Kuzey Kafkasya günümüzde oldukça karmaşık bir hal almıştır. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya çıkan güç boşluğu ve akabinde yaşanan çatışmalar bölgenin en önemli sorunudur.
Rusyanın Kuzey Kafkasyayı
bir köprü olarak görmesi ve ona göre şekillendirdiği dış politika
doktrinleri, Kuzey Kafkasyadaki çatışmaları daha da
şiddetlendirmektedir. Dolayısıyla hem iç hem de dış kaynaklardan
beslenen problemlerin aslında en temelinde etnik parçalanmışlık
yatmaktadır. Kafkasyalılar her ne kadar birleşme eğilimi gösterseler de
etnik parçalanmışlık bu birleşmeyi engelleyen en büyük sebep olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Kadircan Kaflı Kuzey Kafkasya halklarını beş ayrı sınıfa ayırmaktadır.
- Kartevelyen Grubu: Gürcü, Kevsur, Pşav, Tuş, İmiret, Svan, Guri
- Çerkes Grubu: Adige, Abhaz, Abaza, Şapsuğ, Natukay, Kabardey
- Oset Grubu: Tagavur, Digur, Kurtai, Alakir
- Çeçen Grubu: Çeçen, İnguş, Kalgay, Kist, Karabulak
- Lezgi Grubu: Kuil, Agul, Rotul, Tabarasan, Arçın, Gazikumuk, Dargi, Kumaçi, Didu, Avar, Andi
Kaflı, bu
sınıflandırmasıyla Turan ırkının Kafkas halkı olmadığını belirtmiştir.
Ancak birçok yazar tarafından Kumuklar, Karaçay-Malkarlar ve Nogaylar
Kafkas halklarından sayılmaktadır. Bu açıdan ben çalışmamın temelinde
daha genel bir sınıflandırmayı göz önüne almayı uygun gördüm.
İsmail Berkok, kuzey Kafkas halklarını genel olarak üç etnik gruba ayırmaktadır.
- Kas Irkı: Adigeler, Abhazlar, Çeçenler
- Ari Irkı: Osetyalılar
- Turan Irkı: Kumuklar, Nogaylar, Karaçay-Malkarlar
Berkokun bu genel sınıflandırmasının ardından teker teker Kuzey Kafkasya halklarını açıklamakta yarar vardır.
1-Abhazlar
Abhazlar Kuzey Kafkasyanın
Batı Kafkasyalı halklarındandır. Abhaz-Abazalar güney ve güney-doğudan
Gürcülerle, kuzey-doğudan Svanlar, Karaçay-Malkarlar ve Kabartaylar ile
komşudurlar. Kuzeyden ise Besleneyler, Abzahlar ve Ubuhlar ile
çevrilidirler. İki ana kitleye ayrılmaktadırlar: Abhazlar (kendilerine
Apsuva derler), Abazalar (Abazinler, kendilerine Aşuva derler).
Abhazlar, Karadeniz kıyıları boyunca İngur Nehri'nden, Adler'in ötesine
ve hatta Soçi yakınlarına kadar uzanan kıyı şeridinde ve İngur Vadisi
boyunca iç kesimlerde oturmaktadırlar. Belli başlı oymakları beş
tanedir; kıyı boyunca kuzeyden güneye doğru Ciget (Ziget)ler, Abzıblar,
Ahçipsular (Ahçipsa). İç kesimlerde ise kuzeyde Zamballar (Hırps veya
Tzaballar), güneyde ise Aybğalar vardır. Abazalar ise, Kuban'ın
kaynaklarına yakın olan bölgede ve yukarı boylarında oturmakla birlikte
iki ana boya ayrılırlar:
I- Tapanta (Altı Kesek Abaza): İsimlerini beylerinden alan altı gruba bölünürler. Dudaruk, Lo, Kliiç, Kyeç, Biberd ve Cantemir.
II-Şkaraya (veya Aşkar): Yedi oymakdan meydana gelir: Mudavey, Kazılbeğ, Şegerey, Tam, Başılbeğ, Barakay ve Bağ.
2-Adigeler
Adigeler, kuzey-batı
Kafkasya'nın yerli birçok kabilesi tarafından kullanılan bir isimdir.
14. yüzyılda kuzeyde Kuban ve doğuda Laba nehirleriyle, güneyde Abhazyan
kabileleri ve batıda Karadeniz'le çevrili bölgeye yerleşmişlerdir.
Adige esas olarak Çerkezlerin milli isimleridir. Bu nedenle Çerkezler
kendilerine Adige demektedirler; ancak Türkler ve Ruslar Çerkez,
Avrupalılar ise Circassien olarak isimlendirirler. Adige Aet-He yani
güneşe ait olanlar anlamına gelmektedir. Kas ırkının önemli üyesi olan
Adigeler, kendi aralarında Abzax, Ademey, Besleney, Kerkeney, Hatukay,
Grivin, Jane, Kemuguy, Mehoş, Netxoş, Sapsığ, Kabardey, Wubih ve
Yecerkuay soylarına ayrılmaktadırlar. Adigeler, bugün Adigey Özerk
Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. Ancak Kuzey Kafkasyanın diğer
cumhuriyetlerinde de dağınık halde yaşayan Adigeler çoğunluktadır.
Adigelerin bir kolu olan Kabardeyler Kabardey-Balkar Cumhuriyetinde,
diğerleri ise Karaçay-Çerkez Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar.
3-Çeçen-İnguşlar
Kendilerine Nohçi diyen
Çeçenler komşuları tarafından Miçikis (Kumukça), Burtel (Avarca), Şeşen
(Kabardeyce) gibi isimlerle anılmaktadırlar. Nohçi genel adıyla
Çeçenlerden bahseden ilk yazılı kaynaklar M.Ö. 4-3. yüzyıllardaki
Ermeni, Gürcü ve Roma-Yunan kayıtlarıdır. M.S. 1. yüzyılda Alan Kavimler
Birliğine katılan Çeçenler, zamanla orta ve kuzey-doğu Kafkasyada
çoğalmışlardır. Çeçenler, İnguş ve Tuşlarla birlikte Weynah halkını
oluşturmaktadırlar. İnguşlar, Çeçenler ve Tuşlar aynı ırktan
gelmişlerdir ve aralarında etnografik farklılıklar bulunmamaktadır.
İnguşlar kendilerine Ğalğay demektedir. Weynah halkının üçüncü kolunu
oluşturan Tuşlar, nüfusça çok küçük bir topluluktur ve genellikle
Kafkasların güney kesiminde yaşamaktadırlar.
4-Karaçay-Malkarlar
Karaçay-Malkarlar
Kafkasya'nın yerli halklarından sayılmaktadırlar. Karaçay sözü, yazılı
kaynaklarda ilk olarak 1699 yılında geçmektedir. Bu tarihte, Moskovalı
F. Elçin ve P. Zaharev adlı elçiler, Gürcistana giderken, Karaçay
bölgesinden geçmişler ve bir süre Karaçayda konaklamışlardır. Ancak
onlar yazdıkları raporda, Karaçaydan Gürcistana geçerken hangi
güzergahı kullandıklarını belirtmemişlerdir. Bu nedenden dolayı 17.
yüzyıla kadar Karaçay-Malkarlıların tam olarak nerede yaşadıkları
bilinmemektedir. Kuzey Kafkaslardaki varlıkları İskit ve Sarmatlara
dayanan Karaçay-Malkarların tamamı Sünni Müslüman olup; ayrıca Kıpçak
dil grubuna aittirler.
Tavkul, Karaçay ve
Malkarlıların aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan Türk boyu oldukları
için literatürde yer alan Karaçay ve Malkar etnik ayrımının yanlış
olduğu üzerinde durmaktadır. Zira Karaçay ve Malkar adları bu boyun
yaşadığı iki ayrı bölgenin coğrafi adıdır. Coğrafi açıdan ayrılan
isimler zamanla etnik sınıflandırmaya da yansımış; Karaçay Türkleri ve
Malkar Türkleri olarak aralarında ayrım yapılmıştır. Halbuki aynı boydan
gelen Karaçay-Malkar Türkleri 15. yüzyılda Kaberdeylerin yaşadıkları
bölgeyi işgal etmelerine kadar ayrılmamışlardır. Bölge işgalinden sonra
Karaçay-Malkarlar farklı coğrafyalarda yaşamaya başlamışlardır. Bugün
dahi bu ayrım devam etmekte olup; çoğunlukla Karaçay-Çerkez ve
Kabardey-Balkar Cumhuriyetlerinde yaşamaktadırlar.
5-Kumuklar
Kafkas halklarından diğeri
ise; Turan ırkına ait olan Kumuklardır. 20.yüzyıl başlarına kadar Kuzey
Kafkasyanın yalnız siyasi ve kültürel hayatında değil; sosyal ve dini
hayatında da Kumuklar başrol oynamışlardır. Kumuklar hayatın her
alanında o kadar etkili olmuşlardır ki, Kumuk Türkçesi, farklı dillerde
konuşan Kafkasya halklarının ortak anlaşma ve konuşma dili olarak
yüzyıllar boyunca kullanılmıştır. 1918 yılında kurulan Abhaz, Adige,
Karaçay-Malkar, Çeçen-İnguş, Oset ve Dağıstan haklarından oluşan
Birleşik Kafkasya Cumhuriyetinin resmi dili olarak kabul edilmiştir.
Tarih boyunca Hun, Avar, Hazar, Peçenek, Uz, Selçuklu ve Osmanlıların
kavimler göçüne tanık olmuş geçit bölgesindeki Kafkas halkı olan
Kumuklar Adolf Berjenin tasnifine göre üç kola ayrılmaktadır. Bunlar:
Aksaylar, Andreyler, Kosteklerdir. Kumuk Türkleri bugün Rusya
Federasyonuna bağlı Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, Çeçenistan ve Kuzey
Osetyada yaşamaktadırlar.
6-Nogaylar
Nogay ismi Cengiz Hanın
torunu Nogaydan gelmektedir. Nogaylar 17. yüzyılın başında Hazar
Denizinin kuzey doğusunda İrtiş Nehrinden başlayarak Kırıma kadar
yayılan büyük bir Türk topluluğuydu. Nogaylar yaşadıkları yerlere göre
Kuma ve Kuban Nogayları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ayrıca Kuban
Nogayları da kendi aralarında Tahtamış, Mansur, Karamurza, Kıpçak ve
Navruz Nogayları olmak üzere beş topluluğa ayrılırlar. Bu ayrılığın esas
nedeni prens ailelerinin iç kavgaları olup; dış etkenler değildir.
Tarihte büyük bir coğrafyaya yayılan Nogaylar bugün Kuzey Kafkasyadaki
özerk Cumhuriyetlerde dağınık halde yaşamaktadırlar.
7-Osetler (Asetinler)
Tarihte Alan halkının
mirasçısı olduğu varsayılan Kuzey Kafkasya halkıdır. Osetler kendilerine
İron (bir bölümü Gron) demektedirler. Osetlerin ataları olan Alan halkı
M.Ö.1. yüzyılda Kafkasya'ya gelmişlerdir. Alanlar, Hunların baskısıyla
M.S. 370-385 yıllarında batıya doğru göçmüşler. Bu göçler sırasında Alan
halkının Kuzey Kafkasya'da kalmayı becerebilen bir kolu günümüz
Asetinlerini oluşturmuştur. SSCB döneminde Osetler ikiye ayrılarak bir
kısmı Güney Osetya Özerk Bölgesi adıyla 20 Nisan 1922'de Gürcistan'a,
diğer bir kısmı ise, Kuzey Oset Bölgesi adıyla 7 Temmuz 1925'te Rusya
Federasyonu'na dahil edilmişlerdir. Kuzey Osetya Özerk Bölgesi 5 Aralık
1936 yılında ise Özerk Cumhuriyet yükseltilmiştir.
II-ETNİK ÇATIŞMALAR VE SEBEPLERİ
Kuzey Kafkasyada ortaya
çıkan sorunların temel sebebi etnik açıdan bölgenin çeşitlilik arz
etmesinden kaynaklanmaktadır. Komünizmin çökmesiyle birlikte Kuzey
Kafkasyalılar geçmişlerine eskiden olmadığı kadar sahip çıkmaya
başlamışlardır. Sovyetler Birliği döneminde kısıtlanan kültürel hayat,
sistemin çökmesinin ardından bağımsızlık hareketlerini su yüzüne
çıkarmış; bu hareketler de etnik gruplar arasındaki çatışmayı
beraberinde getirmiştir.
Etnik çatışmaların en büyük
iki sebebi; bölge halkının tarihten bu zamana devam eden çekişmeleri ve
Sovyetler Birliğinin uygulamış olduğu Böl-Yönet politikasıdır. Kuzey
Kafkas halkları geçmişten günümüze liderlik savaşı içinde olmuşlardır.
Sovyetler Birliğinin bölgeye hakim olmasıyla birlikte ise, halklar
arasındaki çizgiler daha da belirginleşmiştir. Halklar arasına yapay
sınırlar çizilerek, farklı cumhuriyetler içerisine dahil edilmiş, daha
sonra da hepsinin ayrı milli kimliklere sahip olduğu vurgulanmaya
çalışılmıştır. Hatta bu ayrım birçoklarınca soykırım olarak
değerlendirilen zorunlu göçlerle desteklenmiştir.
Sovyetler Birliğinin
dağılmasıyla ortaya çıkan genel özgürlük ortamı Kafkas halkları arasında
milliyetçi hareketleri güçlendirmiştir. Etnik bilincin Kuzey
Kafkasyada yüksek olması ve her etnik grubun kendi etrafında toplanması
günümüzde çatışmaları arttıran en önemli sebeplerdendir. Balkanlarla
karşılaştırıldığında çok daha karmaşık etnik yapıya sahip olduğu
gözlenen Kuzey Kafkasyada etnik gruplaşmaların ortaya çıkması
kaçınılmazdır. Dolayısıyla her yeni çatışma etnik bilinci tekrar devreye
sokarak bir nevi kısır döngü oluşturmaktadır.
Ayrıca Kuzey Kafkasyada
her etnik grup kendi anadiline sıkı sıkıya bağlıdır. Sovyetler Birliği
zamanında alfabeleri defalarca değiştirildikten sonra, anadillerine daha
çok sahip çıkmaya başlayan Kuzey Kafkasya halkı; gelecek endişesi,
ekonomik, sosyal ve hatta siyasi nedenlerden dolayı; etnik gruplara
ayrılmışlar ve kendi aralarında bir dayanışma içine girmişlerdir. Bu
dayanışma ve etnik gruplar arasında kenetlenme bölgede gerilimler
yaratmakta ve çatışmalar muhtemelden ziyade kesin hale dönüşmektedir.
1-Abhaz-Gürcü Etnik Çatışması
Gürcistan yaklaşık 69.700
km²lik bir alanı kaplamaktadır. Bunun 8.600 km²si Abhazyaya aittir.
Ancak bu durum 1864 yılından sonra ortaya çıkmıştır. Abhazya, Gürcistan
Rus Çarlığının himayesini kabul etse de 1864 yılına kadar
bağımsızlığını korumuştur. Batı Kafkasyayı Rus Çarlığına karşı korumak
için Çerkez Milli Meclisi oluşturulmuştur. Bu mecliste önemli etkisi
olan etnik grup ise Abhazlar olmuşlardır.
1864 yılında Rusya tüm
Kuzey Kafkasyayı işgal edince Kafkas halklarını Osmanlı topraklarına,
Sibiryaya ve Orta Asyanın değişik bölgelerine sürgüne göndermiştir. Bu
sürgünle birlikte yüz bin Abhaz kendi topraklarını terk ederek başka
yerlere özellikle de Osmanlı topraklarına sığınmışlardır. Kitle halinde
yapılan bütün göç ve sürgünlere rağmen; 1917 yılında Çarlık Rusyası
yıkıldığında Abhazlar yine de kendi ülkelerinde nisbi bir çoğunluğa
sahip bulunuyorlardı. 1917 yılında yapılan Andi Kurultayında Kafkas
halkları bir bütün oluşturduklarını ilan etmişler ve 11 Mayıs 1918
tarihinde ise bağımsızlıklarını ilan ederek Bağımsız Kuzey Kafkasya
Cumhuriyetini kurmuşlardır.
Böylece Abhazyada Bağımsız
Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti içine dahil edilmiştir. Ancak Sovyetler
Birliği 1921de Gürcistanı işgal edince Abhazyayı Gürcistan içinde
özerk cumhuriyet olarak tanımıştır. Sonuç olarak da; Abhazya ve
Gürcistan arasında tarihten bugüne kadar yansıyan etnik çatışmalar
meydana gelmiştir. Tarihsel geçmişe sahip olan Abhaz-Gürcü çatışması
bugün dahi sıcak gelişmelere neden olmakta ve diğer Kafkas milletlerini
de derinden etkilemektedir.
Abhaz dili, coğrafi yer
adları, kültür, alfabe ve hatta tarih, baskı ve yıldırma politikalarıyla
değiştirilmiştir. Sovyetler Birliği döneminde devam eden baskı
politikaları Gürcistan bağımsızlığını kazandıktan sonra da devam etmiş
hatta şiddetini arttırmıştır. Gürcistan Sovyetler Birliğinden ayrılıp,
bağımsızlığını ilan edince Abhazya da kendi bağımsızlığını ilan etmiş;
ancak Gürcistan Abhazya üzerinde askeri güç kullanarak bu bağımsızlık
taleplerini sindirmeye çalışmıştır. 1992-1993 yıllarında Abhazyada
ciddi savaşlar yaşanmıştır. Kuzey Kafkasyayı uluslararası politikaya
taşıyan Çeçen meselesi hariç- Abhaz-Gürcü çatışması olmuştur
diyebiliriz.
Abhazlara göre, Gürcü
asimilasyon politikalarına dayanarak Abhazyaya sürekli olarak Gürcü
nüfus yerleştirilmekte ve Abhazların sayısı azaltılarak azınlık haline
sokulması hedeflenmektedir. 1992-1993 savaşının ardından Soçi Anlaşması
imzalanarak çatışmalara son verilmiştir. Anlaşmayla; Gürcistan
birliklerinin Abhazyadan çekilmeleri, iki tarafın da
silahsızlandırılması, meşru bir hükümetin Abhazyada kurulması
öngörülmektedir.
Rusyanın baskısı sonucunda
Gürcistanın Bağımsız Devletler Topluluğuna girmesiyle Abhazyaya
ekonomik amborga ve baskı politikaları uygulanmaktadır. Özellikle de
Rus-Çeçen savaşının başlamasıyla birlikte Abhazların Çeçenlere destek
vermesi öne sürülerek Abhazya tecrit altına alınmıştır. Ancak bu
yaptırımlar etnik çatışmaların önlenmesinin önüne geçememiş hatta etnik
çatışmaları hızlandırıcı etkiye sahip olmuşlardır.
2-Adigey Cumhuriyetindeki Etnik Çatışmalar
Adigey Cumhuriyetini Kuzey
Kafkasyada etnik açıdan en homojen cumhuriyet olarak tanımlayabiliriz.
Çünkü cumhuriyette nüfusun %70i Ruslardan geri kalanı ise Adigeylerden
oluşmaktadır. Etnik açıdan homojen bir yapı olsa da Adigeyler kendi
ülkelerinde azınlık durumuna düşmekten oldukça rahatsız olmaktadırlar.
Azınlık durumunda olan Adigeyler, sorunu başka cumhuriyetlerde yaşayan
Adigeyleri kendi ülkelerine getirme projesiyle çözmeye çalışmaktadır.
İlk adım olarak Adigey Meclisinde (Hase) 1864 yılında Rusya'nın zaferi
ile tamamlanan ve milyonlarca Kafkasyalının başka topraklara sürgünüyle
sonuçlanan Kafkas-Rus Savaşları soykırım olarak tanınmıştır. Daha
sonra da 29 Mayıs 1997 günü kabul edilen bir yasa ile Kafkas-Rus
Savaşları sırasında anayurtlarını terk etmek zorunda kalanların
torunlarının yurtlarına dönüş imkânı tanınmıştır. Kendi ülkelerinde
azınlık durumunda olan Adigelerin diğer Kuzey Kafkas Özerk
Cumhuriyetlerindeki Adigeler ile birleşmek için yapmış olduğu projeler,
Adigey Cumhuriyeti dahil diğer cumhuriyetlerde de büyük etki
yapmaktadır. Adigey Cumhuriyetinin diğer cumhuriyetlere oranla daha
homojen olması, ülkede daha az etnik savaşın yaşanmasını sağlamakla
birlikte, bölgedeki herhangi bir karışıklık Adigey Cumhuriyetini de
derinden etkilemekte ve çatışmaların çıkması an meselesi olmaktadır.
3-Çeçenistan Problemi
Çeçenistan problemi
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla birlikte Çeçenistanın bağımsızlığını
ilan etmesiyle başlamış ve bugüne dek devam etmiştir. Çeçen-Rus
Savaşında Çeçenler ülkedeki tüm Rusları sınır dışı etmişler ve buna
karşın Ruslar da Çeçenlerin bir kolu olan İnguşları bölerek onlara
ayrı bir özerk bölge olma yetkisini vermiştir. Böylece Çeçen-Rus Savaşı
daha da alevlenmiştir. Şu an Çeçenistanda Rus-Çeçen sıcak savaşı devam
etmiyor olsa da ayrılıkçı hareketlerin etnik çatışmaları körüklediği
bilinmektedir. Çeçenlerin ayrıca Dağıstan ile de sorunları vardır.
Çeçenistan denize kıyısı olmayan kapalı bir ülke konumundadır ve
Dağıstanın Hazara çıkışı olan kıyı bölgesinden toprak talep
etmektedir. Dağıstanın bu talebe sert tepki vermesi ise Çeçenler ve
Dağıstanlılar arasında gerginliklere yol açmaktadır. Çeçenistan problemi
sonrasında Çeçen halkın üç farklı topluluk etrafında toplandığı ortaya
çıkmaktadır. Birinci grup Rusya yanlıları, ikinci grup ılımlı politika
yanlıları ve son grup ise savaşı Rusya Federasyonuna ve tüm Kafkasyaya
yaymaya çalışan ve Birleşik Kafkasya ideali ve radikal İslami görüşleri
kimlik olarak seçen grup.
4-Dağıstan Cumhuriyetindeki Etnik Çatışmalar
Tarih boyunca çeşitli
kavimlerin göç yolları üzerinde bulunan Dağıstan, önemli bir geçit
yeridir. Bu nedenle çeşitli sebeplerle yurtlarını terk eden insanlar
buraya yerleşmişler ve Dağıstanın nüfusunun çeşitlenmesini
sağlamışlardır. Dağıstanın coğrafi konumundan dolayı (dağlık olması
sebebiyle) aşılması güç bir ülke olması, bu ülkeyi kendi topraklarından
ayrılan aşiretlerin sığındığı ve insanların birbirinden uzak ve ayrı
kabileler halinde yaşadığı bir bölge haline getirmiştir. Öyle ki
Dağıstanın her dağına ayrı bir kavim yerleşmiş ve her köy başkalarının
anlamadığı ayrı bir dil veya lehçe ile konuşmuştur. Dağıstan milletleri
Dağıstan kökenliler ve diğer Kuzey Kafkasyalılar olmak üzere aşağıdaki
şekilde ikiye ayrılırlar:
Dağıstan Kökenliler : Avarlar, Agullar, Darginler, Kumuklar, Laklar, Lezginler, Nogaylar, Rutullar, Tabarasanlar, Sokurlar
Diğer Kuzey Kafkasyalılar:
Çeçenler, Osetinler, Dağ Yahudileri, Tatlar, Slavlar, Ruslar,
Ukraynalılar, Azeriler, Yahudiler, Tatarlar.
Bu etnik gruplar arasında
çok ciddi problemler yaşanmaktadır. Bu problemlerden ilki Çeçen ve
Laklar arasındaki toprak meselesidir. Bu mesele Laklar ve Kumuklar
arasındaki kavgayı da körüklemektedir. Çünkü sorun birbirine bağlantılı
şekilde gelişmiştir. İkinci Dünya Savaşının ardından Almanlara yardım
ettiği gerekçesiyle Orta Asyanın değişik yerlerine sürgüne gönderilen
Çeçenlerin topraklarına Laklar yerleştirilmiştir. 1957 yılında
Kruşçevin almış olduğu bir kararla anayurtlarına dönmelerine izin
verilen Çeçenler döndüklerinde kendi topraklarındaki Lakları buradan
kovmuşlardır. Rusya ise soruna çözüm bulabilmek amacıyla Lakları da
Kumukların yaşadığı topraklara yerleşmiştir; sonuç olarak da etnik
çatışmalar kaçınılmaz olmuştur.
Milli bilinci Dağıstandaki
diğer etnik gruplara göre çok daha fazla ön planda tutan Kumuklar,
siyasi üstünlüğün ülkede çoğunlukta bulunan Dargılarda olmasına karşı
çıkmaktadırlar. Dargı çoğunluğuna Laklar da katılınca cumhuriyette hem
ekonomik hem de siyasi açıdan söz sahibi olamayan Kumuklar haklarını
savunmak için Tenglik adlı bir örgüt kurmuşlardır. Tenglikin en
önemli amacı, Dağıstanın Rusya içinde federal cumhuriyete çevrilmesi ve
bu federasyon içinde belli sınırları olan Kumuk Milli Devleti
yaratılmasıdır.
Dağıstandaki diğer etnik
çatışma ise; Lezgiler ile Azeriler arasında yaşanmaktadır. Etnik
çatışmanın nedeni ise; yine toprak anlaşmazlığına dayanmaktadır.
Azerbaycan-Dağıstan sınırında yer alan Derbent kentinde Azeriler
çoğunlukta yaşamaktayken, Derbentin yakın bölgelerinde yaşayan
Lezgiler, Derbente göç ederek burada yönetimde söz sahibi olmuşlardır.
Bu durum Azerileri rahatsız edince iki etnik grup arasında çatışmalar
yaşanmıştır. Çözüm olarak şehir ikiye bölünmüş ve şehre giriş-çıkışlar
yasaklanmıştır.
5-Karaçay-Çerkez Cumhuriyetindeki Etnik Çatışmalar
Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti
de Kuzey Kafkasyadaki diğer cumhuriyetler gibi etnik açıdan çeşitlilik
arz ettiği için etnik çatışmaların sık yaşandığı bir bölgedir.
Cumhuriyetteki etnik gruplar yerli halklar" ve "dışardan gelen halklar"
olarak iki gruba ayrılır. Birinci grupta yer alanlar "Kafkas kültür
dairesine" mensup olan Karaçay-Malkarlar, Adıgeler ve Abazinlerdir.
İkinci gruptakiler ise bölgeye 17-19. yüzyıllar arasında istila, işgal
ve sömürgeleştirme amacıyla gelen Nogaylar, Ruslar ve Ukrayna
Kazakları'dır. Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti'ndeki birkaç köyde kendilerine
Grek adını veren Rumlar da yaşamaktadır. Bölge nüfusunun % 42'si Rus ve
Kazaklardan, % 33'ü Karaçaylılardan, % 10'u Adıgeler'den, % 6'sı
Abazinler'den, % 3'ü Nogaylar'dan oluşmaktadır.
Karaçay Türkleri ülkede en
fazla Çerkezler ile sorun yaşamaktadırlar. Sorunların büyük bölümü
Çerkezlerin Büyük Çerkezistan projesine dayanmaktadır. 1991 yılında
kurulan Dünya Çerkez Birliğinin tek amacı; Adige, Karaçay-Çerkez ve
Kabardin-Balkar Cumhuriyetindeki Çerkezleri bir araya getirip büyük bir
Çerkez Devleti kurmaktır. Bunun için yapılan çalışmalar Karaçay
Türklerini oldukça rahatsız etmektedir. Çerkezler ile Karaçay-Malkar
Türklerinin yaşadığı sorunlar aslında yönetimde söz sahibi olmak ve
siyasi iktidarı ele geçirmekle de ilgilidir. Karaçay-Malkarlar Büyük
Çerkezistan projesine karşılık kendi aralarında otonom bir cumhuriyet
kurulmasını istemektedirler.
Gerek Karaçay-Malkarların
gerekse Çerkezlerin kendi aralarında bir birlik oluşturması etnik
bilinci körüklemekte, etnik bilinç arttıkça etnik gruplaşmalar
çoğalmakta; sonuçta aynı cumhuriyet içinde farklı farklı görüşler
belirmekte hatta bu görüşler daha ileri giderek kendi bağımsızlıklarını
ilan etmekte ve etnik çatışmalar yaşanmaktadır. Bugün için her ne kadar
bu etnik çatışmaların savaşa dönme ihtimali olmasa da etnik gerilim
bölgedeki diğer cumhuriyetleri de etkileyerek bölgeyi derinden sarsma
potansiyeline sahip olmaktadır.
6-Kabardin-Balkar Cumhuriyetindeki Etnik Çatışmalar
Kabardin-Balkar
Cumhuriyetinde yaşayanların % 48'i Kabardey, % 9'u Balkar, % 32'si Rus,
% 11'i de diğer unsurlardan oluşmaktadır. Büyük Çerkezistan ideali
Karaçay-Çerkez Cumhuriyetindeki Karaçayları rahatsız ettiği gibi
Kabardin-Balkar Cumhuriyetinde yaşayan Malkarları da endişelendirmekte
ve etnik gruplar arasında çatışmaları arttırmaktadır. Malkar Türkleri de
Kabardeyler ile yaşadıkları anlaşmazlıkları sona erdirmek amacıyla
Töre adlı örgüt kurmuşlardır ve cumhuriyetteki Malkarları tek çatı
altında toplamak için faaliyetler göstermektedirler. Malkarların kendi
aralarında toplanması Cumhuriyetteki Kabardinlerin yönetimde daha sıkı
uygulamalar getirmesine yol açmıştır. Töre örgütüne göre; meclisin %70i
sadece Kabardinlere aittir ve kendi halklarının lehindeki her türlü
karar ve kanunu kolayca çıkarmaktadırlar. İçişleri Bakanlığı ve tüm
polis-asker teşkilatı Kabardinlerin elindedir. Devlet teşkilatının en
önemli yerlerinde Kabardinler bulunmaktadır. Buna karşın Malkarların
işsizlik oranı ise %95-97 arasındadır. Ekonomik, sosyal ve siyasi
sorunların etnik gruplaşmayı ortaya çıkaracağı ve mevcut iktidara tehdit
oluşturabileceği göz önünde bulundurulursa önümüzdeki günlerde
Kabardin-Balkar Cumhuriyetini etnik çatışmaların beklediğini söylememiz
yanlış olmayacaktır.
7-Oset-İnguş Etnik Çatışması
Kuzey Kafkasyada en yoğun
çatışmalardan bir tanesi de Osetler ile İnguşlar arasında yaşanmaktadır.
Etnik çatışmaları çok eskiye götürmek mümkündür. Osetler ile İnguşlar
arasındaki çatışma dini farklılıklara dayanmaktadır. Bir önceki bölümde
etnik yapıdan bahsederken Osetlerin Hıristiyan, İnguşların ise
Müslüman olduğunu vurgulamıştık. Din Kuzey Kafkasya söz konusu olduğunda
hassas noktadır ve dini kimlik çoğu zaman insanların kendilerini
tanımlama şekli olmaktadır.
1944 sürgünüyle
yurtlarından kovulan İnguşlara 1957 yılında Kruşçevin aldığı kararla
geri dönme izni verilince diasporadaki İnguşların bir bölümü Kuzey
Kafkasyaya dönmüş ve böylece Oset-İnguş kavgası başlamıştır. İkinci
Dünya Savaşında Ruslara yaptıkları yardımlar sonrasında İnguşların
toprakları Osetlere hediye edilmiştir. İnguşlar anayurtlarında oy verme,
medeni haklardan yararlanma, işe girme ve emeklilik gibi pek çok
vatandaşlık haklarından yararlanamamışlardır.
Özellikle Kuzey Osetya
Özerk Cumhuriyetinin başkenti Viladikafkasın Prigorodniy bölgesi için
anlaşmazlık söz konusudur. Hem İnguşlar hem de Osetler bölgenin
kendilerine verilmesi gerektiğini vurgularlar. Bu anlaşmazlık etnik
gruplara silahlı çatışma olarak yansımış ve sonuçta da Rusya çatışmaya
müdahale etmek zorunda kalmıştır. İki taraf arasında yapılan anlaşmalar
ise etnik çatışmaları durdurmaya yetmemiştir. Sivil halkın silahlanması
ileride etnik çatışmaların etnik savaşa dönüşme ihtimalini
göstermektedir.