakterlerin hile ve entrikaya başvurmuş olsa da Tanrılar onlara sırtın dönmüyor ve aynı zamanda hem koruyorlar hem de destek veriyorlardı. “Sosruko bir entrika aklına getiriyor. Tanrıya dilekte bulunup, dileğinin kabul görmesini bekliyor" [1; IV; 202]. Başka bir örnek : “хet’e-kese karşılaşmalarında tanrı yardım etmiş olmalı, devi uyluk kemiğine kadar yere sapladı. " [1; VII; I59].
Açıkça görüldüğü gibi, Sosruko düşmanlarını yenemeyeceğini anladığı an hile yöntemine dönüşüyor. Tekstlerde görülen mantığa göre değerlendirilirse, bu çaresiz mutlak başvurulan bir yöntemdir, Hem de ayıplanacak bir durum değildir. “Sosruko güçlü kuvvetli Çelehset’i yenebilecek durumda değildi. Onun için hemen hileye başvuruyor. Ölü taklidi yapıp yola yatıyor.” [1; IV; 207].
Nartlar kendi kötü niyetlerini gerçekleştirebilmeleri için çoğu zaman kâhin, büyücü ve falcılarla görüşürlerdi. [2; 73] Büyücüleri hazırlıyorlardı: “ Sosruko’nun yok edilmesi için, her kılığa girebilen bir büyücü kadından destek istediler” [2; 73]. Bazı anlatılan olaylarda büyücüler Nartlara ücret karşığı çalışırdı. “… öldürtürse, yedi defa her isteğini yerine getireceklerdi” " [1; II; 24I].
Takip ettiğimiz motifte Sosruko’nun gelişme döngüsüne baktığımız zaman öncelikle karakter görüntüsü yaratıcı, fikir üreten (kültür kahramanı) olarak görüyoruz. Sosruko’nun düşündüğü oyun olarak süregeliyor. “pşıze zıkhe” sayı sayma oyunu. Bu hileli oyunun kuralı : sayarak “yirmi” sayısı kime isabet ettiyse öldürülürdü. Bunu her zaman düşmana isabet ettirmek gerekiyordu. Sosruko bu oyun yöntemiyle atlı grubunun tamamını yok etmişti. [3; III; 171].
Diğer yönden belirtmek gerekirse, motifin içinde Badinokue’nin döngüsü geniş bir şekilde “işliyor”. Nartlar Badinokue isminden hiç hoşnut değillerdi. Bunu belirleyici sıfat “kıskanç nesne” [2; 92]. Olaylarda net olarak görünüyor, Nartların bu cesur ve kahraman için niyetleri : … “Bunu yiğitlik ile yok edemeyiz, bir hile yöntemi düşünüp yenmezsek” [1; III; 171].
Yine örnek: “ …çabuk meremejeyi doldurun zehirli yılanı içine atın, onu bu gün yok etmezsek Nartlar yok olmuştur” [1; III; 171].
Baterez ile Nartlar arasındaki anlaşmazlık da bahsettiğimiz düşünceler üzerinden yürüyor. Nartlar, kahraman ve cesur Baterez’e güçleri yetmeyeceğini anlayınca hileye baş vuruyorlar. “ Nasıl yok edebileceğimizi düşünün!” Nartlar Baterez’in annesine yakınlaşıp cesur yiğit adamın zayıf sırlarını öğrenmeye çalışıyorlar.
Baterez’in faaliyetlerine bakacak olursak, kendinden güçlü, kuvvetli olanlara karşı hile yöntemlerin peşine düşüyor: “Birinde,Marıkue’yi kandırarak yeniyor. [1; IV; 150-151], Diğerinde arkadaşının yardımıyla iki kişi bir kişiyi yeniyor”[1; VII; 32].
Nart destanların içeriğindeki diğer kahramanların yok ediliş şekline baktığımızda, bu olaylara bakış ve uygulama şeklini tam olarak görebiliyoruz : “.Masum dürüst adamın öldürülmek istenmesi” [1; III; 4] (Totreş’ten bahsediliyor.Tsı.A.)
“Verzemeg’i öldürmekten korktukları için inkarcılıkla yok etmeyi düşünmeleri” [1; IV; 29].
Nartlar Hımış’e aniden saldırıp öldürmeyi göze alamıyorlardı, …”Hile yöntemiyle öldürmeyi fırsat kolluyorlardı.”[1; II; 41].
“Öldürmekten başka çaremiz yok, silah ile öldüremeyiz” – diyerek, Badin’i zehirleyip öldüreceklerini, Nartlar kendi aralarında anlaştılar” [1; V; 119].
“ Hile yöntemi olmazsa, Buna yiğitlikle bir şey yapamayız” (Kanj’ın oğlu Şauey )Tsıpına A.) [4; II; 231].
Nart destanlarında ve mitolojide açıkça görüldüğü gibi anlaşmazlıklar bir kalıp çerçevesinde gelişiyor: Kahraman kişiler düşmanlarını yenemeyeceklerini anladıkları an, sinsice hile ve entrika yöntemine dönüşüyorlar. Bu çözüm yöntemi kahramanların dünyadaki yaşam şekline uygun ve bir şans olarak görülüyordu. Halk söylencelerinde çok bahsedilen savaşçı, insanlık, adamlık onur değerlerine de uygun olduğunu benimsiyorlardı.
Takip ettiğimiz bu görüntüleri biraz daha açmak amacıyla Nart destanlarından sonra gelen dönemdeki olay ve hikaye türlerine mutlaka bakmamız gerekiyor. Neden derseniz, öncekilerine göre buradaki hikaye ve karakterlerin yaratılışı daha gelişmiş, daha sosyalleşmiş, bir gövde bulmuş olarak görüyoruz.
Öncelikle söylemek gerekirse, önceki söylence türlerine göre buradaki karakterlerin dünyadaki sosyal yaşam anlayışları, iş yapma yöntemleri, düşünceleri, kahramanlık, yiğitlik özelliklerinin yorumlanması açısından öncekilerine benzersizlikleri daha fazladır.
Birkaç örnek:
- Andemırkan, dikkatsizce davranan düşmanına arkadan saldırıyor[4; II; 264].
- Hejebejame avlanma bahanesiyle Kanibolet Andemırkan’ı süt kardeşler olmasına rağmen infaz yerine götürmesi[4; II; 235].
- Kuiytsık’uok hiç kabahati olmayan düşmanının küçük kardeşini kesiyor[4; II; 284].
- K’efış’ler düşmanlarının Annesini yolda yakalayıp yüzünü çiziyorlar[5; 205].
- Esh’ehokue kardeşler yılda bir defadan başka içki içmezlerdi. Düşmanları da buna hazırlanarak acımasızca öldürüyorlar[4; II; 171].
- Julat’ta (yer ismi) yemin edip, oklarını kırmış olmalarına bağlı kalmayarak Hatohşokue Şujey’i uyutup öldürüyor[6; 117
Efsanelerin içeriğinde bu şekilde çok örnekler vardır. Ancak, destekleyici olarak şunu söyleyebiliriz: 
Bu türden bahsettiğimiz anlaşmazlıkların çıkış noktası olarak mitolojide ve eposta oluşan olaylar burada uygulanmaktadır. Karakterlerin bu şekilde çıkış noktası arama yöntemleri sosyal yaşamın bir görüntüsü olarak, efsane nesir yazıların bir kısmının asıl konusu ve psikolojik doğası haline gelmiştir.
Bilim adamlarına göre bunu nedeni, karakterlerin pozitif davranış formatı ile halk gelenek, göreneklerinin farklı olmasıdır.
Bilim adamların hatırlatması: Efsaneleri uygulayanlar ile dinleyenler arasında bir xabze işliyor.- Kahraman yenilgiye uğratandır. Onun yenilgiye uğrattığı, kendisinden güçlü- kuvvetli ise yenme şeklinin bir önemi yoktur. Sinsice ve hile yöntemi ile de olsa güçsüzün güçlüyü yenmesine, efsaneyi uygulayanlar ile dinleyenler mutabık kalıyorlar[7; 100-101].
Bahsettiğimiz motifte Aralarında anlaşmazlık olanların barışmaları da bir seçenektir. Barış yöntemlerinin en başında sütkardeşi olmanın ve karşılıklı yemin etmenin geldiği söylenebilir. 
“K’efısh’ın iki oğlu Esh’eno iki kardeşin annelerinden süt emdirdiler. Öyle olmasa idi kolay anlaşamayacaklardı” [4; II; 154]. Hangi halk olursa olsun sütkardeşliği olması kan bağı akrabalık sayılır. Eski insanları bir arada tutanların başında akrabalık ilişkileri gelirdi.
Yaşamın gelişme göstermesiyle birlikte, önceden olmayan sosyal ilişkiler oluşmaya başladı. O yeni ilişkiler, etkileşimler barış ortamının sağlanması için ortaya çıktı. Onlardan biri de aynı anneden süt emme, süt kardeşliğidir. “Yeni oluşumlar insanların sosyal ilişkilerinde, davranışlarında bir değer ölçüsü olmuştur. Bu nedenle aynı anneden sütü emen aynı anne karnından doğmuş sayılıyor” A.M.Hazanov[8; 107].
Yukarıda yazdığımız gibi, kişiler ve gruplar arasındaki anlaşmazlıkları karşılıklı yemin ederek barış ortamının sağlandığı efsanelerde anlatılmaktadır. Tekstlere göre yemin etmenin iki alt yapısı vardı: Birincisi
Mecusi inançlarına göre yapılan yemin. Diğeri İslam inancına göre Allah ve Kuran-ı Kerim adına yapılan yemindir. 
Vereceğimiz örneklerde bir zamanlar her ikisi de uygulanıyordu: ….” Hamel’ı( Küçük Kuran-ı Kerim) alarak annesinin gözü önünde üçü de karşılıklı yemin ettiler. …. Jankat kadının anne sütünü emdi[4; II; 179].
Daha sonraları sütkardeşlik terk edilerek, F’ıtsağe (siyahlık) kutsallığı adına karşılıklı yemin ettiler : “Hamel’i çıkarttılar karşılıklı yemin ettiler. “Biz bu dünyada var oldukça bir anneden doğmuş iki kardeş gibi yaşayacağız”[4; II; 160]. 
Akıl hocası, bilge insan Kazanıko Jebağı Çatışan düşmanlar arasına kan davası oluşmaması için çaba gösterdi. Öncelikli birkaç kural belirlediği, Çerkes (Adıge) rivayetlerinde anlatılmaktadır.
- Kan davasını kan bedeli olarak değiştirilmesi,
- Pşılar (prensler) arasındaki kan davalarına son verilmesi, öldürülenin oğlu, öldüren tarafından sahiplenip yetişkin olana dek bakması,
- Kocasını aldatan kadının öldürülmesi yerine boşanması,
- Baştan önce şapkanın getirilmesi [9; 149].
Sonra, efsanelerde karakterlerin anlaşmazlıkları çözme şekline bakacak olursak. Tekstlerde görülen olayların gittikçe yaşama daha yakın olduğu görülüyor. Efsanelerde yeni oluşumlar ortaya çıkıyor: Tek başına bireysel düşünceye sahip karakterler ortaya çıkıyor. O zamana kadar karakterlerin düşünceleri ile yöntemleri önceki olayları, gelenek görenek olarak koydukları kuralları takip ederek şimdi söylediğimiz gibi kendi bireysel düşüncesiyle her türlü konuyu düzenliyordu.
Bu efsanenin büyük adımıdır: Yaşamın kendi yaşam görüntüsüne uygun kurulması, sosyal yaşamda genel bir psikolojik benzerlik olmayıp her birinin hal-hareketlerini gösteriyor. Bu da efsanelerin içeriğinin bireysel kişilik üzerinden oluştuğunun işaretidir.
“Hafta boyunca düşündü o konuyu. Sonunda öyle bir savaşı atlılarının benimsemediğini görünce, Hatohuşoko Mısost’e saldırmayacağına karar verdi”[10; 75].
“Boletıko bir an düşünür-taşınır, önce kendisinin yanlış davranmış olduğunu, hem de Bağ’ın kötü bir adam olmadığını. “O zaman haksız olan benim affet”, -diyerek atının yönünü çevirip gitti” [II; 95].
Bu örneklerde fark edilmemiş olması mümkün olmayan bir konu bulunmaktadır: 
Efsanelerde kahramanlar, bireysel olarak olayları uygulama-yönetme- tek kişilik düşünce psikolojisi olarak oluşmuştu. Ancak karakterlerin gitgide gelişme gösterip sosyalleşmesi, düşüncelerinin rehber haline gelmesi sosyal yaşamın içerisinde Xabze olarak yer aldı.
Söylediğimiz gibi, efsaneler gerçek yaşama yaklaşan büyük adımlardır.