ASETİNLERDE NART DESTANI

Asetinler, sayı itibariyle çok olmamalarına rağmen, büyük ve zengin bir literatür meydana getirmişlerdir. Bu zengin literatürün içinde NART efsanelerinin müstesna bir yeri vardır.

Nart efsanelerinin araştırılmasında ve derlenmesinde çalışan uzmanların hepsi şu fikirde birleşiyorlar; "Asetinlere ait olan efsanelerin çoğu günümüze kadar hiç bozulmadan ve değişikliğe uğramadan, bütünlüğünü koruyarak gelmişlerdir." Bu branşta çalışan bilim adamlarının ortak noktası olarak Asetinleri seçmeleri de bu tezin doğruluğunu göstermektedir.

Nart nedir? Bu efsaneler nereden ve ne zaman çıkmıştır gibi bilgileri Bronevcktiy'in 1810 yılında daha sonra da Sora Bekmurzo Nogmavun 1847’de yayınlanan "Adıgeys Kogo Narada" adlı eserlerinde bulabiliriz.

Nogmav ve Bronevckiy'e göre Nart, kahraman, kuvvetli demektir. Sora Bekmurza Norgav'un "Adıge Tarihi" kitabında Nart'ın Nar-Ant kelimelerinden türediği ve bunun da Nartların gözü manasına geldiği yazılıdır. Çok eski sözlüklerden öğrendiğimize göre de Nart, savaşçı demektir.

Bunlara göre bizim üzerinde önemle duracağımız, daha inandırıcı ve mantıki bir iddia vardır ki o da Nart'ın MARD kelimesinin az bir değişikliğe uğramasından meydana geldiği ve Nart'ların Mard soyundan gelmiş bir millet olduğudur. Burada değerli okurlarımızın aklına haklı olarak Mard'ların kim olduğu sorusu takılacaktır. Mard, kelime manası itibarıyla insan demektir. Mard'lardan ilk defa Heredot ile Ksenofon bahsetmiştir. Heredot onların göçebe olarak yaşadıklarını, Ksenofon'da ANABAZİS adlı kitabında Mard'ları bir savaşta yaya ve atlı askerlerin içinde gördüğünü yazmaktadır.

Eski Roma tarihlerinde 56-117 yıllarında Romalıların Korbilon komutasında Şomiklerin memleketine sefere giderken Mardların hücumuna uğradıkları ve onlarla savaştıkları yazılıdır.

Nart efsanelerinin tarihin hangi devrinde çıktıklarını bugün kesin olarak söylemek güçtür. Ancak eski tarihlere bakılırsa onların MÖ.de mevcut olduklarını kabul etmek gerekiyor.

Şu halde Nart'ın Mard kelimesinden türediği kanaati daha sağlam varsayımlara dayandığına göre, alışılmış ve yerleşmiş olan Nart kelimesini kullanmak daha uygun olur kanaatindeyiz.

Ele geçen belgelerden Nart'ların bazen göçebe bazen de bir yere yerleşmiş olarak yaşadıklarını öğrenmiş bulunuyoruz.

Nartlar'da övünmek son derece ayıp sayılır, istisnasız her güçlü erkek gücünü toplum yararına sarf ederdi.
NART EFSANELERİNİN DEĞERİ TARTIŞILAMAZ
Çünkü onlar bu gün de içimizde taşıdığımız mertliğin, erkekliğin, iyilik severliğin, insanlığın ve gerçek kültürümüzün sembolüdürler.

Son derece akıllı ve usta birer savaşçı olan Nartlar ülkelerinde kuş uçurtmazlar, girdikleri harpleri kazanmak için, korkunun zerresini duymadan canla başla savaşırlardı. Barış zamanlarında da ata binme, ok atma, taş atma gibi sporlar, düğünler, yarışmalar tertip ederlerdi.

Efsanelerdeki kahramanlarımızın isimleri bugün de Asetinlerde mevcuttur. Soslan, Wurijmeg, Batraz gibi. Yine aynı isimlerden gelen soylar vardır. Daha da önemlisi Kuzey Kafkasya'da Asetin bölgesinde Nart köyü adıyla anılan bir köy ve onlara ait yerlerin mevcut olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Efsanelerimizdeki kahramanlarımızım hepsi kendilerine mahsus özellikleriyle karakterleri doğrultusunda maharetin, becerikliliğin sembolüdürler. Birini diğeriyle karşılaştırmak mümkün değildir.

Onları daha etraflıca tanımak, efsanelerdeki rollerini daha iyi kavramak gereklidir düşüncesiyle, sırası ile tanıtmaya çalışacağız.

WURIJMEG : Nartlar'ın en yaşlı ve en akıllısı. Ağzından hiç bir zaman anlamsız, bilinçsiz söz çıkmaz, iyilik seven, babacan bir ihtiyardır. Gezmediği, görmediği yer yoktur. Görgüsüyle, bilgisiyle büyük küçük, kadın erkek herkesin takdirini kazanmış bir insandır.

Bir dava, bir mesele karşısında iyi düşünen, doğru karar veren, misafir sever, ağır başlı kişiliğiyle çevresinde olduğu kadar komşu memleketlerde de tanınan, düşmanları karşısında Nartlar'ın en önünde döğüşen, vatanını malından, canından ve her şeyinden değerli gören ve üstün tutan kahraman bir kişidir.

Wurıjmeg'i bu saydığımız meziyetlerinin yanında deri elbisesinin üstünde, enli kılıcı ve elindeki kırbacıyla tahayyül edince, hayali de olsa onun önünde eğilmemek, ondan saygıyla söz etmemek mümkün değildir.

KHEMlTS: Wurıjmeg'in küçük kardeşi, güçlü, akıllı bir Asetin'dir. Gelenek ve görenekleri çok iyi bilen ve uygulayan bir tip. Düğün ve şölenleri kaçırmayan tembel, hiç bir yönüyle Wurıjmeg'e benzemeyen, hatta onunla karşılaştırılamayacak karakterde birisi.

SOSLAN: Güçlü, kuvvetli, hatırsız gücünü her fırsatta her şeye karşı deneyen, atik, gözü pek. Düşmanı karşısında yenileceğini anladığı zaman zekasıyla galip gelen, çoğu zaman atılganlığı yüzünden başı derde giren bir tip.

BATRAZ: Nartlar'ın en güçlü silahşörüdür. Düşmanları karşısında hiç bir zaman hileye baş vurmaz. Onlarla mertçe döğüşür. Acı kuvvetiyle dize getirir. Soslan'la Batraz güç ve kuvvet bakımından birbirlerine benzerlerse de hiç bir zaman mukayese edilemeyen ayrı karaktere sahip tiplerdir.

SIRDON : Efsanelerimizde en çok adı gecen kahramanlarımızdan biri. Onu tek bir kelimeyle tarif etmek gerekirse “Nartların baş belası” diyebiliriz. Wurıjmeg, Soslan, Khemits, Botraz ve diğerlerini her türlü özellikleriyle inceleyecek olursak hepsinde iyi tarafın ağır bastığını görürüz. Kimi kahramanlığı, kimi zekâsı, kimisi de silahşörlüğüyle halka hizmet etmiştir.

Sırdon'da ise bu ve benzeri meziyetlerin hiçbirisi yoktur. O elinden geldiği kadar Nartları felakete itmeğe uğraşmıştır. Sırdon bu meziyetiyle Nart efsanelerinde tam bir kötülük sembolüdür. Yukarıda da söylendiği gibi her felaketin, her kötülüğün altında mutlaka onun parmağı vardır. Onun takdir edilecek bir hareketi vardır. Fendır’ı(*) icat edip Nartlara hediye etmesi... Bu da Sırdon'u bu kadar kötülüklerden sonra arıtıp temize çıkmasına yetmiyor.

AKÜLA: Güneş kadar parlak, tabiat kadar güzel, efsanelerimizin efsaneleşmiş kızı. Onun büyüleyici muhteşem güzelliğine bütün Nartlar hayran. Aküla sayısız Nart kahramanları arasında yedi başlı devi öldürüp ihtiyar Von'u kurtaran ve Nart ülkesine getiren Botraz'ı seçti ve bu yenilmez cengaverle evlendi. Aküla Nart efsanelerinde güzelliğiyle dikkatimizi çekmektedir.

BEDUGHA : Nartlar'da kadın kocasına son derece saygı ve sevgiyle bağlıdır. Soslan'ın ölen karısı Beduğha'yı özellikle bu yönleriyle görüyoruz efsanelerimizde.

AJA AĞACI**: Aja ağacının yaptıklarını aramak için ölüler diyarına giden Soslan Beduğha'ya rastlar. Beduğha ona ölüler diyarındaki olağan üstü ve hayret verici olayların sebeplerini açıklar. Soslan'ın son sorusuna da şöyle cevap verir: «Bana yeni rastladığın zaman neden başımın gövdemin üstünde olmadığını merak ediyorsun. Bunda merak edilecek bir şey yok. Çünkü benim kafam her zaman senin yanında oluyor.

Buraya gelirken yolları kolayca bulabilmen için ben yardım ettim. Çok güneşli günlerde gökte gördüğün sana gölge yapan bulut ben oluyorum. Harpte düşmanlarını yenmen için sana güç kuvvet oluyorum.» diye cevap verir. Beduğha yukarıda söylendiği gibi Nart efsanelerinde kadın ve erkeğin arasındaki sevgiyi, beraberliği simgeleyen sıfatıyla güzel bir örnek olarak görünmektedir.

Efsanelerdeki kahramanlar gerek karakterleri ve gerekse alıcıya yansıyan özellikleriyle eksiksiz, mükemmel ve güzelliğiyle övünülecek bir tablo koyuyorlar ortaya. Her konu ayrı bir heyecan, ayrı bir serüvenle doludur. Nart efsanelerinden birine başladığınız zaman bitirmeden bırakamazsınız. Olaylardaki heyecan tüm benliğinizi sarar. Sonuca varmak için konuyu yudum yudum içersiniz.

Nart efsaneleri gerek kompozisyon yönüyle, gerekse bölümlerin birbirine bağlantılarıyla de istenilen kurala uygundur. Son derece temiz bir dil kullanılmıştır. Bir şiirde olduğu gibi bir cümleyi çıkarıp başka bir yere koyamazsınız. Daha güzel tarafı, konu, kahramanların ağzından değil de hareketlerinden çıkmaktadır. Örneğin «Batraz doğru bir insandır, veya Batraz vatanseverdir,» cümlelerini bulamazsınız. Bu tema olaylardan edinilen intihalarla okuyucuya yansır. Böyle olunca da yukarıda söylediğimiz gibi konuyu ayrıntılardan uzaklaştırıp, öz görünüm kazandırmaktadır, ve akıcılık vermektedir.

Nart efsanelerinin, dikkatli bir şekilde okunup tahlil edilirse, gerçekten Asetin edebiyatında müstesna bir yer işgal ettiklerini kolayca görmek mümkündür.
(*)Fendır: Fendır'ı Sırdon icat etmiştir. Bu olay esasen onun için bir dönüm noktası sayılmaktadır. Nartlar'dan özür dilemesi ve onlara kötülük yapmayacağına dair söz vermesi bu olaydan sonra olmuştur.
Sırdon Khemits'in ineğini çalarak keser ve pişirmek için kazana koyar. Durumdan haberdar olan Khemist, Sırdon'un evine gizlice giderek kazandan etleri çıkarır ve yerine Sırdon'un çocuklarını doldurur. Böyle bir felakete uğradığını gören Sırdon başkalarına kötülük yapmanın ne kadar acı sonuçlar verdiğini anlar ve pişman olur.
Rivayete göre kestiği bu ineğin derisinden fendır yapar ve Nartlara hediye eder. Bu fendırın her teline dokunuşta o, çocuklarının feryatlarına benzer sesler çıkarırmış.
Bugün Ordconıkıdze'de Sırdon'un fendir çalar vaziyette heykeli, Alan müzesinde de deriden yapılmış sembolik bir fendir bulunmaktadır. Şekil olarak müzik aletlerinin içinde arp'a benzemektedir. Ondan daha küçük ve telleri deriden yapılmıştır.