Bir gün Nart Badınokue hayvanlarını otlatırken bir Çerkes Prensi(Pşı)’nin tarlasına zarar verir.Pşı büyük bir öfkeye kapılır.
-“Nasıl korkmaz bir çoban parçası, bana zarar verebilir?”
olay büyür,Nart kurultayı toplanır. Nart Badınokueden olayı anlatmasını isterler.Nart Badınokue şöyle konuşur.
-“Yağmur sonrası idi, önümde rengarenk bir gökkuşağı belirdi, ona daldım, bakıp seyrederken bir ses duydum, bana sesleniyordu.Sesen yerine vardım Adıyukh yere çakılmış duruyordu.Bir yandanda debeleniyordu.Ne oldu, derdin ne? diye sordum şu cevabı verdi.”Yüzüğümün kaşını temizleyip yağmur sonrası yüzüğümün kaşı ile ışıklar saçarak eğleniyordum.Karşı yamaçta yaşayan aç gözlü pşının kızı yüzüğümle yaptığım gökkuşağının bir ucunu yakalayarak kendi kazanlarına kulp olarak taktı.Onun için toprağa çakılmış gibi ayrılamıyorum.Yüzüğümü de kurtaramıyorum dedi.Bunun üzerine gökkuşağına kemendimi takıp çektim, yeri göğü sarsan dev kazanın gürültüsünden ürkün hayvanlarım Prens’in arazisine girdi, suçlu olan Prens ve kızıdır.Zira bu gökkuşağını çalmak için kızını öğütleyen Prens’tir.
Yaşlı Pşı bunu kabullenemez:
-“Yalan söylüyor, koca kazana nasıl bir ışık kulp ile kaldırabilirmiş, inanmayın”
Topluca olay yerine giderler, Adıyukh’un yüzüğünden yansıyan ışıkların Prens’in ordusunu doyurmak için kullandığı kazana çivilinmiş ve kulp yapılmış olduğunu görürler.Badınokueye –“Haydi kaldır” derler.
Badınokue kemendinin bir ucuna bir çapa takıp dağların sivri kayalıklarına fırlatıp tutturur, ucunu gökkuşağına bağlayacak şekilde tutturup düğümler.Kemendi çekip kazanı yerinden oynatır.Havaya kaldırır.Kazanın elden gittiğini gören cimri Pşı bağırarak kazanın altına gelir.Kazanın ağırlığına dayanamayan kement kopunca Pşı kazanın altında kalır ve ölür.