HATKHI OĞLU KOÇ'ASÇerkeslerin Nart ve Aydemirkan destanları gibi yiğitlik üzerine söylenmiş destan şarkı ve öyküleri vardır.Bunlardan biri de,Şapsığ,Hatukay ve Kabardeylerin Karadeniz,Kerç Boğazı,Azak Denizi kıyılarında ve Kırım'da bir arada yaşadıkları bir dönemde,en az üçyüz yıl önce yaşamış olduğu sanılan Hathı oğlu Koç'as (Hatxım yıko Koç'as)'tır.Ünlü Adıge araştırmacı yazar1 Şaban Kube (1890-1974) tarafından derlenmiş olan bir şarkının Türkçe çevirisini sunuyoruz:
Kampına bir bir,
Sevmediğimi de,
"Haddini bil,yoksa,
"Benim kör kurşunum,yedi çarşamba (2),
Hathıların küçük Koç'as'ı,eyvah,
Olmayacak bir yerde avlanıyor.
Kampını,eyvah,Ajıpsı deresi yanına
Kurmuş bulunuyor.
Kampına bir bir,
Genç arkadaşları da geliyorlar.
Koç'as'ın av kampında,
Lezzetli geyik eti boldur.
Ama geyik avlanmakta olduğunu
Beylerin en acıması da duyar.
Duyar duymaz,av kampına doğru,
Yola koyulur.
Beyin gelmekte olduğunu,
Koç'as'ın köpekleri anlar.
Koç'as da işin farkına varır,
Islıkla arkadaşlarını uyarır.
Eyvah,bu Koç'as'ın ıslığı,
Çağırıyor bizi,derler.
Koç'as yüksek bir ağaca çıkar,
Atlıların gelmekte olduğunu görür.
"Konuk desem fazla,
Ordu desem az bunlar".
Yiğit olan için er günü,şimdi,
Silah kuşansın.
Direnmek istemeyen ise,
Ormanın karanlığına sığınsın.
"Direnemeyiz,Koç'as,
Bu iş bize göre değil".
"Peki,gidin öyleyse,sorarsa babam,
Bir kısrak sürüsü getirip gelecek dersiniz.
İnanmazsa size,leş kargalarının
Üşüştüğü yere gitmesini söylersiniz".
Birazdan,başlarında azılı bey,
Atlılar da yetişiyorlar.
Hathıların Koç'as'ı renk vermeden,
Karşıladı onları.
"Koç'as,zorluk çıkarma bize,
Hemen atla atımın arkasına (1),dedi bey.
"Doğdum doğalı at terkisine binmeyi,
Hiç sevmemişimdir.
Sevmediğimi de,
Bütün bir Şapsığ ülkesi bilir.
Aç iseniz eğer,
Buyrun bu küçük çardağıma.
Yolu soruyorsanız eğer,
Bu yol sizi aşağı götürür".
"İşi lafa boğma Koç'as,
Hadi atla atımın terkisine".
"Haddini bil,yoksa,
Yeri öptürürüm sana".
"Kör kurşunundan,çürük barutundan
Korkacağımı mı sandın sen".
"Benim kör kurşunum,yedi çarşamba (2),
Yüreği ile dökülmüştür.
Çürük barutumu ise,
Karadeniz'deki koca gemiler bile selamlar.
Yerecıbej'ıme (tüfeğime) gelince,
İlkbahardaki gök gürüldemesi gibi gürülder".
Ardından Çerkes (K'ahe) beyi,
Gümbürdeyerek atından yuvarlanır.
Beykol (bey kulu) sürüsü ise,
Vah vah diyerek,deri kamçılarıyla kendilerini dövüyorlardı.
Koç'as (Къок1ас),Adigeler arasında anlatılan,yaklaşık üçyüz yıllık bir halk öyküsü (destan).Şiir ve düz anlatım biçimleri vardır.Bir anlatıya göre,öykü şöyle özetlenebilir: Şapsığdiyarından özgür bir avcı olan Hatkhı oğlu Koç'as (Хьатхы икъо Къок1ас) ile Hatukay beylerinden (пщы) Devay Pşıkhafe (Дэуай Пщыхафэ) arkadaştır.Birgün Pşıkhafe,ganimetlerle birlikte yağmadan döner.Bu arada bir kağnı arabasındaki bir kafes içine konmuş iri kıyım bir delikanlı da getirilmiştir.Koç'as beye dönüp,"Bu denli iri ve güçlü-kuvvetli biri nasıl olur da böyle bir kafese girer?" diye sorar.Bey de,böbürlenerek ve uluorta,"Koç'as,sen onun düştüğü durumu bir bilseydin ve sen de o duruma düşseydin,tıpış tıpış aynı kafese girerdin" karşılığını verir.Bey'in bu tür konuşması karşısında,Koç'as kızar,"Beni kimse öyle bir kafese sokamaz,buna sen dahil,kimsenin gücü yetmez" der.Tartışma,giderek atışmaya,sonunda da inatlaşma ve boy ölçüşmeye (л1ышъхьэ зэтэх)dönüşür.
Koç'as,Pşıkhafe'ye istediği yerde karşılaşmaya hazır olduğunu söyler.
Çok geçmede Pşıkhafe,silahşörleri (оркъ/ "verk"leri) ile birlikte Koç'as'ın av kampına doğru yola koyulur.Akşam üzeri bir toz bulutunun kampa yaklaşmakta olduğunu görürler.İçlerinden biri bir ağaca çıkıp gelenlere bakar,ardından "Koç'as,der,gelenler var,konuk desem fazla,ordu desem az".. Derken birazdan Devay Pşıkhafe,yetişir,Koç'as'ın yanındakilerin çoğu ormana kaçar.
Pşıkhafe,Koç'as'a,"Sana bir şans tanıyorum,hadi bin terkime,seni prensese (guaşeye) götüreyim,seni kölesi mi yapar,ne yapar,artık onun bileceği şey,haydi atla arkama" der.Bu tür bir konuşma özgür bir Adıge'nin kaldırabileceği birşey değildi.Koç'as da,"Pşıkhafe,ben,at terkisinde götürebileceğin kişilerden biri değilim,bunu iyi bil,bilmiyorsan,evindeki güzel prensesine sor,o bunu iyi bilir" karşılığını verir.Bu sözler karşısında çılgına dönen bey,"Vurun şu köpeği" diye kolunu kaldırır.Böylece Koç'as'ın beklediği fırsat eline geçmiş olur ve bunu hemen değerlendirir,zırh kuşandığı için vurması olanaksız gibi olan beyi,şimdi kol yeninden gönderdiği tek bir ok ile,yandan,tam kalbinden vurur.Adamları hemen beyin başına toplanırlar,ama Bey ,"Beni bırakın,bana bunu yapan şu kancık köpeği gebertin!" der ve ölür.Beyin adamları da,sert bir çarpışma sonunda, Koç'as'ı ve yanındaki iki kişiyi öldürürler.
Beyin ölüsü,köyüne götürülür ve büyük bir törenle bakırdan yapılma bir yığma mezara (гъоплъэ бэн) defnedilir,Koç'as ise sıradan bir toprak mezara gömülür.Bir süre sonra, Pşıkhafe'nin, güzelliği dillere destan karısı (Гуащэ) bir rüya görür;rüyada Koç'as prensese görünür,Koç'as:"Guaşe"der,"Ben yiğitlikte Devay Pşıkhafe'den daha aşağı biri miydim?Ona bakır mezar yaptırdınız,beni ise toprak bir mezara gömdünüz" der.
Bunun üzerine prenses,Koç'as için de bir bakır mezar yaptırır ve adına ölü yemeği (хьадэ1ус) dağıtır.Adıge dram yazarıİbrahim Tsey'in (1890-1936),konuyu işleyen dört perdelik dramı "Koç'as" (1929) da ünlü bir yapıttır (Koç'as dramı ve öyküsünün bir değerlendirmesi için bk.Kazbek Şeş'e [Шэш1э Казбек],Uyuşmazlık ve Çözümü [Adıge Dramaturjisinin Sorunları],Kafkasya Kül.Der.,sayı 45-46).
Destandan (Abadzeh lehçesinden) değişik bir derleme şarkı çevirisi:
HATKHI KOÇ'AS (ХЬAТХЭ КЪОК1АС)
Hatkhıların küçük Koç'as'ı,Eyvah,(-olmayacak yerde-) avlanıyor./Av kampını da ne yazık ki,Ajıpsı (Ажъыпсы) Irmağı kenarına kuruyor./Av kampına,Genç arkadaşları da geliyorlar./Koç'as'ın kampında,Semiz geyik eti eksik olmaz./Ama (-kendi alanında-) geyik avlandığını,Beylerin en zalimi de haber alır./Haber alır almaz,Bir grup atlıyla yola koyuluyor./Bey'in gelmekte olduğunu,Koç'as'ın iki köpeği anında farkediyor./Yerinin öğrenildiğini Koç'as da anlıyor,Durumu ıslıkla arkadaşlarına bildiriyor./Eyvah,bu ıslık Hatkhıların Koç'as'ının,Çağırıyor olmalı bizi diyorlar./Ağaca tırmandığında,Koç'as,Atlıların gelmekte olduğunu görüyor./"Konuk desem fazla,ordu desem az bunlar" diyor./Er olanlar,silahlarını kuşansınlar./Eğer kalmayacaksanız,Karanlık ormana dalın./"Kalamayız burada,Gidelim Koç'as" diyorlar/"Siz gidin,babam sorarsa eğer,At sürüsü getirip dönecek dersiniz".İnanmazsa size,Leş kargalarının toplaştığı yere gitmesini söylersiniz"./Birazdan,ne yazık ki,Başlarında Bey,atlılar yetişiyorlar./Hatkhıların Koç'as'ı,yine de,Efendice karşıladı onları./"Bize zorluk çıkarma,Koç'as,Hemen atla terkime!" dedi bey./"Doğduğumdan beri,At terkisine binmeyi hiç sevmem./Sevmediğimi de,Bütün bir Şapsığ diyarı bilir./Acıktıysanız eğer,Buyurun bu küçük çardağıma./Yolu soruyorsanız eğer,Aşağıya giden bu yolu izleyebilirsiniz"./"Lafı uzatma,Koç'as,Atla hemen atımın terkisine."/"Daha ileriye geçecek olursan eğer,Yeri selamlatırım sana"./"Senin kör kurşunun,Çürük barutun işlemez bana"./"Benim kör kurşunum, Yedi Çarşamba (-deyim;sağlam anlamında-) yüreğiyle dökülmüştür./Çürük barutumu ise,Denizdeki koca gemiler bile selamlar./Tüfeğime gelince,İlkbahar gök gürültüleri gibi gürülder"./Ardından,K'akhelerin (К1ахэ-Çerkes) zalim beyi,Gümbürdeyerek atından yuvarlanır./Beykol sürüsü (-bey kulu,köleler-),vah vah diyerek,Deri kamçılarıyla dövünüyorlar (Kube Csaban [К1убэ Шэбан],Adighe Folklor-II,NewYork,1963,No.45;Şarkının başka bir Türkçe çevirisi için bk.N.Karbeç;Hathı Oğlu Koç'as,Uzunyayla.Com).
O,"Geyikleri gök gürüldemesi gibi bağırtan,Ejderhaları çığlık çığlığa bırakan-Koç'as" idi (Hatkhıların Koç'as'ı şarkısından/"Хьатх я Къок1асэ иорэд",A.M.Гадагатль,Героический эпос НАРТЫ и его генезис[Yiğitlik Destanı Nartlar ve Kökeni],Краснодар,1967,s.147).